İfsad Şebekeleri!

İfsad Şebekeleri!

         Yeryüzünde insanlığın başlangıcından günümüze ve kıyametin kopacağı ana kadar iki sınıf insan da iki terim var ola gelmiştir. Bunlar ifsad (bozma, aslından saptırma), ıslah (aslında sabit kalma, bozulmama) ifsad şebekeleri, komiteleri, vasıtaları durmadan çalıştılar, çalışıyorlar. Görevleri; insanlığı aslından saptırmak, bozmak, dünyevi şeyleri vitrininde bulundurmaktır. Mıknatıs gibi cazibeliğini celbetmektir.

        

Kâinatın sayfalarına baktığımızda güneşte, ayda, yıldızlarda, ağaçlarda, denizlerde, taş ve toprakta bozulma görülmemekte her şey aslına uygun verilen görevi yerine getirmektedir. Çünkü ilahi kanuna teslimiyeti var. Görevlerinden sapma yapmazlar. Gel gör ki; bu ifsad komiteleri insanı önce aslından saptırmak, insanlıktan döndürmek vaadiyle yaşam tarzını, inanç ilkelerini zedelemeye çalışırlar. Öyle bir sınıf meydana getirirler ki tam kendilerine benzetirler. Evleri, ticareti, siyaseti, evliliği, seyahati hatta sözde ibadeti bile kendilerine uydururlar. “Bilim ve teknik asrındayız. Öyle yaşantı mı olur? Dünyadan nasibimizi almalıyız.” Demokrasi, laiklik, özgürlük, insan hakları v.s. terimlerle nesilden nesile bu bozuk tohumları ekerek sonsuza dek değişmeyeceklerini deklare ederler. Bunların dünyalıkları budur. Gençliği topa abone ederler. Camii ile ev arasına hendek kazarlar. Tüketim çılgınlığı ile 3G'yi piyasaya sürerler. (hal bu ki; 3G G3'tür.) Gençliği internetin mayınlı tarlasında dolaştırırlar. “Türküm, doğruyum, çalışkanım” derler. Hal bu ki; yalan… Bir metre bez parçasını en büyük tehlike görürler. Dini emirleri yerine getirmeyi gericilik, ülke kalkınmasına engel diyerek empoze etmeye çalışırlar. Dili mukaddes bir tabu kabul ederler. Devleti güden, halkını ise; güdülen görürler. Metres hayatını ilericilik ve çağdaşlık sayarlar. Kısacası; insana uygun ne kadar meziyet varsa tersini yaparlar. Kendilerine gelmezler. İşsizlik onların umurunda değil. Çöp tenekelerinden ekmek toplayan insanların durumuna at gözlüğüyle bakarlar. Tek gayeleri var. Bozmak, yıkmak, birbirine düşürmek, bölmek, parçalamak, göz yaşı, sindirmek, mazlum ve mağdur insanların kanı üzerinden rant elde etmek. Bir ülkenin altındaki lağım suyu kadar akan pislikleri “Mimsiz medeniyet” dedikleri bu…

Askerin ayağındaki postal Amerika'nın, sırtındaki parkesi İngiliz'in, adaletindeki kanunu İtalya'nın, uçağı, tankı, tüfeği, tekniği, bilimi başkasınındır. İlkelere imanın gereği bu ya… Her şey vatan için. (yalan) İfsad komite kollarından İsrail'in vahşetini kınarken ilahi mesaja kulak vermeniz dileğimle (vakta ki beni tanıyanlar beni unuttular bende beni tanımayanları onların üzerine musallat ederim.).