HÜDA PAR’dan iç ve dış gündeme ilişkin değerlendirme

İç ve dış gündeme ilişkin yaptığı haftalık değerlendirmelerle gündemin nabzını tutan HÜDA PAR, bu hafta da Türkiye’de giderek ciddi bir boyuta ulaşan sanal dünyanın tehlikeleri başta olmak üzere Kaşıkçı cinayeti, Yemen, Doğu Türkistan, Afganistan ve Pakistan’daki gelişmeleri ele aldı.

HÜDA PAR’dan iç ve dış gündeme ilişkin değerlendirme

HÜDA PAR Genel Merkezi; Yemen ve Doğu Türkistan’da yaşanan insanlık krizi, Afganistan ve Pakistan’daki gelişmeler, Kaşıkçı cinayeti ve tehlike saçan sanal dünyaya dair değerlendirmelerde bulundu.

İç ve dış gündeme ilişkin yaptığı haftalık değerlendirmelerle gündemin nabzını tutan HÜDA PAR, bu hafta da Türkiye’de giderek ciddi bir boyuta ulaşan sanal dünyanın tehlikeleri başta olmak üzere Kaşıkçı cinayeti, Yemen, Doğu Türkistan, Afganistan ve Pakistan’daki gelişmeleri ele aldı.

Kontrolsüz ve denetimden uzak internet ve akıllı telefon kullanımının her geçen gün çocuk ve gençlerin yaşamını tehdit ettiğine dikkat çekilen açıklamada, yetkili kurumların ve STK’ların bu tehdide yönelik tedbirler almak için acil eylem planları hazırlamaları gerektiğinin altı çizildi.

18 milyon insanın açlık ve salgın hastalıkla karşı karşıya kaldığı Yemen için acil bir ateşkesin elzem verici olduğu ifade edilen HÜDA PAR değerlendirmesinde, Komünist Çin’in zulmü altında inim inim inleyen Doğu Türkistan’ın sistematik bir soykırım tehdidi ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekildi.

Afganistan ve Taliban arasında gerçekleşen müzakereler sonucunda, ABD ve yabancı güçlerin ülkeden çekilmesi konusunda mutabık kalınmasının sevindirici ve umut verici bir gelişme olduğu belirtilen açıklamada, Keşmir ve Pakistan’da yapılan saldırıların da emperyalist güçlerin huzursuzluk vaadinden başka bir amaç taşımadığı vurgulandı.

İnternetin çocuk ve gençlerin yaşamlarını tehdit ettiği ifade edilen açıklamada, "Kontrolsüz ve denetimden uzak internet ve akıllı telefon kullanımı her geçen gün insan yaşamını ve özellikle de geleceğimiz olan çocuk ve gençlerimizin yaşamını tehdit etmeye devam etmektedir. Son yapılan araştırmalarda internet kullanımının çocukların psikolojik ve bedensel gelişimlerini, sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkileyerek hem akademik hem de kişisel gelişimlerinde negatif sonuçlara neden olduğu görülmektedir." denildi.

"İlgili kurumlar, sivil inisiyatif ve STK’ların tamamı bu tehdide yönelik tedbirler almak için âcil eylem planları hazırlamalıdırlar"

Yapılan istatistik sonuçlarının endişe verdiğini, önlememesi durumunda toplumsal çöküşe kapı aralayacağı uyarısında bulunan açıklamada, "Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu tarafından yapılan ‘Dijitalde Çocuk’ araştırmasına göre çocukların %78’i internette sakıncalı sitelere karşı korunamamaktadır. Ayrıca çocuklar günde 2. 7 saatini akıllı telefon, bilgisayar ve internette geçirmekte ve geçirilen bu sürenin %79’unu oyun amaçlı kullanmaktadır. Bu endişe verici tabloya karşı hiçbir tedbir alınmaması toplumsal çöküşe ciddi anlamda kapı aralamaktadır. Devletin ilgili kurumları başta olmak üzere, sivil inisiyatif ve STK’ların tamamı bu tehdide yönelik tedbirler almak için geniş bir yelpazede işbirliğine gitmeli ve acil eylem planları hazırlamalıdırlar. Ayrıca ebeveynler çocuklarının internet, sanal dünya araçları vb. teknolojik aletlerle geçirdiği süreyi, doğru amaçlarla doğru şekilde kullanıp kullanılmadığı gibi konularda hassas ve dikkatli davranmalı, kontrolü hiçbir şekilde elden bırakmamalıdırlar." ifadeleri kullanıldı.

"Yemen’de acil bir ateşkesin sağlanması öncelikli bir mesele olmaktan çıkmış elzem hale gelmiştir"

18 milyon insanın açlık ve salgın hastalıkla karşı karşıya olduğu Yemen’de ihtiyaçların karşılanabilmesi için ambargonun kaldırılması gerektiği ifade edilen açıklamada, "Siyonist işgal rejiminin Filistin’de sergilediği ablukanın bir benzeri Yemen’de sergilenmekte ve insanların temel yaşam malzemelerine ulaşmaları ABD öncülüğündeki Suud Krallığı-BAE koalisyonu tarafından engellenmektedir. Hâlihazırda 18 milyon kişi açlık ve salgın hastalık tehdidi ile karşı karşıyadır. Dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olan Yemen’de acil bir ateşkesin sağlanması öncelikli bir mesele olmaktan çıkmış elzem hale gelmiştir. Bu doğrultuda öncelikle ambargonun kaldırılarak sivillerin bir an önce hayati ihtiyaçlarının karşılanması ve sonrasında ise kesin bir siyasi çözümün sağlanması İslam dünyası ve insanlığın önündeki en önemli vazifelerden biridir." denilerek çağrıda bulunuldu.

"Afganistan’da siyasi istikrarın bir an önce sağlanmasını umuyoruz"

Afganistan ve Taliban arasında yakın zamanda gerçekleşen müzakereler sonucunda, ABD ve yabancı güçlerin ülkeden çekilmesi konusunda mutabık kalınmasının sevindirici ve umut verici bir gelişme olduğunun altı çizilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Yıllardır çeşitli saldırılar sebebiyle binlerce insanın hayatını kaybettiği ve emperyalist güçlerin adeta karargâh olarak kullandığı Afganistan’da tarafların kendi hür iradeleri ile barış odaklı görüşmeler yapması, İslam dünyasında siyasi ihtilafların çözümü ve iç problemlerin ülkenin asli unsurları tarafından çözüme kavuşturulması noktasında bir model olabilir. Bu anlamda Afganistan’da siyasi istikrarın bir an önce sağlanmasını umuyor ve tarafların en kısa sürede nihai ve kalıcı bir barışa varmalarını arzuluyoruz."

"Keşmir ve Pakistan’daki saldırılar; emperyalist güçlerin huzursuzluk vaadinden başka bir amaç taşımamaktadır"

Küresel emperyalist güçlerin İslam coğrafyalarında hiçbir ahlaki sınır tanımadığı vurgulanan açıklamada, "Keşmir’de Hindistan ordusu tarafından Müslümanlara yönelik saldırılar devam etmekte ve Keşmir sorununun çözümü; Müslüman dünya için hayati önem arz etmektedir. Yine, Pakistan’da meydana gelen saldırılar; Müslüman ülkelere istikrarsızlığın ihraç edilme girişimi olup emperyalist güçlerin huzursuzluk vaadinden başka bir amaç taşımamaktadır. Siyasi ve ekonomik hesaplarını Müslüman halkların yoksulluğu ve yoksunluğu üzerine inşa eden küresel emperyalist güçler; her türlü fırsatı değerlendirmekte ve hiçbir ahlaki sınır tanımamaktadır. Emperyalizmin çıkarlarına hizmet edecek şekilde tavır ve pozisyon belirleyen İslami gruplarla yerel unsurlar, bu pratiklerinden vazgeçmedikleri müddetçe çatışmalı ortam sona ermeyecek, kaybeden Müslümanlar, kazananlar ise hep emperyalist güçler olacaktır." denildi.

"Doğu Türkistan sistematik bir soykırım tehdidi ile karşı karşıyadır"

Komünist Çin’in Doğu Türkistan’da yaptığı vahşete dikkat çekilen açıklamada, "Çin’in Doğu Türkistan’daki Müslümanlar üzerindeki akıl almaz baskıları bir başka insanlık krizi oluşturmuş durumdadır. Uzun yıllardır süren asimilasyon neticesinde Doğu Türkistanlı mazlumlar en temel insani hak ve hürriyetlerden mahrum edilmiş ve bir açık hava hapishanesinde yaşamaya zorlanmışlardır. Her türlü fiziki ve psikolojik işkenceye maruz bırakılan Müslümanlar, sistematik bir soykırım tehdidi ile karşı karşıyadır." ifadelerine yer verildi.

"Devlet çıkarı’ gibi müphem bir kavramın ardına saklanılmasını kabul edilebilir bulmuyoruz"

Türkiye’nin, Çin ile olan ekonomik işbirliğinden dolayı yapılan vahşetlere seyirci kaldığının altı çizilen açıklamada, "Türkiye, Çin ile mevcut ekonomik ve stratejik işbirliği çerçevesinde Doğu Türkistanlı Müslümanlara uygulanan bu vahşete gereken tepkiyi göstermemekte ve yaşanan mezalime seyirci kalmaktadır. Doğu ve Güneydoğu Asya, Çin himayesi altında Müslümanlara yönelik baskı ve zorbalıkların en çok yaşandığı bölgelerden biridir. HÜDA PAR olarak Müslümanların maslahatı ve masum insanların hayat hakkı söz konusu iken ‘devlet çıkarı’ gibi müphem bir kavramın ardına saklanılmasını hiçbir şekilde ahlaki ve kabul edilebilir bulmadığımızı özellikle belirtmek isteriz." denildi.

 "Türkiye, Cemal Kaşıkçı cinayetindeki tüm delil ve bulguları dünya kamuoyuyla paylaşarak azmettiricileri ifşa etmeli"

Kaşıkçı cinayetine değinilen açıklamada, "Cemal Kaşıkçı’nın Türkiye’de katledilmesi; ABD ve siyonist işgal rejimi destekli küresel bir çeteyi açığa çıkarmıştır. ABD, siyonist işgalci, BAE, Suud Krallığı ve Mısır liderlerinin ittifakı; dünyayı ateş çemberinin içine atacak siyonist politika ve stratejilerin fütursuzca ve pervasızca uygulandığını gözler önüne sermiştir. Müslüman dünyanın dizaynını fiili olarak siyonizme teslim etme arzusunda olan birtakım körfez ülkeleri, siyonizmin yılmaz savunucusu politikalar yürüterek Türkiye, İran ve halkları Müslüman olan diğer birçok devlet aleyhine programlar ve kara propagandalar oluşturmaktadır. Türkiye, Cemal Kaşıkçı cinayetindeki tüm delil ve bulguları dünya kamuoyuyla paylaşarak azmettiricileri ve fail konumundaki bu çeteyi ifşa etmeli; başta İslam coğrafyası olmak üzere insanlığın başına bela olan bu çete yapılanmasının çöküşünü hızlandırmalıdır." değerlendirmesinde bulunuldu.