İnsanlığın Tek Dili Vardır : Barış !
1 Eylül Dünya Barış Günü Dolayısıyla Şanlıurfa Demokrasi Platformu Tarafından Ali Şelli Parkında 3 Saatlik Oturma Eylemi yapıldı.
Oturma eylemi sonrasında basın açıklaması yapan Kesk Dönem Sözcüsü İsmet Karadağ; Son günlerde ülkede yoğunlaşan çatışmalı ortamın sonucunda artan ölümler, barış ve kardeşliği savunanları derin bir üzüntüye boğduğunu söyleyerek, “İnsanlığın Tek Dili Vardır, o da barış dilidir” dedi.
Karadağ açıklamasında; Hitler faşizminin Polonya'ya saldırarak başlattığı 2.Dünya Savaşının tarihi olan 1 Eylül, barış içinde bir dünya mücadelesini hatırlatmak amacıyla, Dünya Barış Günü olarak ilan edilmiştir. Yaşadığımız dünyada, coğrafyamızda barış hiç bu kadar zulmedenlerin elinde olmadı ve korunmaya ihtiyaç duymadı. Dünyada para ve çıkarı insandan önemli kılan devlet zihniyetleri bütün coğrafyaları kan kokan yaşanmaz yerler haline getirmiştir.
Son günlerde ülkede yoğunlaşan çatışmalı ortamın sonucunda artan ölümler, barış ve kardeşliği savunan bizleri derin bir üzüntüye boğmakta ve geleceğe ilişkin kaygılarımızın artmasına sebep olmaktadır. Yaşanan çatışmalarda yaşamlarının baharında hayatlarını kaybeden bu ülkenin gençlerinin ailelerine ve sevenlerine baş sağlığı diliyoruz.
AKP hükümeti “ demokratik açılım” adı altında yıllardır çözüm bekleyen Kürt sorununu çözme yönünde toplumda “olumlu” bir beklenti yaratmış ancak 12 Haziran seçimleri sonrası artık statükoyu temsil eden AKP, son dönemde girdiği yönelim ile toplumda yarattığı beklentileri boşa çıkarmıştır.
Yaklaşık 30 yıldır Kürt sorununun gerçek sebeplerini açığa çıkarıp toplumun beklentilerine uygun bir çözüm üretmek yerine milliyetçi, şoven anlayışı besleyerek sorunun çözülmediği görülmüştür. Bu süreçte akan sadece kan ve gözyaşı olmuş, toplumun bir arada yaşama özlemi tahrip edilmiştir.
Yıllardır süren çatışmalar sonucunda her gün gençlerimiz hayatlarını kaybederken ve yaşanan acılar ortadayken, çeşitli çevrelerce daha fazla kan ve gözyaşından başka bir anlamı olmayan açıklamalar yapılması, Türkiye’nin dört bir yanında ateş düşen ocakların sayısının artmasından başka bir anlam taşımamaktadır. Başbakan başta olmak üzere, böylesi dönemlerde daha sorumlu davranması gereken siyasilerin ve medyanın; denenmeyen tek yol olan barışı denemesi, annelerin korkularına, yakarışlarına, ağıtlarına kulak vermesi gerekmektedir.
Yıllardır toplumun vicdanında ve hafızasında silinmesi zor, derin izler bırakan bu acılar artık son bulmalıdır. Türkiye bugüne kadar savaşın bedelini en ağır şekilde ödemiştir. Savaşın değil, demokratik, barışçıl çözüm yollarının gündem olması için herkesi sağduyulu davranmaya davet ediyor, siyasilerin ve medyanın toplumda düşmanlık duygularını pekiştirecek açıklama ve yayınlar yapmak yerine, barış ve bir arada yaşam zeminini güçlendirecek somut adımlar atmalarını istiyoruz”