İdam cezası geri gelsin mi?
Suçlulara verilen cezanın gerçek bir ceza olabilmesinin temel iki şartı vardır:
Birisi, suçluya verilen cezanın caydırıcı olması; ikincisi de mağdurun yüreğindeki öfkeyi kısmen de olsa söndürebilmesidir.
Bir cezada bu iki temel unsurdan birisi veya ikisi yoksa o cezaya "CEZA" denilmez.
İslam hukukunun belirlediği cezalar bu iki unsuru hakkıyla ihtiva etmektedir.
Çünkü İslam'da kanun koyucu Allah (c.c) veya onun Resulüdür (s.a.v).
Kısas cezasını ele alalım: Allah Kur'an-ı Kerim'de kısasla ilgili hükmü indirirken çok ilginç ve muciz bir ifade kullanmaktadır:
Der ki; " Ey İman Edenler! Cinayete kurban gidenler hakkında size kısas (adil karşılık) farz kılındı… Ey Akıl Sahipleri! Sizin için kısasta hayat vardır.
Artık sorumlu davranmalısınız." (Bakara, 2/178-179)
Zahirde tezat gibi görünen "Kısasta hayat vardır" ifadesini anlayabilmek için "Kısas" kelimesini iyi anlamak gerekir.
Eğer kısas deyimi için "adil karşılık", ya da "Cezada denklik" manasını verirsek, kısasın hayat olduğu, aklını kullanan herkes tarafından kabul edilecektir.
Çünkü adalet toplumlar için hayat, zulüm ise ölümden bile beterdir. Kısas adaletin tecellisi olduğuna göre hayatın ta kendisidir.
Kısas hükmü, gerçekten katili ölüm cezasına çarptıran adilce bir hükümdür ve hayattır.
Çünkü kısasın arka planında hayatın devam etmesi vardır. Eğer bir insan, gerçekten öldürüleceğini bilirse, kolay kolay kasten adam öldürmeye yanaşmaz.
Fakat delilleri karartma, hâkimleri yanıltma ve az ceza ile kurtulma umudu, insanı kasten adam öldürmeye daha çok sevk eden şeylerdir.
Kaldı ki, mağdur açısından düşündüğümüz zaman, kısasın dışında hiçbir ceza maktulün babasının ve annesinin içindeki acıyı hafifletemez.
Son zamanlarda Türkiye'de meydana gelen akıl almaz olaylar tekrar idam cezasını gündeme getirmiştir.
Denilebilir ki, son zamanlarda meydana gelen hadiseler sebebiyle, vatandaşların büyük bir kısmı "Evet idam cezası tekrar kanunlarımızda yer almalıdır. Bu işleri yapan adi herifler kısas yapılarak meydanda sallandırılmalıdırlar" diyeceklerdir.
Tabii ki, kısas bir Kur'an hükmüdür.
Fakat Türkiye gibi, okullarına ve sokaklarına İslami terbiyenin hâkim olmadığı bir ülkede kısas (idam) cezasının uygulanması iki açıdan zararlıdır:
Birincisi, her şeyden önce İslami bir terbiye almayan bir topluma İslam kanunlarının uygulanması oldukça zordur.
Çünkü Kur'an hükümleri ancak Allah namına uygulandığı takdirde tesirini gösterir.
İslam'ı bilmeyen ve İslam ahlakıyla ahlaklanmayan bir topluma İslami hükümler uygulamak imkânsızdır.
İkincisi ise, Türkiye gibi yakın tarihinde çok sayıda siyasi yönden idam mahkûmları bulunan bir ülkede idam cezası uygulanırsa, birileri bu cezayı, adi cinayetler için değil siyasi suçlar için uygulamaya kalkacaktır. Bu da toplumun geri gitmesine vesile olacak bir hüküm olur. Kısacası, bazı suçlar için idam cezasının uygulanması kamu vicdanını ve mağdur aileleri tatmin etse bile, "bunun siyasi mahkûmlar için uygulanmayacağı" şartı getirilmezse, idam cezasıyla ilgili olarak çıkarılacak bir yasa tehlikeli olmaya devam edecektir. Aslında caniler için "müebbet hapis" de fena bir ceza sayılmaz. Fakat bu cezanın caydırıcı olabilmesi için af kapsamından çıkarılması gerekir. Aksi takdirde daha çok canlar yanacak ve daha birçok aile, içlerindeki acıyla gezen cenazeler gibi dolaşmaya devam edeceklerdir.