Hangi çıkolatada GDO var belli değil!
Çikolata-şekerleme markaları başta olmak üzere gıda üreten firmalar yasalara aldırış etmeden eski sistemi sürdürüyor. "Tüketici konuyu unuttu" diye yüzlerce GDO'lu ürün, etiketlerinde hiçbir uyarı yapılmadan market raflarında rahatça satılıyor
Geçen yıl kamuoyu gündemini aylarca meşgul eden genetiği değiştirilmiş organizmalı (GDO) ürünler konusunda tam bir skandal yaşanıyor. Halk arasında 'frankeştayn gıda' olarak da bilinen GDO'lu ürünler, Tarım Bakanlığı'nın 26 Eylül 2010'da yürürlüğe giren yönetmeliği hiçe sayılıp market raflarında hiçbir uyarı yapılmadan satılıyor.
Başta çikolata, şeker ve gazlı içecek üreticisi dev firmaların ürünleri olmak üzere 800'ün üzerinde gıda maddesinde GDO'lu ürün kullanıldığı belirtiliyor. Çikolata ve şekerleme üreticileri yeni yasadaki küçük bir boşluğu da kullanarak, ürünlerinde GDO olduğunu kabul etmiyor. Bir taraftan GDO'lu ürün yönetmeliği hiçe sayılırken, diğer yandan Türkiye'ye gıda sanayiinde kullanılmak üzere GDO'lu ürün girişi sürüyor. Tarım Bakanlığı son olarak 'hayvancılıkta kullanılacak' açıklamasıyla bir grup GDO'lu ürünün ithalatına izin verdi. Ancak ithal edilen ürünler arasında gıda sanayinde kullanılmak için ithalat izni alan 73 bin ton GDO'lu soya fasulyesi ve 8.6 bin ton mısır yer aldı. GDO'lu soya ve mısırın nerede ve hangi firmalar tarafından kullanılacağına ilişkin ise herhangi bir açıklama yapılmadı.
YILDA 1 MİLYON TON İTHALAT
Kamuoyu GDO'lu ürünler konusunda daha çok nişasta bazlı şeker yapıldığı için mısırdan şüphelenirken, aslında en büyük problemlerden biri soyada yaşanıyor. Yılda 50 bin ton soya üretebilen Türkiye'de hazır gıda firmaları yüzbinlerce ton soya fasulyesi kullanıyor. Aradaki üretim açığı yurtdışından ve daha ucuz olsun diye GDO'lu tarıma izin veren ülkelerden yapılan ithalatla karşılanıyor. Türkiye'ye yılda 1 milyon ton GDO'lu soya fasulyesi ithal ediliyor. Bu soyalardan yapılan 'soya lesitini' adlı ürün de bütün çikolata, şekerleme, bisküvi, meyve suyu, ketçap, hatta bebek bisküvilerinde kullanılıyor. Oysa uzun yıllardır GDO'lu ürünlerin kanserle ilişkisini araştıran bilim adamlarının "bu ürünlerin kullanımının kanseri tetiklediği" yönünde güçlü kanıtlara ulaştığı biliniyor. Özellikle karaciğer, böbrek ve pankreasın çalışmasını değiştirdiği ve doğurganlığı yavaşlattığı yönünde güçlü kanıtlar var.
Denetim yapılmıyor
GDO hakkındaki tartışmalarda Bakanlık da eleştiriliyor. Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) Başkanı Ali Akman, yasaya uyumun şirketlerin insafına bırakıldığını iddia ediyor ve ekliyor: "Bakanlık sadece son üreticiyi değil, hammadde üreticisini denetlemeli" diyor.
Devlerin istediği oldu
Yasal düzenlemelere rağmen konunun üzerine gidilmemesi tüketicilere yaşadığı kısa süreli paniği unutturdu. Bu da dev firmaların GDO'lu ürünleri istedikleri gibi marketlerde satması için ortam yarattı. Ancak yıllarca GDO'lu hammadde kullanan firmalar, şu anda etiketlerinin üzerinde "GDO vardır" yazmasalar da bu alandaki ithalat rakamları şirketlerin doğru söylemediğini gösteriyor. Bisküvi, şeker ve gazlı içecek sektöründeki hemen tüm ürünlerde koruyucu ve tatlandırıcı madde olarak kullanılan soya lesitini ile glikoz ve fruktozun hammaddesi olan GDO'lu mısırlar yurtdışından ithal edilmeye devam ediyor. Normal ürünlere göre yüzde 30'a yakın maliyet avantajı taşıyan GDO'lu ürünler gümrüklerden girmeye devam ediyor. Tarım Bakanlığı'nın konuyla ilgili ilk yönetmeliği 29 Ekim 2009'de çıkardı. O zamandan beri 32 çeşit GDO'lu ürünün ithalatına izin verildi. Tarım Bakanı Mehdi Eker, bu ürünlerin ağırlıkla yem sanayinde kullanılacağını söyledi.
Korkudan etikete yazan yok
Tarım Bakanlığı'nın yönetmeliğine rağmen GDO kuralına 6 aydır uyulmaması gıda sektöründe de büyük tartışma konusu. Konuyla ilgili sıkı bir denetimin başlaması gerektiğini belirten bir sektör temsilcisi, durumu şu sözlerle özetliyor: "Gıda firmaları etiketlerine 'Genetik Yapısı Değiştirilmiştir' yani 'GDO var' diye yazamıyor. Çünkü tüketiciden korkuyor. Belli bir oranda bile kullansa, kullandığını yazan ayakta kalamaz, iflas eder diye düşünüyorlar. Ancak bir taraftan da GDO düzenlemesinin ihlali devam ediyor. Tarım Bakanlığı da gerekli denetimleri yapmıyor" diyor.
GDO kullanımı tam gaz
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Gökhan Günaydın, Türkiye'de yılda bir milyon tondan fazla soya lesitini kullanıldığını bunun büyük kısmının ithalatla karşılandığını söylüyor. Günaydın, "Türkiye'de soya üretimi 55 bin ton civarında, yıllık kullanım ise 1 milyon ton. Yani ihtiyacımızın büyük kısmını ithal ediyoruz. Peki bu soya nerede kullanılıyor?" diye soruyor. GDO'ların zararlı olduğuna dair makalelerin de GDO lobisi tarafından hasır altı edildiğini belirten Günaydın, Türkiye'de yerli üretimi artırmak için yatırım seferberliğine ihtiyaç olduğunu, maliyetleri düşürerek ithalatın engellenebileceğini savunuyor.
Hangi ürünlerde var?
Günümüzde yonca, kanola, pamuk, keten, mercimek, mısır, kavun, erik, patates, pirinç, soya, şeker pancarı, ayçiçeği, tütün, domates ve buğday başta olmak üzere pek çok tarım ürününün genetiği değiştirilmiş durumda. Bütün bu ürünlerin içinde gıda endüstrisinde en yoğun kullanılanlar mısır, soya, pamuk ve kanola. Bu ürünlerin dünya genelinde ekim alanı ise toplam 134 milyon hektara ulaştı. Türkiye'de ise 800 çeşit üründe hiçbir uyarı yapılmadan kullanılıyor. Sevda Yüzbaşıoğlu - Yasemin Salih / Sabah