HEM CAMİDEN OLMAK HEM KİLİSEDEN
CHP olağanüstü 18. kurultaydan sonra yeni yüzlerle yoluna devam kararı aldı. Sosyal demokrat ve Kemalist kesimin endişeleri büyük CHPdeki gerçek sosyal demokratlar, genel başkanın küfürlü ağzından, sinirli oluşundan, her olaya karşı dikleşmesinden ve CHP yöneticilerinin bir türlü halkla doğru bir ilişki kuramamalarından oldukça rahatsızdırlar. Adeta Türk halkı bir tarafa, yöneticiler bir başka tarafa koşuyor. Genel başkanın son olağanüstü kurultaydaki konuşması neydi be? Elinde bir bıçak olsa İŞİD militanı sanırdınız.
Nitekim halkın yüzde elli iki oyunu alarak cumhurbaşkanı seçilen Sayın Erdoğan ile asla konuşmayacağını deklare eden bir genel başkanın, Türkiye Cumhuriyetinde başbakanlığa talip olduğuna kim inanır? Üstelik hem Sayın Cumhurbaşkanı hem de Sayın Başbakan dostluk elini uzatmalarına ve geçmişin artık geçmişte kalması gerektiğine vurgu yapmalarına rağmen Böyle bir yapının, İktidara talibim sözüne kim inanır?
Diğer taraftan CHPnin sözcüleri ve yöneticileri, Ak Partinin genel Başkanlığına seçilen Sayın Davutoğlu hakkında, sanki kendi genel başkanları gibi demokrasi dışı yöntemlerle o makama getirilmiş gibi konuşuyorlar. Onlar parti içi demokrasiden, olağanüstü kongrelerde kavgayı ve didişmeyi anlıyorlar. Onların demokrasi mezhebinde, saygı, anlayış, hürmet, merhamet ve insaf yoktur. Ak partinin içinde de kıyasıya kavgaların çıkmasını bekliyorlar.
Kemalistler ise genel başkanın, Birkaç kez sağa hıyanet eden sözde sağcı kesimi Parti bünyesine almasından rahatsızdır. Hatta CHPli yöneticiler ve sözcüler, CHP sağa kayıyor endişelerini haklı çıkaracak kadar, artık bir kısım sağ kesimin tezlerini savunuyorlar. Şöyle ki:
CHPli sözcüler, Ak Parti ile arası bozulan Paralel yapı denilen bir grubun televizyonlarına çıkıp onların hükümet için uygun gördükleri iftira kampanyasına fiilen katılıyorlar. Yasa dışı yaptıkları dinlemeleri ve sınavlarda yaptıkları yolsuzlukları unutturmaya çalışan bu grup, hükûmeti yolsuzluklar üzerinden vurmaya çalışıyor. CHP de onların her dediğini alkışlıyor. Hatta daha önce bu grup için ağza alınmayacak laflar eden ve onları Atatürk düşmanı, şeriatçı, tarikatçı olmakla ve Türkiye Cumhuriyeti aleyhinde çalışmakla suçlayan CHP yöneticileri, şimdi o grubun televizyonlarının abonesi olmuşlar adeta.
Diğer taraftan CHP eski tezlerini unutturacak bir biçimde MHP ile de kol kola geziyor ve onunla seçim ittifakları yapıyor. Kürt meselesine çözüm getirmeyi hıyanet kabul eden ve Kürtlerin hala Türk olduklarını savunan bir parti ile seçim ittifakına girmek, sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir parti için gerçekten intihar anlamına gelir. Kaldı ki, sözde bile olsa CHP, MHPye rağmen, Çözüm Süreci ile ilgili olarak son çıkan kanuna kerhen de olsa destek verdi. Böyle bir partinin MHP ile seçim ittifakı yapması ve onların tezlerini asla tenkit etmemesi, CHPnin sağa kayması anlamına gelebilir. Şu anda CHP için MHP ve Paralel yapı, Ke en Lem Yekün durumundadır.
Ben şahsen Saadet Partili Bekâroğlunun CHPye alınmasını kayda değer bir olay olarak görmüyorum. Çünkü bu zat hem partisinden atılmış hem de Ak partiye alınmamıştır. Son tahlilde işsiz kalan bir adam kendine iş arıyordu ve buldu. Fakat CHPnin Bekaroğlu ile ilgili umutları yeşermeyecektir. Kendisine hayrı olmayanın başkasına ne hayrı olacak? Kanaatimce CHP, Bekaroğlunu Partiye almakla hem camiden hem de kiliseden olacaktır. Bekaroğlu EGEdeki seçmen nezdinde iki yüzlü görünmeyecek mi?