Hz. Alinin (r.a)nin Hz. Ebû Bekir ve Ömer (r.a) Hakkındaki Senâkârâne Sözleri
Hz. Ali Kufede iken bir gün yanına bir grupinsan geldi ve bazı insanların Hz. Ebû Bekir ve Ömere sebbettiklerini, onlara sövdüklerini ve na-sezâ sözler söylediklerini haber verdi. Hz. Ali (r.a) bu habere çok öfkelendi ve hemen minbere çıkarak aşağıdaki hutbeyi okudu. Hutbesinde önce Hz. Ebûbekirden söz etti; dedi ki:
Vallahi Ebû Bekir Resûlüllahtan (s) sonra kalanların en hayırlısıdır. Resûlüllah (s) onu rahmet bakımından Mikâile, ahlak güzelliği ve ağırbaşlılık bakımından da İbrahime benzetmişti. Vefat edinceye kadar Resulüllahın (s) yolunda yürüdü. Allahın rahmeti Ebû Bekr-i Sıddîkın üzerine olsun.
Hz. Ali daha sonra Ömerden söz etti ve şöyle dedi:
Ebûbekirden sonra sonra Ömer göreve getirildi. Ömer yönetimde Müslümanlarla istişarede bulundu. Bazıları ondan razı oldular, bazıları da hoşlanmadılar. Ben ondan razı olanlar arasındaydım. Ondan hoşlanmayanlar bile, ondan razı olmadan Ömer dünyadan ayrılmadı. Ömer, kendisinden önceki iki arkadaşının (Resûlüllah ve Ebû Bekir) metodu üzerine işi götürdü. Yavrunun annesini izlemesi gibi Ömer de onların izlerini takip etti.
Vallahi Ömer zayıflara karşı merhametli, mazlumlara yardımcı ve zalimlere karşı şiddetliydi. Allahın emri konusunda güçlüydü; Allahın emrini yerine getirirken bir kınayıcının kınamasına aldırmazdı. Allah Ömerin lisanı üzerine ayetler indirmiştir. [onu doğrulamıştır]. Hatta bizler bir meleğin, Ömerin lisanına uygun konuştuğunu sanırdık.
Resûlüllah (s), düşmana karşı sertliğinde ve kâfirlere karşı öfkesinde Ömeri Cebrâîle benzetmişti. Beni seven bu ikisini de sevsin. Bu ikisinden kızan olursa bana kızmış gibidir ve ben onlardan uzağım. Eğer onlar hakkında söz söyleyenin sözüne muttali olsaydım onu cezalandırırdım. Ancak muttali olmadan ceza vermek uygun olmaz. Böyle söyleyen birisi yanıma getirilecek olursa ona müfteri haddini tatbik ederim. (Balazûrî, el-Ensab, III/199)
Hala Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömere sövüp sayan var mı bilemiyorum. Umarım böyle çirkin işler tarihin derin çöplüğünde kalmıştır. Şii kardeşlerimizin de böyle şeylere artık iltifat etmemeleri gerektiğine inanıyorum. Günümüzde İslama karşı bunca ciddi saldırı varken hala tarihî şahsiyetlerin ayıp ve kusurlarını araştırmakla meşgul olmak bize neyi kazandıracak? Ama şeytan da boş durmuyor; her zaman dostlarına yeni ilhamlar vermeye devam ediyor.