Hz.Fatıma coşkuyla anıldı

Hz.Fatıma coşkuyla anıldı

3 Ekim Pazar günü 14.00da Sultanahmet Camii İmam Hatibi Hasan Karanın Kuran-ı Kerim okunmasıyla başlayan programı radyo ve televizyon dünyasının başarılı kadın sunucusu Zahide Ülkü Bakiler sundu.

Kuran-ı Kerim tilavetinin ardından Hz. Fatıma Platformu adına yazar Necla Saydam açılış konuşmasını yaptı. Konuşmasında platformun amacını anlatan Saydam Hz. Fatımanın üzerindeki örtüler kalktıkça daha iyi anlaşıldığını belirterek bugünkü panelde Hz. Fatıma gibi yüce bir değerin ne kadar anlaşıldığının, hayatımıza ne kadar yansıdığının üzerinde durmaya çalışacaklarının altını çizdi. Platformun bu yıl yedinci programı düzenlediğini belirten Saydam, her geçen yıl daha çok destek gördüklerini ifade ederek katkıda bulunanlara teşekkür etti.

Saydamın ardından yaşam şartlarıyla mücadele ederek başarıya ulaşan iki Müslüman kadının hayatından kesitler, katılımcılara izletildi. Yaşamlarında Hz. Fatımayı model alarak zor koşullarla mücadele eden bu hanımlara Hz. Fatıma Platformu adına Yasemin Çoban tarafından plaket verildi.

Plaketlerin ardından panele geçildi. Çağlayan Ömerustaoğlunun moderatorlüğünde gerçekleşen panelde konuşan Demet Tezcan, Günümüz Kadınları Hz. Fatımaya Ne Kadar Dokunuyor sorusuna cevap ararken Hülya Şekerci Anne Olarak Hz. Fatımayı anlattı. Diğer panelist Ali Bulaç Hz. Fatımanın Yoldaşı İki Erkek konulu sunumunu katılımcılarla paylaştı.

Hz. Fatıma gökyüzünde kutsanıp bir yıldız yapıp melekleştirmek yerine insan olarak incelemek ve yaşanabilir kılarak kadınlara ve erkeklere model yapılabilir, diyen Demet Tezcan; Tabiîiki Hz. Fatıma bir yıldız hem de sönemeyen bir yıldız ama örnek alınmazsa insanların ulaşamayacağı afakî kutsanmış ve örnekliği olamayan, modelleyemeyen tarih sayfalarında kalan çok çok değerli bir şahsiyet olarak kalır dedi.

Demet sözlerini şöyle sürdürdü; Zaten söylediğim durum şu anada İslam dünyasında geçerli. Değerli şahsiyetleri hayatımıza indirgeyip yaşamama gibi bir durumla karşı karşıyayız. Oysa Hz. Fatımanın hayatının her noktası bizlere örnektir. Babasıyla evlat ilişkisi, Aliyle eş ilişkisi, çocuklarıyla annelik ilişkisi en önemlisi Allahla kulluk ilişkisi.

Peygamberimizin Fatımayla ilişkisine baktığımızda her genç kızın özeneceği gıpta edeceği bir örnekle karşılaşıyoruz. Peygamberimiz Fatıma geldiğinde ayağa kalkar ellerini öper onu kendi yerine oturturmuş.

Müslümanlar sünnet olarak yemeğe tuzla başlamayı sünnet olarak önemsedikleri gibi Peygamberimizin Fatımayla olan baba kız iletişimini önemsemiyor. Yine Peygamberimizin Fatıma evlendikten sonra her an görsün diye evinin bitişiğine yanı başına taşıması Namaza sarıkla başlamak kadar önemsenmiyor. Ben bu sünnetlere uymayalım demiyorum ama peygamberin kızıyla yaşadıkları neden hiç görülmüyor duyulmuyor örnek alınmıyor bun da sorgulama gereği duymalıyız diye düşünüyorum.

Fatıma ne kadar örtülmeye örnekliği hayatımıza sokulamamaya çalışılsa da birçok yerde çağımızın Fatımalarıyla karşılaştım. Çalıştığım alan gereği İslam ülkelerine seyahatlerim oluyor. Bu bölgelerde Fatıma örnekleriyle birçok kez karşılaşıyorum. Örneğin Cenbutide bir hanım elimden tutarak beni bir yere doğru götürünce içimden herhalde evine götürüyor ne kadar fakir olduğunu gösterip yardım talep edecek diye düşünürken bir sıra taşlarla çevrili olan arsayı gösterip bize camii yaptırın burada namaz kılıyoruz deyince Fatımanın inancını yaşayan ve yolundan gidip mücadele eden bir kadınla karşılaştım diye fevkalade mutlu oldum.

Yeryüzünde hala Fatımalar yaşıyor. Yine Etiyopyada çok fakir bir bölgeyi ziyaretim sırasında iklim gereği her yerin çamur içinde olduğu, elbiselerinde aynı parçadan olan bir bölüm kalmayıncaya kadar yamalı olanlar, ottan evi olup içinde hiç denecek kadar eşyası olmayanlar ama onlar yiyecek giyecek ya da buna benzer şeyleri talep etmekten ziyade bize Kuran verin camii yaptırın taleplerinde bulunuyor. Ben bu kadınları da günümüz Fatımaları diye görüyorum.

Hz. Fatımanın önemli bir özelliğini hiç unutmamak gerekir O her zaman ve her şartta infak eden biriydi. İnfak etmek için zengin olmak gerekmediğini bize gösteren de Odur. Medinede Ravza-ı Mutahhara bahçesinde Ramazanda iftar açanla bilir zenginlerin çok büyük sofra kurdukları gibi bazı insanlar da sadece oruçlulara hurma, kahve yada çay infak ediyor. Bu insanları da Fatımanın takipçileri olarak görüyorum. Fatıma gibi ellerinde ne varsa onu infak ediyorlar.



ERKEKLER ALİ BULAÇI KADINLAR HÜLYA ŞEKERCİYİ ALKIŞLADI

Program konu başlığını eleştiren Ali Bulaç, Fatımanın yoldaşı iki erkek konusunun dışında kadının erkeğe itaat ve sorumlulukları üzerinde durdu.

Hz. Fatımaın hayatında iki önemli davranış olduğunu bunun birinin takva diğerinin ise erkeğe itaat kavramı olduğunu belirten Bulaçın Gümüz kadının kocasına itaat etmekte imtina ettiğini bu davranışı da özellikle muhafazakr başörtülü kadınların fazlaca yaptığını belirtmesi üzerine salonda ki erkek izleyicilerden büyük bir alkış aldı.

Hülya Şekercinin babamız Hz. Muhammed s.a.v eşimiz Ali olursa biz niye itaat etmeyelim. İtaat takva ve hayırda olursa bizim için erkek kadın çocuk ayrımı olamaz. Nitekim Kuran-ı Kerimde bunun çokça örnekleri mevcuttur şeklinde cevabı üzerine bu kez kadın izleyicilerden Şekerciyi alkışladı.

Ali Bulaçın İnsan Süresinin Hz. Fatıma ve ailesi hakkında inen ayetleri ile ilgili de aslında bu ayetin inişin baş aktörünün Hz. Ali olduğunu ayette geçen tüm infakları Hz Alinin yaptığını Fatımanın da onu desteklediğini ve böylece bu aileyi cennetle müjdeleyen ayet inmiştir, şeklindeki sözleri tartışmaya başka bir boyut kattı.

Hz. Fatımanın anneliği konusunda kaynaklarda hemen hemen bilginin olmadığını söyleyerek belirten Hülya Şekerci; Tecrübelerimiz ve okuduğumuz kaynaklarda çocuk eğitiminde anne-baba rolünün en büyük etki olduğu anlaşılıyor Çağımızda ve modern düşünce de anneliğin kutsandığını ama bir kadının ilk önce mümin kimliğinin öne çıkması gerektiğini sonradan annelik, eşlik, evlatlık rollerinin gelmesi gerektiğinin önemli bir ayraçtır dedi.

Müminlik üst kimliğinin altında bu sorumlulukların yerleştirilmesi gerektiğinin üzerinde durdu.



Anneliğin ya çok fazlaca kutsandığını ya da önemsiz bir kavrammış gibi algılandığını bu iki düşüncenin aslında yanlış olduğunu belirten Şekerci; Kutsanan ve kadının görevinin sadece annelik olduğunun savunulduğu ve bu düşüncenin etkisinde kalarak yetiştirilen çocukların tüm sorumluluklarının anneleri tarafından yerine getirildiği ve çocuğun ailenin merkezine yerleştirildiği bu eğitimin sonucunda ise çocuğun terbiye edilmesinin mümkün olmadığını ailelerin psikolog psikolog gezmektedir dedi.

Diğer taraftan da anneliğin önemsenmediği çocuğu illa da annemi yetiştirirmiş düşüncesini bir şeklide hafife alan anneler ise çocuklarını bebek çağında annenin sevgi ve şefkatinde büyümesi gerektiği çağda kreş-anaokullarının soğuk ikliminde merhamet ve digergamlık hissinden uzak büyüyerek ebeveynlerine sevgi, saygı merhamet göstermeyen nesiller yetiştiğini beliten Şekerci sözlerini şöyle sürdürdü.

Hz. Fatımanın çocuklarının karakter ve kişiliklerine baktığımızda da anne ve baba örnekliğinin çocuklara tamamen sirayet ettiğini görüyoruz. Peygamberimizin soyunun Hz. Fatımanın özellikle Hz. Hüseyinin soyundan devam edeceği bilgisi de bu çocukların temiz ve naif bir aile ortamında yetiştiğini bize gösteriyor. Yine bu neslin çağlar boyunca örnek nesiller olduğu ve günümüze kadar adalet mücadelesinin önderleri olarak tüm insanlığa örnektir.

Ailede çocukların bakımını genellikle annenin yaptığını ama eğitiminde babanın çok önemli rolünün olduğunu ama maalesef bu durum Hz. Fatımanın ailesinde böyle yaşanıyorken günümüz ailelerinde çocukların tüm sorumluluklarının annenin omuzlarındadır. Bu durumun çocukların sağlıklı kişilik ve karakter gelişiminde önemli bir engeldir.

Zehra Ana Derneği yöneticilerinin de katıldığı program, katılımcılara Vahiy Evinin Kızı €"Kadın Yazarların Kaleminden Hz. Fatıma kitapçığı hediye edildi


Etiketler:  Hz. Fatıma FKM