İşte AK Parti'nin gizli ajandası!

İşte AK Parti'nin gizli ajandası!

AKP'nin 'gizli ajandası' laik kesimin kendi beceriksiz politikalarına bulduğu kılıfın adıdır...

Dün ajanslara yeni içki yasağı ile ilgili haber düştü. Aldı mı bizim mahalleyi yeni bir ‘endişe.’ AKP’nin gizli ajanda tartışması hortlayıverdi. Bu korkuyu artık son sekiz yıldır hepimiz ezberledik. Hatta ezberin ötesinde “Tehlikenin farkında mısınız?” sloganı ile hafızalarımıza kazındı bile. 

Tehlike, muhafazakâr AKP’nin laik kesimin yaşam tarzına müdahale edeceği ve kendi ‘gizli ajandasını’ bizlere dayatacağıydı. Bir kesimin gece yatarken en büyük korkusu bu oldu. Yıllar içinde bu gizli ajanda nerelerden nerelere bağlandı. Kamusal alanda türbanın yaygınlaşacağı, genç kızların üniversiteye baskı yüzünden türbansız gidemeyeceğinden tutun da başı kapalı doktor kadınların erkek hastaları tedavi etmediğine kadar yüzlerce korku, tevatür, komplo teorisi dolaşıma sokuldu.

Kimi zaman içki yasakları, kiminde Yüksek Askeri Şûra’daki atamaların perde arkası, hatta Mavi Marmara trajedisi karşısında haklı çıkışlar bile aynı yere yaniAK Parti’nin gizli ajandasına bağlandı. Bir ara sabaha kadar ‘boğaz’ı inim inim inleten gürültü yasakları bile bu gizli ajandanın hayaleti olarak aramızda dolaştırıldı. Bir zamanlar Taksim’e cami yapacaklar korkusu yerini, son örnekte gördüğümüz kadarı ile “Boğaz’da içkili restoranları kapatacaklar”a kadar geldi. 

Gelin görün ki AKP bu tür korkuları büyütecek hiçbir hamlenin arkasında durmadı.
 
Madem üzerinden bunca zaman geçti gelin size AKP’nin gizli ajandasını açıklayayım: AKP’nin ‘gizli ajandası’, laik kesimin kendi beceriksiz politikalarına bulduğu kılıfın adıdır. Siyaseten merkez sağda muhafazakâr bir partiye belaltı vurma girişimidir. Bir tür ‘korkularla’, ‘komplo teorileri’yle kendi kendini avutmadır. AKP’nin gizli ajandası olarak sunulan pek çok olay muhafazakâr sağcı bir partinin resmi politikaları ya da işgüzarlıkları, beceriksizlikleri ve siyaseten yaptığı hatalardır. Bundan gizli bir ajanda çıkartmak ise siyasi bir hastalıktır… 

Neyse ki tedavisi var. 

Önce adını koymak, sonra rafa kaldırmak, siyaseti siyasetin enstrümanları ile yapmak iyileşmeye yetiyor. Ama önce durumu kabul etmek gerekiyor.

Cüneyt Özdemir / Radikal