Hata Tecrübe Edindirir

Hata Tecrübe Edindirir

Her hata biz insanlara ders olmalı ve tecrübe edinmemize vesile olmalıdır. Hatasız olan yalnız Allah’tır. Hata kelimesi, Arapça kökenli olup dilimizde oldukça sık kullanılan kelimelerden biri. TDK’ye göre hata kelimesi anlamı şu şekildedir: – Yanlış – İstemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, kusur, yanılma, yanılgı – Suç, günah, kusur. Var olduğumuz sürece bilinçli veya bilinçsiz olarak hatalar yaparız.

Bilinçsiz Hatalar: Bilgi ve deneyim eksikliği nedeniyle yaptığımız bazı hatalar. Bekarsanız eş seçimi, Öğrenciyseniz, konu seçimi veya üniversite olabilir. Bir genç, yaşam amacına uymayan bir kariyer seçebilir. Bir iş adamıysanız, bu iş kaybına neden olan bir karar olabilir vs.

Bilinçli Hatalar: Her gün bilerek tekrarladığımız birkaç hata var. Bunu bir alışkanlık veya tembellik olarak adlandırıyoruz. Örneğin, okula veya işe geç gelirseniz ceza alacağınızı biliyorsunuz. Fakat yine de her gün yapıyorsun. Bu bilinçli bir hatadır.

Neden Hata Yapıyoruz? Hayatımız boyunca bir şeyler deniyoruz. Bazen işe yarıyor bazen yaramıyor. Bu deneyler sırasında her şey yolunda gitmeyebiliyor. Albert Einstein’ın dediği gibi, “Hiç hata yapmayan bir kişi asla yeni bir şey denememiş demektir.” Hata aynı zamanda dikkatsizliğimiz veya planlama eksikliğimiz nedeniyle de olur. Başarısızlık bazen kişinin hatası olarak da değerlendirilir.

Hata, Başarısızlık anlamına gelmez: Bir şeyde başarısız olmanız her zaman bir hata değildir. Bazen konfor alanımızdan çıkmak için yaptıklarımızda başarısız oluruz. Fakat varmak istediğimiz hedefe giderken yolda öğrendiklerimizdir aslında kazancımız. Çünkü biz böyle öğreniyoruz. Hayatta ilerlemek için bu tür tecrübeler önemlidir.

Yeni bir şey denediğimizde ve başarısız olduğumuzda, çok fazla eleştiriyle karşılaşırız. İçimizde korku yaratır ve bu korku bir sonraki adımı atmamızı engeller. Kilit nokta şudur; Hayattaki bu hatalardan asla vazgeçmeyin. Önemli olan, bir dahaki sefere daha iyi yapabilmek için hatalardan ders almaktır. “Hayatta yapabileceğiniz en büyük hata, sürekli bir hata yapacağınızdan korkmaktır.” Elbert Hubbard

Hatalardan ders çıkarıyor musunuz? Hata yapmak kolay ama onlardan ders çıkarmak zor. Onları tekrar etmemizin nedeni budur. Her hata, onu almaya hazırsak bir ders verir. Kendini kontrol etmelisiniz belki de. Düzelmek istediğiniz hatalar ile ilgili bir liste yapın ve bu listeye bir yerden başlayın. Örneğin sevdiklerinizle kavga ettiğinizde canınız yanıyor. Bu kavgalarda kendinizin de hata payına sahip olduğunu biliyorsunuz. O zaman bir dahaki sefere o düğümü çözmeye odaklanın. Başka bir örnek verelim: Herhangi bir sınava veya bir sonraki iş değişikliğine veya o gün yapılması gereken bir işe hazırlanıyorsunuz. Ancak bunun için hiçbir şey yapmadan o günü boşa harcıyorsunuz. Günün sonunda pişman oluyorsunuz ve ertesi gün aynı şeyi tekrar ediyorsunuz. Alışkanlıklarımızı değiştiremeyeceğimiz mazereti bizi isteklerimize ulaştırmaz. Gerçekten istiyorsanız, her gün biraz pratik yaparak bir alışkanlığı değiştirebilirsiniz.

Başkalarının Hatalarından da ders çıkarmak gerek:

Çevremizde başarısız ve başarılı insanları görebiliriz. Ebeveynlerimizden hayatları boyunca yaptıkları hatalarla ilgili hikâyeler duymuşuzdur. Gözlerimizi açık tutalım ve onlardan bir şeyler öğrenelim. Dedikleri gibi, hatalardan öğreniyoruz. Burada, sadece hata yaparak değil, bu hataları düzelterek öğrendiğimizi de fark etmek önemlidir. Hepimizin zayıf noktaları var. Hepimiz hata yaparız. Hataların hayatın bir parçası olduğu doğru fakat diğer bir doğru da bu hataları düzeltmeye çalışmaktır. “Bir adam hatalarını kabul edecek kadar büyük, onlardan kazanç sağlayacak kadar akıllı ve onları düzeltecek kadar güçlü olmalıdır. ”John C. Maxwell. Çoğumuz bir hata yaptıktan sonra başka bir hata daha yaparız. Hata için pişmanlık duymak ve üzülmek. Neyin yanlış gittiği hakkında çok düşünüyoruz. Bunu yaparak zamanımızı ve enerjimizi boşa harcıyoruz. Olanları değiştiremezsin ama bir dahaki sefere her zaman daha iyisini yapabilirsin.

Zamanın birinde adamın birisinin eşeği yolda çamura batmış. Oldukça sulak olan araziden eşeğini bir türlü çıkaramayan gariban köylü, öfkeyle hem eşeğe hem Padişaha sövmeye başlamış. Tam o sırada tesadüfen oradan geçmekte olan Padişah, köylünün söylediklerini duymuş. Maiyetindekiler hemen, Padişaha küfreden kişinin kellesinin vurulması gerektiğini söyleseler de Padişah onlara kulak asmamış, içinden;

Ne ister ki benden? Ben mi batırdım eşeğini çamura? Hele bir soralım demiş. Köylüyü getirmişler padişahın huzuruna, demişler: ‘Anlat bakalım, nedir bu celalli halin? Ne diye küfredersin kudretli Hükümdara?’. Köylü korkmuş, sıkılmış, kapanmış padişahın eteğine, af dilemiş çaresizce. Görenler iç geçirmişler haline, demişler: ’Yakındır kellesine veda etmeye’. Ama öyle olmamış, Padişah, bekledikleri gibi vurun dememiş kellesini, üstelik affetmiş bu gariban köylüyü. Şaşırmışlar görenler. Nasıl oldu da affetti diye meraklanmışlar. Önce sormuşlar köylüye: Niye küfür ediyordun Padişaha? Çok sinirliydim demiş gariban köylü. O anda kendime yakışanı yapıyordum. Peki demişler nasıl oldu da affetti Padişah seni? O da aynısını yaptı demiş köylü. Yani? Yani o da kendisine yakışanı yaptı… Son olarak Elektriğe ve Doğalgaza yapılan zamları şiddetle kınıyorum… Selamla Kalın Selamette Kalın.

Selamla Kalın Selamette Kalın.