İBRAHİM ALEYHİSSELAMI ANLAMAK

İBRAHİM ALEYHİSSELAMI ANLAMAK

   İlk insan ve ilk peygamber, Âdem Aleyhisselam ile başlayıp, son peygamber Hz. Muhammed aleyhisselam ile son bulan peygamberler halkasının ana hedefi ve temel amacı; tevhid inancını anlatmak, uygulatmak ve yaşatmaktır.                                             

   Bu yüzden İslam dinini, tevhid akidesini/inancını hakkıyla anlamak;  İbrahim Aleyhisselamı anlamak tan geçer,  O’nun istediği, uyguladığı, hanif  (tevhid, İslam) dinini anlamak tan geçer.  İbrahim Aleyhisselamı anlamamak, tanımamak bir eksikliktir. Hele İbrahim Aleyhisselamın doğup yaşadığı şehir Şanlıurfa’daysanız ve bunu anlamamışsanız bu başka büyük bir eksikliktir. Bir Müslüman için…

   İslam dini önce inkâr/red eder, sonra inanmayı kalbe yerleştirmeyi uygular. Bakınız LA İLAHE diyoruz, yani hiçbir ilah yoktur. Hemen ardından İLLALLAH diyoruz. Ancak ALLAH vardır/bir olan gerçek Rab, ilah, sadece O vardır, diyoruz.

   Dikkat edelim ki yüce Allah’ın dışındaki tüm tanrı ve putları, ideoloji, felsefe ve fikirleri inkâr/red ediyoruz ve sonra tam bir teslimiyetle yüce Allah’ı kabul ve ikrar ediyoruz. İşte tam burada peygamberlerin atası İbrahim aleyhisselam devreye giriyor. Sağlam bir İslam akidesi/inancı İbrahim Aleyhisselamı, Kur’an’ın bildirdiği şekilde anlamakla mümkün olur/gerçekleşir/kuvvetlenir.

   Ne yapmıştı İbrahim Aleyhisselam diye bakacak olursak, değişmez kitabımız olan Kur’an-i Kerim’e bakmamız gerekecektir. Ayet-i kerime de; “gece basınca, İbrahim bir yıldız görmüştü. Bu benim rabbim ha? Dedi. Yıldız batınca, ben batanları sevmem dedi…” (enam sur.76)

    İbrahim aleyhisselam aciz olanın gerçek rab olamayacağını hemen anlamıştı. “Daha sonra ‘Ay’ı’ doğarken görünce bu benim rabbim ha? Dedi. Batınca rabbim beni doğruya eriştirmeseydi and olsun ki sapıklardan olurdum dedi. Güneşi doğarken görünce bu benim rabbim ha? Bu hepsinden büyük dedi. Güneş de batınca şöyle dedi. Ey milletim doğrusu ben Allah-a ortak koşanlardan uzağım. Doğrusu ben, sadece hak dine,(hanif/ tevhid/İslam dinine)boyun eğip yüzümü, gökleri ve yeri yaratmış olan Allah-a çevirdim. Ben O’na ortak koşanlardan değilim.(enam sur.77–78 -79)”

   İbrahim Aleyhisselam yıldızın, ayın, güneşin ve benzerlerinin ilah olamayacaklarını akıl yoluyla ispatladı. Kendisinin Allah’ı bir tanıyan Müslüman olduğunu açıkladı. Milletinin putlarını tanımadı. Onların putlarını kırdı. Onları kınadı.

     İbrahim Aleyhisselam dini uğruna, inancı uğruna ve ilahi emir gereğince her peygamberin yaptığı gibi en yakınındakilerle mücadele etmeye başladı. Onlarla bu inançta oldukları müddetçe uzlaşamayacağını açıkladı ve onları uyardı.

    Allah’tan başka şeylere tapmanın manasızlığını ve mantıksızlığını söyledi. Allah’ın indirdiklerinin dışındaki şeylere itibar etmemelerini anlattı sabırla ve usulünce…

   Ama onlar anlamadılar ya da anlamak istemediler. Bir bayram günü âdete göre; halk o gün put haneye yemekler getirir, putların önüne koyarlardı. Eğlenme yerlerine giderler, eğlenirlerdi. Dönüşte de alır, o yemekleri dışarıda kendileri yerlerdi. Eğlence yerine İbrahim Aleyhisselamı da götürmek istediler ama o gitmedi. O’nun bir planı vardı.

    İbrahim Aleyhisselam bir fırsatını bulup herkes eğlenceye dalmışken, O,put haneye dalıp bir balta ile bütün putları kırdı ve baltayı da en büyük putlarının boynuna astı.

    Bayram sonrası acıkmışlardı herkes put haneye koştu. Birde ne görsünler, bütün putlar param parça olmuş. Kim yapmış kim yapmamış derlerken içlerinden bazıları, İbrahim denen bir genç var putlarımıza karşı gelen/onlara karşı olan, o yapmış olmalı dediler.

  İbrahim Aleyhisselamı bulup getirdiler. Sorguya şöyle girildi:

  Ey İbrahim! Tanrılarımıza bu hakareti sen mi yaptın.

     İbrahim: belki onu şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorsa, ona sorun.(enbiya sur. 62–63)

     Putperestler donup kaldılar. Bir an verecek cevap bulamadılar. Bu sersemlikleri İbrahim Aleyhisselama tevhid davasını anlatma fırsatı verdi. İbrahim Aleyhisselam bütün gücüyle küfre, şirke, batıla, isyana, tuğyana yüklendi.

   “Dedi ki Allah-ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar veremeyecek olan putlara ne diye taparsınız? Size de, Allah-ı bırakıp taptıklarınıza da yazıklar olsun. Hala akıllanmayacaksınız. Yonttuğunuz şeylere mi taparsınız.” (Enbiya sur. 66–67)  Oysa sizi de, yonttuklarınızı da Allah yaratmıştır.” (saffat sur.95–96)

     İbrahim Aleyhisselam; putların hiçliğini, çaresizliğini ve milletteki sapık gidişatı/sakat inancı sert bir dille açıkladı. Kalpleri katılaşmış, büyüklük taslayanlar her zaman olduğu gibi, yine zulme başvurdular. İbrahim Aleyhisselamı yaktıkları ateşe attılar. Ama ateş yakmadı, yakamadı. Haddine mi düşmüştü ateşin İbrahim Aleyhisselamı yakması. Ona emreden, yakma İbrahim’imi diyen bir olan, yüce olan Allah’tı. Ve ateş yakmadı İbrahim Aleyhisselamı.

  Kıymetli okuyucular tabiî ki İbrahim Aleyhisselamı bir yazı da ve bu köşede layıkıyla anlamak ve anlatmak mümkün değildir.  Dikkatleri bu yöne çekmeye çalıştık ki; insanlarımız, İbrahim Aleyhisselamı tanımaya ve anlamaya başlasınlar ve böylece tevhid dinini daha iyi bir şekilde, doğru, saf ve duru bir şekilde anlasınlar.

   Selam, Allah’ın peygamberlerine, onları sevenlere ve onlara uyanlara olsun...