Irkçılık Şeytan İlişkisi

Irkçılık Şeytan İlişkisi

        Tarihte ırkçılık, Şeytanla/iblisle başlamış/ ortaya çıkmıştır. Irkçılık şeytanın karakterindendir. 


      Çünkü Şeytan ilk imtihan da karakterini ortaya koyarak, hem isyankâr olduğunu ve hem de ırkçı olduğunu ispatlamıştır.
      Şeytanın/İblisin birçok kötü özelliği vardır. Fakat bunlar konumuzun dışında olduğu için bunlara değinmiyoruz. Kur’an-i kerim de yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
       “Hani biz meleklere,’Âdem’e secde edin’ demiştik de, İblis’ten başkası hemen secde etmişti. O, cin’den idi. Rabbinin emrine karşı gelmişti.” (Kehf 50;Bakara 34) 
       Şeytanı Allah’ın emrine karşı getiren şey neydi? Tabi ki ırkçılık ve müstekbirlik/büyüklenme idi. 
       Yüce Allah, Şeytana; seni Rabbine karşı getiren şey nedir diye sorduğunda,  Şeytan Rabbine şöyle demişti; “sen Âdem’i topraktan, beni ateşten yarattın. Ateş ise topraktan daha kuvvetli/daha önemli, daha üstündür” demişti.
       Görüldüğü gibi Şeytanın gerekçesi, kendi ırkının daha üstün olduğu iddiasıdır.
       Âdem aleyhisselamın topraktan yaratılmış olması ona göre düşüklük, aşağılık bir şeydi. Kendisinin de ateşten yaratılmış olması ona üstünlük olarak yeterli bir sebepti.
      Hz. Peygamber efendimiz; ırkçılığın her türlüsüne/her çeşit ve şekline karşı çıkmış, insanları, ırkçılıktan men etmiştir. Efendimiz, ırkçılığın cahiliye adetlerinden olduğunu belirtmiş ve ırkçılığın her çeşidinin çirkin olduğunu ve Şeytanın karakterinden olduğunu söylemiştir.
      Efendimiz veda hutbesinde binlerce Müslüman’a hitap ederken şunları söylemiştir.
    “Ey insanlar!
    “Rabbiniz birdir. Babanızda birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Arab’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva ile olur/takvada dır. Üstün olanlar; Allah’tan en fazla korkanlardır.
      Bu vesile ile şuna değinmek istiyorum. Bir baba çocuklarını bir-birin-den ayıramaz/onları bir-birin-den üstün tutamaz, onları bir-birin-den ayrı tuttuğu zaman, aralarına fitne/ayrılık/kin/nefret ve düşmanlık gibi şeyler sokmuş olur. 

       Sanırım buraya kadar yazdıklarımıza itiraz edecek hiçbir insan/Müslüman yoktur.
       İşte devlet de insanlar için/halk için baba konumundadır. Vatandaşlar arasında ayrımcılık yapamaz. Bazı ırk ve dilleri üstün tutup, bazılarını aşağılayamaz.
       Bir ülkenin bünyesinde/bayrağı altında yaşayan insanların tümü eşit ve aynı haklara sahip olmalıdırlar.
       Devlet veya devletin her hangi bir kurumu, kuruluşu, alt birimleri, hükümetler veya yetkililer; din, dil, renk ve ırk ayrımı yapamazlar/yapmamalıdırlar. Bunu yaptıkları zaman hakka ve hukuka ters/aykırı hareket etmiş olurlar.
       Şimdi (bazı yer ve bölgeler de) öğrencilerin tamamı veya tamamına yakını Kürt veya Arap olduğu halde veya herhangi bir başka ırka mensup/farklı bir dile sahip, ayrı bir soydan oldukları halde bu çocuklara, bütün okullarda, her gün/her sabah Türküm, doğruyum, çalışkanım… Diye andımız adı altında söyletilmekte ve okutulmaktadır. Ne mutlu Türk’üm diyene. Diye de bitirilmektedir.
       O zaman buradan şöyle bir sonuç çıkmaktadır. Sanki Türk kökenli olmayan vatandaşların/insanların hepsi dalavereci/üçkâğıtçı/tembelmiş gibi bir etki yapılmaktadır/bırakılmaktadır çocuklar üzerinde.
       Dolayısıyla bu bir ırkçılık olduğu için insanlar arasında, kırılma, ayrılık, fitne ve fesada sebebiyet vermekte, kin ve nefrete dönüştürüp, halk arasında tefrikalara yol açmaktadır.

       Tabi ki burada şeytani bir karakter devreye girmektedir. Şeytani fikir ve hareketlerin, uygulama ve düşüncelerin olduğu yerlerde de, kardeşlik, birlik ve beraberlik zarar görür/yaralanır.
       Hatta şeytan kardeşlik ve kardeşlik yollarını kapatmaya/ortadan kaldırmaya çalışır. Oysaki genelde Bütün İnsanlar, özelde ise Müslümanlar Kardeştirler!
       İslam bilginleri Hz. Nuh’a (as) "ikinci Âdem" de derler. Bazı İslam âlimleri ve tarihçileri şu an dünyadaki bütün insan ırklarının Hz. Nuh’un (as) üç oğlu olan "Ham, Sam ve Yafes"ten geldiğini söylerler. Bunun sebebi, onun zamanında meydana gelen tufanda inkârcı insanların toptan helak edilmeleri ve sonraki insan nesillerinin Hz. Nuh (as) ve onunla beraber gemiye binenlerden gelmesidir.
      Aslında biraz daha geriye gittiğimizde karşımıza Hz. Âdem (as) ve Hz. Havva çıkar, bütün insanlar ve ırklar bunlara dayanır. Bu açıdan baktığımızda, bütün insanları aynı ana-babadan gelen akrabalar olarak görmek mümkündür. Kur’an bunu şöyle bildirir:
     "Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Birbirinizi tanımanız için, sizi milletlere, kabilelere böldük. Şüphesiz Allah katında en şerefliniz, en takva sahibi olanınızdır." (Hucurat Suresi, 13)
      Yine aynı surede daha özel bir kardeşliğe de dikkat çekilir ve şöyle denilir:  "Mü’minler ancak kardeştirler." (Hucurat Suresi, 10)
      Buradaki kardeşlik, nesebi/kan bağı bir kardeşlik olmayıp imandan gelen bir kardeşliktir. Bu kardeşlik ebediyen devam edecektir. Nesebi/ kan bağı ile gelen kardeşlik ise, bu dünyada bile bazen hükmünü yitirmekte, aynı anne- babadan olan kimseler birbirine düşman olabilmektedirler. Aralarında iman bağı yoksa eğer, diğer âlemde bu nesebi kardeşlik bağının bir anlam ifade etmeyeceğini Kur’an bize şöyle bildirmektedir:
     "Sûr’a üflendiği zaman aralarında artık ne nesep kalır, ne de birbirlerinin hallerini sorarlar." (Mü’minun Suresi, 101)
      Yani kıyamet koptuğunda, herkes kendi derdine düşer, başkasının halini düşünmeye, sormaya sıra gelmez. O gün, salih amel dışında bir şey insana fayda vermez. Hatta peygamber oğlu veya peygamber kızı olmak da insanı kurtarmaz. Bunun ibretli bir örneğini Hz. Nuh’un (as) oğlunda görebiliriz:
       Tüm bu elimizde ki veriler gösteriyor ki; İnsanların tümü temelde (din, dil, eğitim, yaşama, kazanma, ikamet vb. konularda)  aynı haklara sahiptirler.
        Dolayısıyla baba hükmünde olan devlet; vatandaşlarını üzmemek için, vatandaşları arasında ayrımcılık etkisine sebebiyet veren bu ve buna benzer yanlış uygulamalara son vermelidir.
       Yerine insanları/halkı/vatandaşları birleştirecek, kardeşlik duygularını pekiştirecek bir şeyler getirmeli/uygulamalıdır. Selam ve dua ile…