İftar daveti

İftar daveti

Müslümanlar için Ramazan ayı en bereketli aydır. Peygamberimizin deyimiyle, rahmet kapıları açıldığı, Cehennem kapıları kapandığı ve şeytanların bağlandığı bir aydır Ramazan ayı..
Bu ayda herkes kendince manevi bir kazanç elde etmeye çalışır. Özellikle oruçlu bir insanı iftarda ağırlamak büyük sevaplardan olduğu söylenir.
Yolda giderken bir oruçluya bir hurma veya bir zeytin verilse de iftar verme sevabına kavuşulur. Peygamber efendimiz, (Bir kimse, bu ayda bir oruçluya iftar verirse günahları affolur. O oruçlunun sevabı kadar ona sevap verilir) buyurunca, Eshab-ı kiramdan bazıları, bir oruçluyu iftar ettirecek kadar zengin olmadıklarını söylediler. Onlara cevaben (Bir hurmayla iftar verene de, yalnız suyla oruç açtırana da, biraz süt ikram edene de bu sevap verilir) buyurdu. (Beyhekî)
Muhabbetin ve samimiyetin en önemli anahtarlardan birisi de bu tür ikramlardır! İkram her zaman insanlar arasında samimiyet duygusunu geliştirir. İslam dininde sadaka ve zekat buyrukları da ikrama olan hassasiyetler bilindiğinden Allah tarafından görev olarak insanlara verilmiş güzel hasletlerdir.
Toplumun sosyal yapısını güçlendiren en önemli etken kişilerin bir birine yaptıkları ikramdır.
Bunun içindir ki peygamberimiz, bir hurmada olsa ikram edin diye buyurmuş.
Son zamanlarda bu ikramın ölçüsünü sanki kaçırıyoruz. Her kurum sanki üzerine vazifeymiş gibi iftarlar vererek israfa neden oluyor. İslam’da kamu kurumları iftar verecek diye bir hüküm var mı? Kamu kesesinden yüklü miktarda harcama yapılarak verilen iftarların sevabı kimedir? Kurum amirinin hanesine bu sevap olarak mı yazılır, yoksa kamu malını çarçur ettiği için günah olarak mı yazılır? Karar vermiyorum. Sadece soruyorum…
Bazen acaba diyorum; hükümet kamu malını korumak için kurumlar tarafından verilen iftar programlarını yasaklayan bir genelge mi yayınlaması lazım?
Kişiler, dernekler, sendikalar imece usulü diğer gruplar iftar verebilir. Bu hadiste bahsettiği gibi büyük sevaptır. Ama kurumları kamu hizmeti için harcayacağı para ile cömertlik yapamaz- yapmamalı. Kendilerine emanet edilen o paralarla hizmet yapabilir, ikram yapamaz. Bunun ölçüsünü iyi ayarlamak lazım.
Bir de oruç tutmayanlar var. Onlarda bu “geleneksel(!)” iftar nimetlerinden faydalanıyorlar ki bu da ayrı bir tezat!..
Oruç günü can sıkıcı bir yazı oldu ama kurumlardaki amirler, kurumu kendi aile şirketi gibi kullanmaması gerektiğini bilmesi lazım! Orada kamu malına bekçi olduklarını ve bu malı usulüne uygun herkese hizmet olarak götürmesi gerektiğini bilmesi lazım.