Hz. İbrahim'in (a.s) Mecusi misafiri
Hz. İbrahim (a.s) cömertliği ve misafirperverliği ile bilinen büyük bir peygamberdir; peygamberlerin atasıdır. Bazı zamanlarda on deve veya iki yüz koyun kestiği ve misafirlerine ikram ettiği bilinir. Hz. İbrahim'in (a.s) misafirsiz geçen bir günü olmazdı. Eğer bir misafiri gelmezse tam öğlen zamanı pazara gider ve bir yabancı bulur, evine getirir, ona yemek ikram ederdi.
Günlerden bir gün hanımı Sara annemiz güzel bir yemek hazırlamış, Hz. İbrahim'in misafirleriyle gelip yemesini beklemiş. Derken Hz. İbrahim çıkagelir fakat yanında misafir yoktur. Sara annemiz: "Ey İbrahim, bugün misafirin yok mu?" der. Hz. İbrahim: "Hanım, bugün işlerim vardı; pazara uğrayamadım. Eğer biraz beklersen gidip pazardan bir yabancı getireyim" der. Hanımı "peki, git; bekliyorum sizi" der.
Hz. İbrahim aceleyle pazara gider; yetmiş yaşlarında yaşlı ve yorgun bir yabancıya rastlar ve ona: "Beyefendi, yabancı görünüyorsun; bana misafir olur musun?" der. Aslen Mecusi (ateşperest) olan yabancı da Hz. İbrahim'in teklifini memnuniyetle kabul eder ve evine giderler.
Hz. İbrahim temizliğe çok dikkat ettiği için ellerini yıkaması ve abdest alması için adama su yolunu gösterir. Fakat adam Mecusi olduğu için Müslüman olmaya zorlandığını düşünerek abdest almayı kabul etmez ve: "Birader! Bir lokma ekmek için beni dinimden mi döndürmek istiyorsun?" diyerek Hz. İbrahim'e tepki gösterir. Hz. İbrahim adamın tepkisine bir anlam veremez, biraz da hiddetlenerek: "Ben sana temizliği öğretmek istedim. Bütün istediğim bu. Ama istemiyorsan yine de sen bilirsin" der.
Mecusi adam da yemek yemeden evden çıkar ve Pazar yerine geri döner. Hz. İbrahim (a.s) adamın kaba davrandığını düşünür ve geri dönmesi için ısrarcı olmaz. Arkasından vahiy meleği Cebrail gelir; Allah'ın selamını Hz. İbrahim'e ilettikten sonra şöyle der:"Allah buyuruyor ki: Ey İbrahim, ben o Mecusi adama yetmiş yıldır rızık veriyorum. Sen bir öğün yemek ona vermekte sıkıntı çektin, Çabuk git o adamı bul ve ona yemek yedir."
Hz. İbrahim (a.s) hızla ve büyük bir telaşla evden çıkar ve Pazar yerine gider, fakat adamı bir türlü bulamaz. Pazar yerindeki insanlara onu tarif ederek: "Yetmiş yaşlarında, böyle böyle bir adam gördünüz mü?" diye sorar. Onu tanıyanlar: "O dediğin yetmiş yaşlarındaki adam biraz önce şehirden çıktı" derler. Hz. İbrahim (a.s) "Mutlaka o adamı bulmalıyım" der ve peşine düşer.
Nihayet onu bulur, ondan özür diler ve der ki: "Rabbim, sana gösterdiğim bu tavır yüzünden beni kınadı ve bana dedi ki: Git çabuk o adamı bul ve ona yemek yedir. Lütfen geri gel, birlikte eve gidelim." Mecusi adam hayretler içinde kalır ve Hz. İbrahim'e: "Demek senin Rabbin bu kadar merhametli ve izzet sahibidir, öyle mi? Eğer Rabbin böyle diyorsa Rabbin de Haktır, dinin de haktır" der ve Müslüman olur.
Hayatımızı gözden geçirdiğimizde, kim bilir ne kadar değerli anları hoşgörüsüzlüğümüze kurban etmişiz! Hayatımızda biraz lütufkâr ve hoşgörülü olamadığımız için kim bilir ne dostlar, ne dostluklar kaybetmişiz! Oysa hoşgörü ve müsamaha, bir insanın kendisi gibi insanlara gösterebileceği en kolay ve en değerli bir davranıştır. Bir peygamber bile, hoşgörüsüz davrandığı zaman Allah tarafından uyarılıyor. Tıpkı Hz. İbrahim (a.s) gibi; tıpkı ama (görme engelli) olup soru sormaya gelen İbnu Ümmi Mektum'a ilgi göstermeyen ve ABESE Suresiyle Allah tarafından uyarılan Hz. Peygamberimiz (s.a.v) gibi.
Hoşça kalın.
betasus - betboo - betebet - betgaranti - betgram