Çileli Hayat

Çileli Hayat

      Her canlı doğar, yaşar ve ölür. Canlılar yaradılış icabı değişiktir. Türlerine göre kabiliyetleri, hünerleri, meziyetleri mevcuttur. Kuluçkadan çıkan bir civciv dış etkenlerden korumasını çekinmesini hemen bilir. Anasından yere düşen bir kuzu hemen Annesinin memesine yapışarak süt emmesini bilir. Anasından düşen bir kuş uçucu bir varlık; birkaç saat ve birkaç gün içinde uçmaya çalışır. İnsanın Yıllarca elde edemediği bir şeyi kısa bir zaman zarfında yapma kabiliyeti, Yaratanın emirleriyledir.

      Bu durum İnsanın dışında ki yaratıklarda ancak mevcuttur. İnsan ise böyle değil. Annesinin karnında çilesi var. Doğum sonrası, çocukluğu, gençliği ihtiyarlığı ölümünün çilesi var. Ölümle de kurtulamıyor. Ahiret hayatında da ya sefası, ya da çilesi var. İnsan akil baliğ olduktan, ölüm anına kadar yaptıklarından sorumludur. Rabbine karşı sorumluluk, insanlara karşı, ailesine karşı, akrabasına karşı, çoluk çocuğuna karşı, meyve sebzelere karşı, kuş ve karıncalara karşı sorumlulukları var. Bu sorumluluklarında bazen sevap kazanır. Bazen günah. Ticaretle uğraşan bir tacir zarar etmek ister mi? Elbette istemez. Yalandan, kandırmaktan, iftiradan, zulümden, incitmekten, dedikodudan, kibirden, gururdan beri olması lazım insanın…

    Okullar tatil, öğrencilere karneler verildi. Öğrencinin durumu karnesinde bellidir. Aynen bunun gibi başta bizi halk edenin murakabesi (kontrol) altındayız. Hele toplumu yönetmeye talip insanların daha duyarlı olmaları gerekir. İstidatlarını insanlığın menfaatine seferber etmelidirler. İdareci konumunda olanların karne notlarını halk verir. T.V. kanallarında, mikrofonlarda toplumdan uzak, rahat konuşmalarla, hizmet yapıyorum, halkın dertlerine çare buluyorum demekle hizmet olmaz. Korumalarla, makam arabaları ile toplantılarda alkış almalarla nefsi tatminle zaman geçiren, yöneticilere, siyasetçilere öneriyorum. Halk gibi, korumasız tebdili kıyafetle haşimiyeden minibüse binsinler, akşamları da tokiye seyahat etsinler, Dedeman oteli karşısındaki Tıp fakültesine uğrasınlar yatan hastaları ziyaret etsinler, insanların nasıl çile çektiklerini görsünler. Aş evine varsınlar insanların çilelerini görsünler. Devlet eli ile dağıtılan kömürün dağıtım yerine bizzat uğrasınlar. Halkın çilesini görsünler. Tapu kadastro müdürlüğü, nüfus müdürlüğüne, Belediyenin Emlak servisine uğrasınlar halkın çilesini görsünler. Süleymaniye meydanında cadde üzerinde açıktan satılan, tütünün İlköğretim çocukları tarafından nasıl alındığını, nasıl zehirlendiklerini görsünler. "Emir verdim." demekle olmaz. Eğitimsiz insanın her tarafı çiledir. Çileliler de çile çektirdikçe halkı küstürürler. Mazlumları incitmek büyük vebaldir. Sosyal yaraları da kanser gibidir.

     Sessizlerin sesini dinlemek her yöneticinin görevidir. İnsan insanı incitmemelidir. Çile çektirmemelidir. Dünyada hakkını alamayan mazlumun hakkı Mahkeme i kübrada alınacaktır. Amirleri, Âlimleri bozulan toplumların akibeti kötü olur. Mısır ve Tunus örnektir. Allah ülkemizi korusun, İç ve dış düşmanlardan muhafaza eylesin. Haftada bir gün sıra gecesi kültürü ile mide doldurmakla zaman geçirenler, toplumun derdiyle dertlenmeyenlerde çilenin ortaklarıdır. Toplum fertlerini bozanlara karşı hepimiz görevliyiz.