İBADETLER

İBADETLER

Her geçen gün ömrümüzden geçiyor. Bazen gafletle bazen taatla, insan yaşantısını sürdürürken kendisini tuzağa düşüren nefsi ve şeytanı ile baş başadır. İmanı, inancı ise onun frenidir. İnsanoğlu başıboş değildir. Tüm yaptıklarından sorumludur. İyi, kötü yaşantısından ötürü ahirette hesabını verecektir. İnansa da inanmasa da, üniversiteye kayıt yaptıracaksın imtihana tabi tutulmayacaksın. Demek akıl karı mı? Bunun gibi herkes nefsinden hesaba çekilecektir. Bu hesap kesin ve çetindir. Kurtuluş sadece namazla, oruçla, hacla, teravih kılmakla değildir. Önce ibadetlerin ne olduğunu bilmek sonra yapmak daha sonra korunmak gerek. İbadetlerin temeli kötülüklerden arınmadır. Dinin her türlü tağuti, putçu, şirkçi sistemleri, ret ettiğini bilmek bu şuurla yaşamak akaidi bir yaşam tarzıdır. Ne acıdır ki namaz kılan birisinin cehaletinden “Sanki şeriat iyi midir?” demesi yürekleri kanatmaktadır. Tağuti düşünceler dün olduğu gibi bugünde olacaktır. Beşeri sistemler helâlı haram haramı helal kılmakla şirkten başka bir şey yapmamaktadırlar. Onların görevi budur. Yaptığımız ibadetler bizi bunların şirkinden nasıl kurtaracak? Dinimizde camide kılınan namaz kendi başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir. Güzelde hangi cami, hangi imam, hangi cemaat diye bilmemiz gereklidir. Bir ay boyunca oruç tuttuk bize ne kazandırdı ona bakmak lazım. Ebu cehilde “Allah var.” diyordu “O gökte yeryüzüne karışamaz.” dediği için evi bile ümmet tarafından WC olarak kullanılmaktadır. Bu günkü ebucehiller belki ondan daha şedittirler. Rejimleri tarafından sunulanlara “İşittim, itaat ettim.” diyeceksiniz, sonra camide dua ile Allah’ım beni af et demekle ne derece af olunur onu rabbimiz bilir. Bir ay boyunca kıldığımız teravih namazındaki okunan kuranın, surelerin manasını öğrendik mi? Niçin Rabbimiz: “Vay o namaz kılanların haline.” diyor?  Tefekküre daldık mı? Hayır. Ancak ibadetleri kabul ret yetkisi Allah’a aittir. Rabbimiz bizi af etsin. Manavda görüntüsü güzel olan karpuzun içini bilemeyiz. Başta nefsim, insanlar bu şekilde mühim olanın niçin geldim ne yapmam lazım, nereye gidiyorum sorularının muhatabı insandır. Siyonizm ve şirk düzenleri inananları Kuran’dan uzaklaştırmayı becermişler, ipini güzel koparmışlar, elektrik akımına bağlı olmayan priz gibi, bakın bayramda alınan şekerler çikolatalar kimin, param kime gidiyor diye bilmesi lazımken birileri bana gerici çağ dışılıkla itham ediyor. Etsin kıymeti yok kim neyin mücadelesi veriyorsa versin din mücadelesinin dışında emekler boş ve karşılıksızdır. Gocunanlar olsada şimdi bayram yapacağız neyin bayramını desem rejim kafalılar kızacaklar. Birkaç madde sıralayalım Irak’ın işgali için mi bayram, katledilen milyonlarca müslümanın kanı için mi bayram, fitremizle deri paramızla kafaya çekenler için mi bayram, Pakistan dramı için mi bayram, mazlum Filistin, Afganistan halkı için mi bayram, ülkemde ağlayan anneler için mi bayram? Neyse ki rejimin bayramı 12 Eylül’de Evet’le kutlu olsun. Bir ay boyunca içilen, yenilenlerin bayramımı ev kirasını veremeyenin, elektrik parasını ödeyemeyenlerin, bayramı mı? Ramazan ayı boyunca camide namaz kılmak istediği halde camiler erkeklere tahsis edildiği için namazını evde kılan annelerin bayramını mı? Camilerde kadınların abdest alma yerleri yoktur. Kadını camiden koparan zihniyet için mi bayram? Yüz binlerce emekli sandığı emeklisi görevde olsaydı iki milyon emekli olunca bir milyon alan emeklinin bayramı mı? İnananlar olarak mutluluğu sadece dünyada aramayız ama hakkımız olan meşru şeyleri de meşru zeminde koparmaya çalışırız. Sözün özü tağuti sistemlere boyun eğmemek, doğrulardan sapmamak, taviz vermemek, hakkı üstün tutmak, hakkı haykırmak, bütün nimetlerinden hesaba çekileceğimiz gün, an gelmeden görevimizi yapmak, ibadetlerin şuurunda olmak, şirklerin semtine uğramamak insanların bizden razı olması değil rabbimizin bizden razı olması dileğimle Allah’a emanet olun...