Harran bizde olsa Çin i doyururuz

Harran bizde olsa Çin i doyururuz

Yrd. Doç. Dr. Mithat Arma Karasu Harran`ın varlığını Çinlilerin bu sözü ile özetledi. Tarımda kalkınmanın ve tarımsal sanayinin şart olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Karasu Küreselleşmenin avantaj ve dezavantajlarını sıraladı.


Her hafta periyodik olarak düzenlenen Fasl-ı Muhabbet Buluşmaları`nda bu hafta sunum yapan Harran Üniversitesi İktisat Fakültesi öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Mithat Arma Karasu `Küreselleşme` konusunu ele aldı.


Küreselleşmenin avantaj ve dezavantajlarını örneklerle dile getiren Yrd. Doç. Dr. Karasu Şanlıurfa`nın bu anlamda çok gerilerde kaldığını belirterek “Bu gün Dünya kentlerine baktığımız zaman belirleyici bir faktörümüzün olmadığını görüyoruz. Tarihi ve tarımı ile dünyada eşi benzeri bulunmayan Şanlıurfa`nın bırakın dünya şehirleri arasında yer almasını Türkiye`de dahi en gerilerde seyretmesi hepimizi derinden yaralıyor. Çinliler `Harran Bizde olsa tüm Çin`i doyururuz` diyerek tarımdaki gücümüzün farkına varmışken bizim bu konuları yeteri kadar değerlendirememiz büyük bir kaybımız oluyor” dedi.


 


Küreselleşmenin Dünya, Türkiye ve Şanlıurfa üzerindeki etkilerinin anlatıma sunulduğu buluşma 2 saat sürdü. İlk 40 dakikası sunum, sonraki 2 periyotluk zaman dilimlerinin ise soru ve karşılıklı fikir alış verişine ayrıldığı buluşmaya çok sayıda davetli katıldı.


BİLGİNİN PAYLAŞIMI ÖNEMLİ


Haşimiye`de bulunan Çayhane`de bir araya gelen çok sayıda davetlilere Küreselleşme`deki bilgi faktörünün çok önemli rol oynadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Karasu son dönemlerde gündemde olan Wikileaks internet sitesinin etkilerinden örnekler verdi. Küreselleşmenin avantaj ve dezavantajlarını aktaran Yrd. Doç. Dr. Karasu “Bilgi geçmişten bu güne kadar her zaman varlığını sürdürmüştür. Yani bilgi son dönemlerde başlayıp yükselişe geçmemiştir. Her zaman var olmuştur. Ama son yüzyılı baz alırsak bu ivmenin daha da yükselişe geçtiğini görmekteyiz.


Bilginin doğru olarak yorumlandığı ve kaynağının güvenilir olduğu göz önüne alırsak bilgi kirlenmesinin de ne anlama geldiğini görürüz. Maalesef günümüzde birçok bilgi kirlenerek insanlara aktarılıyor ve kitlelerin farklı yanlış düşüncelere inanmasını sağlıyor. Buna en bariz örnek olarak Irak`ı verebiliriz. `Kitlesel imha silahları var ve onları yok etmeliyiz. Buradaki insanlara demokrasiyi, özgürlüğü getirmeliyiz` diyerek Irak`a giren Amerika ve müttefiklerinin yıllar sonra bölgede kitlesel imha silahlarını bulamayıp` bölgeye şiddet ve çözümsüzlüğü getirmesine bilginin kirlenmesi ve kitlelere yanlış aktarılması çerçevesinde bakabiliriz. Şimdi Irak`a baktığımız zaman insanlar demokrasinin tam tersine özgürlükleri kısıtlanmış ve her gün ölümle yaşam arasındaki ince çizgide gidip gelmektedirler. Bu örnekler gösteriyor ki bilginin kaynağının ve güvenirliğinin kitleler için büyük önem taşıyor. Ve son günlerde Türkiye`deki Wikileaks tartışmaları. Yurt dışın-dan verilen bilgiler doğrultusunda Türkiye mevcut gündemini unutarak bizim olmayan bir başka kaynak nedeniyle rahatsızlık yaşıyor ve bunlara inanıyor. Bu tür güvenirliği olmayan bilgiler insanlara zarar veriyor ve detaya inen ülkelerce bir komplo olarak yorumlanıyor” diye konuştu.


KÜRESELLEŞMENİN ŞEHİRLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ


Küreselleşmeyi “Şehirler, Çevresel, Siyasal” konu başlıklara altında aktaran Yrd. Doç. Dr. Karasu, dünyada belli başlı şehirlerin yaşamlara yön verdiğini de sözlerine ekledi. Dünya üzerindeki 3 şehrin tüm ülkelerdeki moda, borsa ve hayat anlayışına yön verdiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Karasu “Bizim dünya şehri dediğimiz İstanbul maalesef bizim deyimimizle kalıyor. Ama dünya geneline baktığımız zaman 3 şehrin belirleyici özellikleri olduğunu görüyoruz. Bu şehirler dünyadaki moda, borsa, teknoloji ve yaşam açısından insanların nasıl ve neye yönlenmesi gerektiğini belirtiyor.


İstanbul dünya şehirleri arasındaki bu yerini her ne kadar alamasa da Ortadoğu`da belirleyici şehirler arasındadır” dedi.


2000 yılı itibariyle şehir merkezinde yaşayan nüfüsun ilk defa kırsal kesimde yaşayan nüfusu geçtiğini de belirten Yrd. Doç. Dr. Karasu “Artık şehir yaşamları esas alınarak kitlelere ulaşılıyor” diyerek şehirlerdeki suç oranının arttığına dikkat çekti.


Yrd. Doç. Dr. Karasu “Şehir merkezlerindeki nüfus artışı ve küreselleşmenin şehirler üzerindeki etkisi ile artık kentlerde güvenlik sorunları baş göstermeye başlamıştır. 1900 yılı ile 2000 yılını kıyasladığımız zaman şehirlerdeki suç oranı yüzde 2 bin oranında artmıştır. Bu bize gösteriyor ki Küreselleşme refah ve zenginlik demek değildir. Zenginliği getiriyor ama bunu adil bir şekilde dağıtmıyor” diye konuştu.


KÜRESELLEŞMENİN ÇEVRE ETKİSİ


Son yıllarda Küreselleşme ile birlikte yaşanan Küresel ısınmaya da değinen Yrd. Doç. Dr. Karasu “Küreselleşme ile birlikte kurulan fabrikaların yaydığı karbondioksit gazı doğada-ki dengeyi bozuyor. Karbondioksit gazı arttığından dolayı atmosferdeki sıcaklık ta giderek yükseliyor ve bu sıcaklık değişimi buzulların erimesine, deniz suyunun yükselmesine ve yerleşim merkezlerinin tehdit altına girmesine neden oluyor. Mesela atmosferdeki 6 derecelik bir sıcaklık artışı deniz seviyesinin 40 metre yükselmesine ve kıyı bölgelerinin Adana, Mersin, Antalya gibi şehirlerin tamamen ortadan yok olmasına neden olabiliyor. Ve bu önemli konuların çözümü için acil ve net kararlar alınarak hemen uygulamaya geçilmesi gerekiyor” dedi.


KÜRESELLEŞMENİN SİYASİ BOYUTLARAETKİSİ


Küreselleşme ile birlikte kent merkezlerindeki nüfus artışı, suç oranının yükselişi gibi etkilerin insan hakları konusunu ön plana çıkardığına da dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Karasu “Artık şehir merkezlerindeki planlamalara bakarken devletin insanların görüşüne daha da önem verdiğini görüyoruz. Devlet kitlesel bir plan-lama yaparken sivil toplum kuruluşlarından ve çeşitli kitle temsilcilerinin görüşüne başvuru-yor. Buna biz Yönetişim diyoruz. Planlamada esas bir aktörün değil birden fazla aktörün görüş birliği ön plana çıkıyor. Tüm bunların yanı sıra kent merkezlerindeki küreselleşme şüphesiz ticari kanatta en çok küçük ölçekli işletmeleri olumsuz etkiliyor. Mesela il merkezlerinde birbiri ardına açılan Alış veriş merkezleri küçük ölçekte iş yapan esnafın olumsuz etkilenmesine neden oluyor. Küçük ölçekli işletme dev firmalara karşı yetersiz kalınca çareyi işi bırakarak başka alanlara yönelmekte ve bu da işsizliğin bir nebze olsun daha da artmasına neden oluyor” dedi.


KÜRESELLEŞMENİN YAŞAM ALANINDA ETKİSİ


Giderek gelişen teknolojiyi örneklerle sunan Yrd. Doç. Dr. Karasu dünyanın teknoloji çöplüğü haline geldiğini de sözlerine ekledi. İnsanların artık kullanılmadığı için değil modası geçtiği için ürün değiştirdiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Karasu “Dünyaya baktığımız zaman bunu kendi arkadaşlarımız arasında da görüyoruz bazı teknolojik araçlarımızı eskidiği için değil modası geçtiği veya bir üst modeli çıktığı için değiştiriyoruz. Buna bilgisayar ve elektronik eşyaları örnek verebiliriz. Bu değişim de dünyayı adeta bir teknoloji çöplüğü haline getiriyor. Bir örnek verirsek Plazma televizyon modellerinin bir üst teknolojisi çıktığı için eski modellerini toplamak ve bunları bir arada üst üste koyarsak Everest tepesi boyutunda devasa bir çöplük ortaya çıkıyor” diye konuştu.


ŞANLIURFA KÜRESELLEŞMİŞ BİR ŞEHİR DEĞİL


Küreselleşme konu başlığı altında Şanlıurfa`ya da değinen Yrd. Doç. Dr. Karasu Şanlıurfa`nın küreselleşen bir şehir olmadığını bunun nedeninin ise Üretimin var olmadığından kaynaklandığını söyledi. Yrd. Doç. Dr. Karasu “Küreselleşmemiz için fabrika kurmamız lazım. Ürettiğimiz malzemeyi pazarlayarak dünya şehirleri arasında ismimizi yazdırmamız gerekiyor. Oysa ki şu anda Şanlıurfa`ya baktığımız zaman kendi ürününü dahi sahiplenemeyen bir şehir karşımıza çıkıyor. Mesela fıstığı örnek verebiliriz. Türkiye fıstık üretiminin yüzde 70`ini yapan Şanlıurfa`nın bu ürünü halen Antep Fıstığı olarak tanımlanıyor” dedi.


Şanlıurfa`nın Türkiye`nin Birinci sınıf tarım arazine ev sahipliğini yaptığını hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Karasu “Bu altın değerindeki fırsatı maalesef değerlendiremiyoruz. Bunun yanı sıra sınır ili olması nedeniyle birçok ilin kıskandığı Şanlıurfa maalesef bu özelliğini de kullanamıyor. Ürünlerini bırakın ülke dışına kendi ülkesi içersinde dahi pazarlayamayarak en arka sıralarda kalıyor. Tüm bu nedenlerden dolayı Şanlıurfa`ya biz küreselleşen bir şehir diyemeyiz” diye konuştu.


“Tarımdaki durumumuza baktığımız zaman taban suyu yükselmesi, çoraklaşma, tuzlanma gibi çok önemli problemler de gelecek için kaygı verici bir tablo olarak karşımıza çıkıyor” diyen Yrd. Doç. Dr. Karasu “Doğuştan şanslı olduğumuz bu şehirde ne yazık ki bu değerlerimizin farkında değiliz. Halen tablolara baktığı-mız zaman Bir Milyon 500 Bin kişinin yaşadığı Şanlıurfa`da 350 bin kişinin okuma yazma bilmediğini, 650 bin kişinin ise İlköğretimi dahi bitiremediği gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Tüm bu etmenler gelişmenin önünü tıkayan nedenlerdir” dedi.


Yrd. Doç. Dr. Mithat Arma Karasu`nun sunumunun ardından Şanlıurfa Hukukçular Derneği Başkanı Ömer Avcı`nın moderatörlüğünde ilk 20 dakika soru cevap şeklinde tartışılmaya, sonraki 20 dakika boyunca ise fikir alış verişinde bulunulmasının ardından buluşma sona erdi.


Bu haftaki buluşma ise Çarşamba günü saat 20.00`de Haşimiye Çay Bahçesindeki Çayhane`de devam edecek…


HABER: ŞAHİN ÖZNUR / Sembol