İl İnsan Hakları Kurulu ve İnsan Hakları

İl İnsan Hakları Kurulu ve İnsan Hakları


10 Aralık 1948 yılında yayınlanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine imza atan Türkiye Cumhuriyeti “İnsan haklarına” saygılı olacağını ve Anayasanın 10.cu maddesi ile güvence altına almıştır.

Bu bağlamda bir adım daha atan Türkiye, 2000 yılında 81 ile ve 850 ilçede “İnsan Hakları İl ve İlçe Kurulları” oluşturdu. Kurul direk olarak Başbakanlığa bağlıdır.

 23 Kasım 2003’te ise resmi gazete yayınlanan yönetmenlikle “İnsan Hakları Kurulu” STK temsilcileri ile güçlendirildi.

Bu kurul ne iş yapar?

İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi için çalışmalar yaparlar. Kurulun öncelikli görevleri resmi kurumların işleyişinde vatandaşın “insani” hakkını gözetip gözetmediğine bakar ve gözlemlerini rapor ederek bağlı bulunduğu “Başbakanlık İnsan hakları kurulu”na gönderir. Başbakanlık ise raporu ilgili birimlere gönderir.

İnsan Hakları Kuruluna Şanlıurfa’dan gazeteci olarak ben de bulunuyorum. Her ay Vali yardımcısı (şimdi Ramazan Seçilmiş) başkanlığında toplantı yaparız.

İlgili bir kurumu tespit eder ve sadece STK üyelerinden oluşan bir heyetle o kurumu inceleriz. Ayrıca “10 Aralık dünya İnsan Hakları Günü” olarak kutlanmasından dolayı her yıl bir dizi etkinlik yaparız. Bu yıl Devteşti mahallesinde bulunan İMKB Çok Programlı lisenin konferans salonunda sunuculuğunu yaptığım, Harran Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Birecik Yüksek okul Müdürü Doç Dr. Ferit Küçük ve Hazine Avukatı Av. Yeşim Yüksel “İnsan Hakları Konulu” bir panel düzenleyerek öğrencilere “İnsan Hakları” hakkında bilgilendirdik.

Sonra Vali Nuri Okutan’ı ziyaret ederek günün anlam ve önemi hakkında bir görüşmemiz oldu.

İnsan hakları nelerdir?

İnsan Hakları “Fıtri”dir. Yaratılışla birlikte insanın vasıfları olarak yaratılmıştır. Duygu ve ruh gibidir. Nasıl ki bir insanın ruhunu alsan yaşayamaz veya duygusunu alsanız deli-divane edersiniz “insani” hakları da öyledir.

Şişman-Zayıf, Uzun-kısa, beyaz-siyah, güzel-çirkin ayrımcılığı insan hakları ihlalidir.

İnsanın dili, dini, ve fiziki yapısı yaratılışla gelen bir özeliktir. Bunu değiştiremez ve siparişle istediğinizi alamazsınız.

Zengin ile fakir, siyah ile beyaz, genç ile yaşlı, amir ile işçi, yönetici ile yönetilen arasında “insani” olarak bir fark olmaz/ olmamalı.

Yine “fıtri” olan dini inanışları baskı altına almak “insan haklarına” aykırıdır. Öğrencisi olduğu okulun kapısına “Başörtülüler giremez” veya “Buraya Başörtülü ve köpek giremez” demek, inancı itibari ile birine “Gavur” demek “insan hakları” ihlalidir.

Aynı zamanda insan hakları diye başkalarını rencide edecek ve rahatsız edecek derecede ses ve fiil gürültüsü çıkarmak yine insan haklarına aykırıdır.

Bu yüzden en çok kullanılan “bir kişinin özgürlüğü başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter!”  sözü dilimize pelesenk etmişizdir.

 

 

 

İLGİLİSİNE

“1 yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek, 10 yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik, 100 yıl sonrasını düşünüyorsan insan yetiştir.” (Atasözü)