İt Ürür Kervan Yürür

İt Ürür Kervan Yürür

Bir atasözü ile başlayalım söze; İt derisinden post gayri Müslim’den dost olmaz. Bu atasözü defalarca kendini kanıtlamış ve çoğu insanımız tarafından bilinmektedir. İstanbul sözleşmesinin iptal edilmesi ile ilgili birkaç yazı yazmıştım, nihayetinde Sayın Reisimiz tarafından iptal edildi. Melanet sözleşme adını Peygamber efendimizin ruhaniyetinin bizzat fetih savaşına katılarak mübarek şehri şeriften alarak kirletilmeye çalışıldı, ama geç olsa da İstanbul (İslambol) ismi kısmi olarak temizlendi. Aile yıkan pislik sözleşmeden kurtulduk. Allah Sayın Cumhurbaşkanımızdan razı olsun. Lakin bu sefer birilerine su kaçtı ve çok rahatsız oldular. Özellikle LGBT takımı ve kendilerini her konuda özgür gören bir avuç kadın ile  “VELEV Kİ İBNEYİM” diyen cinsiyeti belli olmayan Lut kavminin torunları da yasaya sığınarak alenen istedikleri kadar çirkeflik yapamayacaklar. Asıl olan şu ki Türkiye Müslüman bir ülkedir gönül isterdi ki İslami hükümlerle idare edilip Allah’ın yasalarıyla hüküm versin ama şu an bu mümkün görünmüyor.

Kendi sapık düşüncelerine göre özgür kalmak isteyen, namus sadece iki bacak arasında değil, diyen insan kılıklı yaratıkların fiili eylemlerine yeni yasalarla gem vurulması gerekiyor. Aksi halde bunların sayıları da taraftarları da günden güne artıyor. . Rabbim hidayet etsin ve bunları da ıslah etsin. Kadın, erkek biri birini tamamlayan iki cins, söz konusu sözleşme bu iki cins ile ilgiliydi ama bu diğer güruha ne oluyor anlamış değilim… Nitekim Dolar ve Altın’ın yükselmesi de bu yasadan çekilmemizden kaynaklıdır. Çekildik diye A.B.D Ve A.B tarafından Türk Lirasını bozdurarak ekonomik saldırı başlattılar. Her zaman olduğu gibi bu sefer de bu tür saldırıları bertaraf edeceğiz inşaAllah. İt ürür kervan yürür… Bu konuyu bir başka yazıda ele almak gerek. Şimdi asıl konumuza dönelim…

Son yıllarda İslam’ın mukaddesatına ve ekonomisine yönelik saldırılarda ciddi artışlar görülmektedir. Buna karşın İslam’a yöneliş gün geçtikçe artmakta, yeni simalar İslamla müşerref olmaktadır. Diğer taraftan ciddi sıkıntı haline gelen İslam’a saldırıların kökleri tarihe dayansa da bugün için farklı boyutlar kazandığı göze çarpmaktadır. İslam düşmanlığının en önemli sebeplerinden biri İslam’ın yayılmasını ve toplumlarda nüfuz oluşturmasını önlemektir. Bunun için propaganda araçları yoğun şekilde kullanılmakta, özellikle aziz İslam, terörizmle yan yana getirilmeye ve insanların İslam`a sempatisini engellemek için İslam’a vahşi bir çehre oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bütün bu olumsuz propagandalara rağmen Batı`da İslam’a gösterilen yoğun ilginin, kimi İslam düşmanlarını çileden çıkardığına ve fiili saldırılara varana kadar İslam ve Müslümanlara karşı bir dizi eylem gerçekleştirmeye sürüklediğine tanık olmaktayız.

Aslında Avrupa’daki İslam düşmanlığının kökleri Haçlı saldırılarına kadar dayanır. Tarih boyunca yükselen İslami uyanış dalgaları çoğu zaman İslam düşmanlığının körüklenmesine sebebiyet vermiştir. Özellikle Osmanlı döneminde Batı kapılarına kadar dayanan İslam medeniyetinin Batı medeniyetiyle yan yana yaşaması İslam korkusuna neden olmuştur. İslam’dan rahatsız olan Batı, o zamandan bugüne İslam medeniyetini yok etmek için çabalamaktadır. Batının İslam’la mücadelesi 11 Eylül saldırılarından sonra yeni bir şekil aldı. Bugün kimi yerlerde görünen İslami uyanış ve İslam`a yönelişte görünen artış, Batı’yı bir kez daha İslam`la mücadeleye sürüklemiş ve İslama fobiya’yı doğurmuştur. İntikam alırcasına sahaya inen muhatapların İslam’ın mukaddesatına yönelik saldırı ve hakaretleri Müslümanlara fazlaca dokunmaktadır. Oysa Müslümanlar, diğer dinlerin mukaddesatlarına karşı hakaret ve çirkin davranışlardan uzak durmaktadırlar. İslam’ın mukaddesatına saldırılar tesadüf değildir. Önceden planlanmış olup kimi Batılı ülkeler tarafından desteklenmektedir. Batıl Batının saldırılarına karşılık gelişen İslami direnişi ortadan kaldırmayı hedefliyorlar. Bu saldırılar kontrol altına alınmazsa daha fazla zararlı hale gelebilir. İslam`a saldırılarını sürdürmek için ifade özgürlüğü bahanesini kullanan Batılılar, bu yolla İslam’a yapılan saldırıları meşru göstermeye çalışmaktadır.

İslam kültürü ve kanunları Müslüman halkların derinliklerine nüfuz etmiştir. Topluma sadece güçlü ahlaki bir renk katmakla yetinmez, insanların hukukunu oluşturan bu kanunların etkileri de fazladır… Mukaddesatlarına hakaret etme Hıristiyanları yaralayıp toplumsal dokularına zarar veriyorsa, Müslümanların mukaddesatına yapılan saldırılar neden rahatsızlıklara yol açmasın ki? Zaten Müslüman toplumlarda daha fazla nüfuza sahip olan din, İslami ülkelerin çoğunun kanunlarına etki etmektedir. Müslüman halkların İslam’ın büyüklerine, özellikle de Hz. Resul–i Ekrem (sav)’e yönelik sevgi ve muhabbeti her zaman canlılığını korumaktadır. Buna karşın Batılıların önemli bir kısmı İslam’ın mukaddesatına saldırının suç sayılmasını insan haklarının ve ifade özgürlüğünün çiğnenmesi olarak nitelendirebilmektedir. Bir buçuk milyar Müslüman’ın günlünü yaralayan ve rahatsızlık veren ihanetlerin ifade özgürlüğü sayılması hangi mantık ve vicdanla izah edilebilir? İslam’a yönelik saldırılar karşısında Müslümanların sessiz ya da tepkisiz kalması doğru değildir. Ancak kimi zaafların olduğu da bir gerçektir. Oysa herkesin imkânını seferber edip ihanetlere gerekli cevabı vermesiyle İslam düşmanlarının hakaret ve ihanete cesaretleri kalmayacaktır. Her Müslüman, İslam’a sahip çıkmayı görev bilir ve İslam`a saldırılar karşısında tepkisini ortaya koyarsa, hem saldırılar azalacak hem de İslam’ın daha iyi anlaşılmasına zemin hazırlanacak. Rabbim bizleri hak Din olan İslam’a sahip çımayı nasip etsin. Selamla Kalın Selamette Kalın.