İNHAP'dan "İnsan Hakları" Çağrısı

İnsani Hak ve Özgürlükler Platformu (İNHAP) cezaevindeki tutuklular için çıkarılan kimi yasaların Ergenekon zanlılarına uygulandığını, Rana teyze gibi gerçek mağdurların ise bu yasalardan faydalanamadığını belirterek yetkililere 9 maddeden oluşan çağrıda bulundu.

İNHAP'dan "İnsan Hakları" Çağrısı
16 Sivil Toplum Kuruluşundan oluşan İnsani Hak ve Özgürlükler Platformu yaşanan hak ve hukuk ihlallerine tepki gösterdi.
Cumhuriyet döneminden bu yana devam eden 12 Eylül ve 28 Şubat'la katmerleşen kimi hukuksuzluklara dikkat çeken İNHAP yazlı basın açıklaması yaptı.
İNHAP tarafından yapılan açıklamada İnsani hakların tüm insanlığın sahip olduğu temel hak ve özgürlükler olduğu ifade edilerek bu hakları kullanmakta herkesin eşit olduğu ifade edildi.
Yanlış Politikalardan En Çok Mütedeyyin İnsanlar Nasibini Almıştır
Cumhuriyetin ilanından bu yana ülke tarihinde kara izler bırakan birçok baskı ve zulüm politikalarının uygulandığı belirtilen açıklamada, " Bu yanlış politikalardan mütedeyyin insanlar başta olmak üzere birçok insan nasibini almıştır. Yapılan bu yanlışlar yıllarca sürmüş ve sistem bu yanlışları sahiplenerek mağduriyetlerin devamına sebep olmuştur. Sistemin yaşattığı bu mağduriyetler 80'li yıllardan itibaren Doğu'da zirve yapmış, uygulanan sindirme politikaları sonucunda mazlum insanlar sürgünlere, işkencelere, yargısız infazlara ve faili meçhul cinayetlere maruz bırakılarak bertaraf edilmeye çalışılmıştır."denildi.
"Son zamanlarda ülke tarihini karanlık sayfalarla dolduran bu yanlış uygulamalar sonucu oluşan mağduriyetler yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başlamıştır." Denilen açıklamada "Özellikle 90'lı yıllarda yapılanların ortaya çıkması, müspet gelişmeler olarak değerlendirilmektedir. Ancak o dönemde mütedeyyin insanlara karşı yapılan komplolar, gözaltındaki işkenceler, muhbirleştirme çabaları ve cinayetlerle alakalı somut bir adımın atıldığı söylenemez." İfadeleri kullanıldı.
Rana Teyze Gibi Mağdurlar Çıkarılan Yasalardan Faydalanamamaktadır
Günümüzde "28 Şubat post modern darbe" olarak adlandırılan darbenin sorumlularının yargılanması gündemde iken, bu dönemde askeriyenin direktifleriyle hareket eden yargının, 2000 sürecinde verdiği ve hukukla alakası olmayan keyfi kararlar sonucu, hüküm giyen insanların mağduriyetlerinin giderilmesi yönünde herhangi bir girişimde bulunulmadığının ifade edildiği açıklamada, "Bu mağduriyetleri yaşayan insanların birçoğu hayatta olmasına rağmen bu hukuksuz uygulamalar görmezden gelinerek sümen altı edilmeye çalışılmaktadır. Cezaevlerinde yaşanan mağduriyetlerin yanında özellikle son zamanlarda sevk adı altında memleketlerinden uzak cezaevlerine yapılan sürgünler, mahkûmlarla birlikte aileleri de mağdur edilmiştir. Bu konu defalarca gündeme getirilmesine rağmen, yetkililer tarafından herhangi bir girişimde bulunulmamış, bunun yanında ülkede terör estiren yapıların fertleri için özel yasalar çıkarılmış, aksine keyfi uygulamalar sonucu yıllardır cezaevinde bulunan oğlu için feryat eden Rana teyze gibi mütedeyyin mağdurlar, çıkarılan özel yasalardan faydalanamamaktadır. Yoksa söz konusu mağdurlar mütedeyyin insanlar olunca yetkililer tarafından çifte standart mı uygulanıyor?" denildi.
İslami STK'lar Adeta Şiddete Bulaşmadıkları İçin Cezalandırılmaktadır
Açıklamada, Bir taraftan 90'lı yıllarda devlet adına yapılan ve örtbas edilmiş cinayetlerin ortaya çıkarılması için bir çaba sarf edilirken, diğer yandan yasal çerçevede faaliyet yürüten İslami STK yönetici ve gönüllü üyelerinin yaptığı yasal faaliyetlerin suç sayılıp, terörize edilerek gözaltına alınmaları, başlı başına bir çelişki arz etmektedir. Yapılan bu gözaltı ve tutuklamalarla dernek yönetici ve gönüllüleri toplum nezdinde itibarsızlaştırılmaya ve dernek faaliyetleri karalanmaya çalışılmaktadır. Bütün tahriklere rağmen şiddete bulaşmayan söz konusu İslami STK' lar şiddete bulaşmadıkları için adeta cezalandırılmaktadır." İfadelerine yer verildi.
Devlet Geçmişiyle Dürüstçe Yüzleşmelidir
Hukuksuzlukların son bulması ve yaşanan mağduriyetlerin telafisi için platform olarak yetkililere çağrıda bulundukları belirtilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Devlet 90'lı yıllarda gerçekleşen ve üstü örtülen hukuksuz uygulamalara ışık tutacak arşivleri ortaya çıkararak geçmişiyle dürüstçe yüzleşmeli ve yaşattığı mağduriyetlerden dolayı zarar gören insanlardan ve bütün toplumdan özür dilemelidir.

Yetkililer 90'lı yıllarda yaşanan olayları tarafsız bir şekilde ortaya çıkaracak ve bölge halkını temsil eden her kesimden STK' ların da aralarında bulunduğu bir komisyon oluşturmalı ve bu komisyon halktan gizlenen hakikatleri ortaya çıkarmalıdır.
Yargısız infazlar sonucu hayatını kaybeden insanların mezarları tespit edilmeli ve yıllardır gözyaşları dinmeyen ailelerine cenazeleri teslim edilmelidir.

İki Binli Yıllarda Hüküm Giymiş Tutuklular Yeniden Yargılanmalı
28 Şubat süreciyle askeriyeden aldığı brifinglerle hareket eden yargının, aynı zihniyetle 2000'li yıllarda aldığı keyfi ve hukuki dayanağı olmayan kararlar sorgulanmalı ve hüküm giymiş tutukluların yargılanma süreci yeniden başlatılmalıdır.
Hazırlanacak olan yeni anayasa metni eski anayasa üzerine bina edilmeyip İslami hüküm ve şiarlara uygun, bütün kesimleri kucaklayan ve ırkçı söylemlerden uzak olmalıdır. Ayrıca anayasa maddelerinin farklı yorumlamalara mahal vermeyecek nitelikte olması gerekmektedir.
Yeni anayasanın hazırlanma aşamasında geniş kitlelere hitap eden STK'ların katılımıyla birden fazla alternatif anayasa taslakları oluşturulup, tek bir anayasa üzerinde oylama yapılmasından ziyade bu alternatiflerden herhangi birinin halk tarafından seçimi sağlanmalıdır.
Eğitim konusunda ciddi değişikliklere gidilerek milli eğitim müfredatına din dersi ve Kuran Arapçası eğitimi eklenerek eğitimde karma sistemden vazgeçilmelidir.
İlköğretim okullarında öğrencilere zorla okutulan ve içerisinde ırkçı söylemler bulunan "andımız metni" kaldırılmalıdır.
Tesettür önündeki tüm engeller kaldırılarak, bütün kamusal alanlarda serbest bırakılması ve bunun anayasal güvence ile korunması sağlanmalıdır." Mehmet Demir/ İLKHA