Gulam Azam'a 90 yol hapis cezası
Bangladeş Savaş Suçları Mahkemesi, Cemaat-i İslami lideri Azam'a ömür boyu hapis cezası verdi.
Başbakan Şeyh Hasena son zamanlarda neredeyse her gün basın ve halkın önüne çıkıyor ve şu an sözüm-ona Uluslararası Savaş Suçu Mahkemesinde (ICT) yargılanan İslami şahsiyetlerin infazını ilan etmektedir.
Her kamu toplantısında muhalif liderleri asılmış olarak betimleyen posterler ise artık alışıldık bir sahnedir.
Öte yandan savcılardan yapılan açıklamalar, hükümetin en az 3 kişiyi Prof. Gulam Azam, Mevlana Delvar Hüseyin Saidi ve Selahattin Kuader Chowhdhurry mahkum etme ve nihayetinde Bangladeşin bağımsızlığını kazanma tarihinin yıldönümü olan 16 Aralıkta infaz etme niyetinde olduğunu işaret etmektedir.
Şeyh Hasene hükümeti bu insanları infaz etmek için mümkün olan her şeyi yapacaktır zira hükümet eğer onlara uzun hapis cezaları verirse ve iktidardaki parti sonraki seçimleri kaybederse yeni hükümetin onları salıvermesinden korkmaktadır.
Bu açıkça gösteriyor ki kararlar şimdiden bellidir. Yargılamalar bu şekilde devam ederse ve infaz kararları uygulanırsa, ülke için sonuçları çok vahim olacaktır.
Yargılamanın yapılış usulüyle ilgili uluslararası ve yerel hukukun ihlalinin yanı sıra mahkemede açık kusurlar mevcuttur. Buna rağmen Bangladeş hükümeti sanıklardan bazılarını bağımsızlık savaşının sonu ve yeni Bangladeş devletinin kuruluş tarihi 16 Aralıkta mahkum etmeyi deneyecektir. Bazı sanıkların Şeyh Mucbir Rahmanın liderliğindeki Avam Hareketi isyanını Pakistan ordusunun bastırdığı tarih olan 25 Mart 2013te infaz edilmesi beklenmektedir. Ki bu, Avam Birliğinin federal hükümeti kurmak için sandalyelerden ekserisini kazandığı seçimin ardından Milli Meclisinin (parlamento) toplanmasını General Yahya Hanın ertelemesinden sonraydı.
Bangladeş hükümetince kurulan Uluslararası Suçlar Mahkemesinin fezlekelerdeki acelesi ve bu kadar üst-düzey suçlanan bir ismin savunma şahitlerinin 12yle sınırlandırılması soru işaretlerine neden olmuştur. Mahkeme savunma avukatlarından şahitlerin listesini talep etmiştir. Bu istek dahi kendi içinde temel bir kusurdur zira savunma şahitlerinin isimlerinin savcılığa verilmesi onların davada değişiklikler yapmasına neden olacaktır.
Mahkemenin şahitler sayısını 12yle sınırlaması da keyfi bir uygulamadır. Hakimlerin bazı davaları görme yoluna bakıldığında, mahkemenin zamanı önceliklendirdiği aşikardır.
Bu şartlar altında etkisi olan ya da Bangladeşte kazancı olan ülkeler ya da Bangladeşin çıkarı olan ülkeler, Bangladeş hükümetine müdahale etmelidir. BM İnsan Hakları Konseyinin böylesi mahkemelerin keyfi ve uluslararası kriterlerden yoksun olduğuna dair önceki bir kararı da mevcuttur.
Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları İzleme, Uluslararası Af Örgütü, Uluslararası Baro Birliği ve diğer kurumlar, böylesi mahkemelerin uluslararası hukukun ihlali olduğuna ve uluslararası yasal standartlara uygun olmadığına dair endişelerini dile getirmişlerdir.
Bunlar ne uluslararası ne de yerel mahkemelerdir. Uygulamada ICT, muğlak bir şeydir zira eğer uluslararası olsaydı uluslararası yargıçlar ile uluslararası savcıları olması ve uluslararası hukuk altında yapılması gerekirdi.
Bu yerel bir mahkeme de değildir zira Ceza Kanıt Yasası ve Ceza Muhakemesi Kanununa göre Bangladeşteki tüm ceza mahkemelerinde uygulan yerel prosedür ve kanıtları yok saymaktadır. Mahkemenin yargısı altında suçlananlar, ülkenin tüm vatandaşlarına garanti ettiği temel hak ve özgürlüklerden mahrum bırakılmaktadır.
Eğer kanıtlar bu kadar güçlü ve eksiksiz ise neden Bangladeş hükümeti davalarla ilgili uluslararası araştırmadan bu kadar çok korkmaktadır? Eğer Bangladeşteki Bağımsızlık Savaşında 3 milyon insan öldüyse, bu Kamboçyada olana benziyor demektir. Kamboçyada uluslararası bir mahkeme vardı ve bunun gibi davalar yerel yargı tarafından görülmemelidir.
Profesör Gulam Azam, Mevlana Delvar Hüseyin Saidi ve Selahattin Kuader Chowdhurry, Bangladeş toplumu arasında yüksek popülerliğe ve saygınlığa sahip önde gelen şahsiyetlerdir. Herhangi bir demokratik hükümet, bu 3 lidere karşı siyasi bir intikam gütmemelidir. Başka demokratik hükümetler olsaydı bunun peşini bırakırdı.
Eğer bu 3 lider yargılanacaksa, BM İnsan Hakları Konseyinin onayladığı uluslararası hukuka kesin bir uyum içinde yargılanmalıdır.