Hz. Muhammedi Anma ve Anlama Gecesi
Özgür-Der Bağcılar Temsilciliği 24 Şubat Cumartesi gecesi Bağcılar Kültür Merkezinde "Hz. Muhammed'i Anma ve Anlama Gecesi" düzenledi. Bu toplantı Rasulullah'ı anlamada geleneksel ve modern hurafelerden ayrışmak; onun örnekliğini ve misyonunu bugünkü çağda nasıl taşıyabileceğimizi ortaya koymak için yapılan bir geceydi. Özgür-Der Bağcılar Temsilciliği'nin Rabbimiz katından Hz. Muhammed'le iletilen vahye göre sahih peygamber anlayışının ne olduğunu anlatma kaygısıyla düzenlenen gece Mehmet Şahin'in okuduğu Kur'an tilaveti ve mealiyle başladı.
Gecenin sunuculuğunu yapan Serkan Ekmen'in hurafelerden kaynaklanan yanlış peygamber anlayışından bahsettiği kısa açış konuşmasından sonra Murat Yürükoğulları sinevizyon görüntüleri eşliğinde doğru peygamber anlayışından bahseden bir seslendirme yaptı.
Gece programının ilk konuşmacısı Prof. Dr. Yaşar Düzenli idi. Düzenli, yaptığı konuşmada şu görüşleri dile getirdi:
"Bütün peygamberlerin ve Hz. Muhammed aleyhisselam'ın gönderildikleri dönemin ortak özelliği insanın ve insanlığın kaybolduğu bir ortamın varlığıdır. İnsanın kaybolması demek insanın değerinin altında yaşaması ve bir eşya haline dönüşmesidir. Tüketilen bir nesne haline gelmesidir. İçerisinde yaşadığımız toplumda da benzer şeyler söz konusudur. İnsanları birbirine bağlayan bağ koptu ve insanlar tüketilen ve tükenen varlıklar olmaya başladılar. TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu)'in yaptığı son araştırmada muhafazakâr aileler arasında boşanma oranı %40'lara ulaşmıştır. Yine aynı rapora göre 2005-2010 yılları arasında boşanan aile sayısı 600 bin küsurla ifade edilmektedir.
Mevdudi şöyle bir tespitte bulunmaktadır: Peygamberlere yaşadıkları dönemde iman etmeyenler eziyet etmişlerdir. Peygamberler öldükten sonra ise onlara inandıklarını söyleyenler tarafından eziyete uğramışlardır. Peygamberlerde olmayan özellikleri ve nitelikleri onlara yükleyerek onlara eziyet etmişlerdir. Hz. İsa buna en güzel bir örnek teşkil eder.
Hz. Muhammed'i tanımanın en güzel yolu ona indirilen Kuran-ı Kerim'dir. Rasulullah, Kitab'da Allah ile ilişkisinde kul, beraber olduğu insanlarla arkadaş; ama anlamını kaybetmiş insanlığa anlam kazandıran bir rehber olarak da örnek bir model olarak anlatılmaktadır.
Rasulullah kendine gönderilen vahiyle gözleri kapalı olan her gördüğüne inanan ve birtakım sahte ilahların kul ve kölesi haline gelen insanı soran ve sorgulayan kendine güvenen, hak ve batılı fark eden birey haline getirmiştir."
Konuşmasının devamında "Allah Rasulü, etrafındaki her şeyle ilgilenen, etrafındaki her şeyi Kur'an-ı Kerim'in ifadesiyle dinleyen hayırlı bir kulaktır" diyen Yaşar Düzenli, Hz. Muhammed'in karşılaştığı sorunlara inzal edilen vahyi hükümlerle cevap vermeye çalıştığını, Kur'an'da sık sık zikri geçen "De ki" ifadelerinin de bu hali yansıttığını belirtti. Düzenli, Kur'an ayetlerine atıflarda bulunarak, vahyi yaşamak konusunda Rasulullah'ın insanlığa gösterdiği örnekliği iyi kavramamız ve günümüzde de bu örnekliğin ilkelerini şahitleştirmemiz gerektiğini ifade ederek konuşmasına son verdi.
Prof. Düzenli'nin konuşmasından sonra Hz. Muhammed'e 12 yaşında bir çocuk olarak yazılan mektubu sahnede Melike Türkmen okudu.
Gecenin ikinci konuşmasını ise Hamza Türkmen yaptı. Türkmen, Hz. Muhammed'e vahyin ilk inzal olduğu Mekke cahili toplumuyla, içinde Müslümanların da yaşadığı çağımız ulusal toplumlarını mukayese ederek konuşmasına başladı. Ve günümüzde hak ve adalet mücadelesini yükseltip zincirlerini kırmak isteyen Tunus, Mısır, Yemen, Libya, Bahreyn vd. toplumların intifadasının fıtratla buluşmak için önemli bir imkân olduğunu söyledi. Ayrıca çağımız yerel ve küresel cahiliyesinin aşılabilmesi için, müşriklerin hâkim olduğu Mekke statüsünün ve Rasulullah dönemindeki egemen cahiliyenin nasıl aşıldığının önemli olduğunu belirtti.
Nitelik itibariyle günümüz cahiliyesi ile benzer yanları bulundan Mekke cahili sistemini ve bu sisteme karşı yürütülen tevhidi mücadeleyi ayetler ışığında anlatan Türkmen, Muhammedi Sünnet'in, insanlarla vahyin arasında engeller oluşturan fikri ve fiziki barikatları aşmak için sünnetullaha uygun merhaleci bir mücadeleyi örneklendirdiğini söyledi. Rasulullah'ı sevmek istiyorsak, bu sevgi ile Allah'ın rızasını kazanmak istiyorsak, Rasulullah'ın manevi şahsiyeti ile günümüzde de yan yana olarak ona arkadaşlık, yoldaşlık, bağlılık göstermek istiyorsak, Kur'an'da da gösterilen Hz. Muhammed'in muhkem sünnetini değişim ve dönüşüm mücadelemizde, insanları karanlıktan aydınlığa çıkartmak görevimizde örnek almamız gerektiğini vurguladı.
Günümüzde Müslümanların elbisesine cahili çamurlar sıçradığını, son Ortadoğu'daki ayaklanmaların da bu kirlerden ve karanlıklardan kurtulma çabası olduğunu belirten Türkmen, küresel ve yerel cahili sistemlerden, düzenlerden kurtulmamız için en başta, Hz. Muhammed'in insanları karanlıktan aydınlığa çıkartmak için sergilediği örnekliğe, Sünnet'e ihtiyacımızın olduğunu belirtti.
"Rasulullah'ın Sünneti bir özgürlük çağrısıdır. Hz. Muhammed'in örnekliği her türlü zulümden, küfürden ve şirkten arınıp, hicret edip vahiyle ve fıtratla yeniden buluşmanın adıdır. Takvayı, Kur'an ahlakını kuşanmanın adıdır. İlk başta ve en azından Müddesir ve Müzemmil Sureleri'nde gördüğümüz gibi Muhammedi Sünneti yeniden canlandırmalıyız. Bunun da en belirgin iki şartı vardır:
Birincisi, bildiğimiz ve ulaştığımız vahyi doğrularla kalkmak, uyarmak, zulme ve fahşaya karşı direnmektir. İkincisi, uyarımızı ve şahitliğimizi tutarlı ve devamlı kılmak için vahyi bilgiyi tertil üzere okumak ve kavramaktır. İbadetlerimizle, ahlakımızla ve takvamızla tuğyana karşı sabra ve direnişe hazırlıklı olmaktır." diyerek konuşmasını sürdüren Türkmen, Kur'an'ı ve Muhammed'i Sünnet'i doğru anlamak ve yaşatmak çerçevesinde yaptığı dua ile konuşmasını bitirdi.
Konuşmaların ardından sahneye çıkan Özgür Çocuk Korosu seslendirdiği güzel ezgilerle Peygamber sevgisini dile getirdi.
Gece programı Grup Yürüyüş'ün gecenin anlam ve önemiyle irtibatlı olarak söyledikleri ezgi ve marşlarla sürdü. Grup Yürüyüş'ün Ortadoğu halklarının intifadasına ithaf ettiği son marşa da tüm salon coşkuyla eşlik etti.
Program, Mevlut Akbal'ın yaptığı dua ile sona erdi.
MURAT YÜRÜKOĞULLARI / HAKSÖZ-HABER