İnanlarla bu dava var oldu

Şanlıurfalı Şair, Yazar ve sendikacı Mehmet Akif İnan Hoca 16. Yılında anılırken, bir hatırasını talebesi Hüseyin Tanrıverdiden dinleyince günümüz dava adamların tavırları gözlerimin önünden geçti.
İnançın gücü ile İnan hocaya iller arasında ulaşımı sağlaması için kendisine temin edilen şahin marka aracın sürekli tökezlemesi üzerine Mehmet Akif İnan arabanın tökezlenmesinden değil, işlerin aksamasından dolayı serzenişte bulunur.
Fiziki mekanları dizayn etmek için Bakanlıklar, Belediyeler ve Projeler arasında mekik dokuyan bir adam değişdi M. Akif İnan.
Kimsenin konuşmaya ve çalışmaya cesaret edemediği yıllarda tüm vesayetlere karşı emeğin hakkını aramak için destan yazacak olan Memur Senin temellerini atar.
Kulakları yırtarcasına sesiz çığlık içerisindeki Kudüsün çığlığını dünyanın sağır vicdanlarına saplar.
Mehmet Akif İnan davaya inancını, lüks lokantalarda menü seçen hocası Necip Fazı Kısa Kürekten değil, hıyarın suyuna ekmeğini banan Necip Fazıl Kısakürekten öğrenmişti.
Mehmet Akif İnan davaya inancını, inancı uğruna hayatını feda eden istiklal şairimizi adaşı Mehmet Akif Ersoydan öğrenmişti.
Mehmet Akif İnan davaya inancını, vefat ederken bir ibrik, bir cübbesi olan Bediüzzaman Said Nursinin dizinin dibinde yetişen talebesi Urfalı Salih Özcan Ağabeyden dünyalık şeylere sırtını dönerek öğrenmişti.
Onun davası fani şeylere veda ile başlamıştı. Şimdi davasının peşinden gittiğini iddia eden bazı gruplar otobanları yırtarcasına giden son model arabalar, konforlu mekanlar ve çilingir sofralarında sürdürmeye çalışıyorlar.
Şimdi soruyorum
Sapkın fikirlere kayan gençliği, sapkın ideolojileri sahiplenen gençliği, uyuşturucuya müptela olan gençliği ve aile birliğini sağlamak için 5 yıldızlı otellerde yapılan çalıştaylar ve seminerler çare olur mu?
Necip Fazıl Kısa Kürekin bu sözleri ile yazımıza son verelim. Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!