İnsanın Yaratılış Fıtratı ve İmtihanı -2-

İnsanın Yaratılış Fıtratı ve İmtihanı -2-

İslam Fıtratı üzerine yaratılmış olan insan iki yönlü yani hayra olduğu gibi şerre de eğilimli bir yapı taşımaktadır. “…muhakkak ki her nefis kötülüğü emredicidir; ancak Rabbimin Rahmettiği (esirgediği) müstesnadır!...” (Yusuf-53)  “Nefse ve ona bir düzen içinde biçim verene sonra O’na fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve takvasını (Allah’dan sakınmasını ve günahlardan korunmasını)ilham edene (andolsun)” (Şems-7,8) ayeti kerimeler İslam Fıtratı üzerine yaratılmış olan insanoğlunun ilahi imtihan gereği olarak hem hayra hem de şerre meyilli-ilgili bir özellik taşıdığına dikkat çekmektedir.

“Her doğan çocuk muhakkak fıtrat(-ı İslamiye) üzerine doğar. Sonra annesi ve babası (veya çevresi –toplum) onu Yahudi yahut Nasranî veya Mecusi yaparlar…” (Zübdetül Buhari -201) bu Hadis-i Şerifin çerçevesinde konuyu ele alırsak; İslam Fıtratı üzere doğan insanlar dünyaya gelip akıl-baliğ olma süresi boyunca TOPLUM HAYATINDA kurulu sosyal-siyasal düzen ve sisteme; başka bir deyişle kurulu fabrikaya göre ve onun üretimine uygun ve paralel bir yapı ve şekilde üretilmiş ve ona göre bir şahsiyet kazanacağı anlaşılmış olmaktadır ki İslam’ın yaşadığı aile ve toplumlarda yetişen insanlar İslam-i Fıtratını büyük oranda korurken; gayri İslami bir yaşamın hâkim olduğu aile ve toplumlarda yetişen insanlar genellikle İslami Fıtratından kopmuş, İslam dışı düşünce ve yaşayışın kurbanı olurlar ki hadisi şerifin belirtmiş olduğu durumun timsali haline gelirler. Şunu da söylemek gerekir ki insan iletişim ve etkileşim içerisinde olan bir varlık olması hasebiyle içerisinde bulunduğu aile, akraba, komşu, işyeri arkadaşları, dostları, köy, kasaba, ilçe, şehir, ülke ve hatta bazen diğer ülke insanlarıyla etkileşimde bulunabilmektedir. Hal böyle olunca yukarıda ki saydığımız yerlerde ne kadar insanın özündeki fıtratına (İslama)-iyiliğe – hayra uygun bir düşünüş ve yaşayış hâkim ise yeni yetişen nesillerde de bu olumlu yaşayış kendini gösterecek ve onlarında hayatının tabii-doğal-fıtri seyrinde –düzeninde gitmesini sağlayacaktır. Aksi durumda ise insanlık alemi kaos, cinayet, vahşet, fitne ve bozgunculuğa uğrayacak, dünya da yaşanamaz bir hale gelecektir. “…gerçekten insan çok zalim, çok nankördür.” (İbrahim-34) “…doğrusu O (insan) çok zalim, çok cahil bulunuyor.” (Ahzab-72) “… İnsan (şerde) çok aceleci olmuştur.” (İsra-11) “…insan her şeyden daha çok cedelci (batıl yolda çekişmeci-tartışmacı) oluvermiştir.” (Kehf-54) “(Allah-u Teala) insanı bir nutfeden yarattı fakat o hemen apaçık bir düşman kesiliverdi” (Nahl- 4 -- Yasin-77) “Geberip kahrolası insan ne kadar da kafir/nankördür o… (görmez mi Allah) onu hangi şeyden yarattı?... bir nutfeden yarattı da onu bir ölçüyle (insan) biçim(in)e soktu. Sonra ona yolu kolaylaştırdı.” (Abese-17,20) “ Andolsun ki cin ve insanlardan birçoğunu (fıtratı İslamiyelerini değiştirenleri ) cehennem için hazırladık. Onların Kalpleri/gönülleri vardır. Onunla bilip-anlamazlar; gözleri vardır, (ama) onlarla hak ve hakikati görmezler; kulakları vardır, onlarla (ilahi/şer’i mesajı) işitmezler! İşte bunlar hayvanlar gibidirler, hatta daha da aşağılık-sapıktırlar. Bunlar, gaflet içinde olan gafillerdir.” (A’raf: 179) Ayeti kerimeler insanın şerre ve kötülüğe olan yönelimi ile fıtratından ayrılanların gerçek durumlarını veciz bir şekilde açıkladığı gibi ayrıca ikaz da etmektedir.

“Ey imam edenler; Allah’a ve Resulüne itaat edin! (ilahi mesajı) duyduğunuz halde ondan asla yüz çevirmeyin! Ve işittik demelerine rağmen (gerçeği) duymayanlar/duymamazlıktan gelen (münafık, kafir) ler gibi olmayın! Gerçek şu ki; Allah katında devvabın (yerde debelenip-yürüyen hayvanların) en şerli (kötü) olanı (dini-hakkı) akl edemeyen (anlamazlıktan gelen) sağır ve dilsiz olan (kafir-münafık) lardır.” (Enfal: 20-22)  daha bir çok ayeti kerime, insanın fıtratı olan İslam dininin hak-hakikat-nur-hidayet-adalet-hürriyet yolunda her insanın bütün gücü ve varlığıyla dikkat üzere bulunması gerektiğini vurgularken diğer yandan bu hakikatlere karşı lakayt kalmayı, önemsememeyi, göz ardı etmeyi hele karşı-aykırı-düşman olmayı şiddetle yasaklamaktadır.