GÜLÜNÇ GEREKÇE
20.01.2011 tarihinde Danıştay'ın başörtüsü ile ilgili almış olduğu karar çok gülünç ve o kadarda düşündürücüdür. Sınavlarda başörtülü kadınlarla erkekler ayırt edilemiyormuş çok komik değil mi? Hatta bu bahaneye kargalar bile gülmezler mi? Elbette gülerler.
"İnancı gereği başlarını örten kadınlar ya da genç kızlarımız, sorunun kaynağı değil mağdurudur. Sorunun kaynağı, ideolojik saplantılarıyla "aklını örtenler" ve hâlâ akıl tutulmasıyla "başörtüsü özgürlüğünü ihlal edip pisliklerini karla kapatanlardır." Eğitim ve inanç özgürlüğü insanların en temel vazgeçilmez haklarından biridir. Danıştay'ın son kararı ile bu hakkı ortadan kaldırmaya yönelik bir girişimdir. Ülkemizde insanların istediği gibi giyinme, inanma ve istediği dili konuşma hakkına sahip olduğunu, hukuk dışı yasakların Türkiye'ye kaostan başka verebileceği hiçbir şey yok. Yasağın hukuki bir dayanağının olmadığı gibi; insan hak ve hürriyetlerine de aykırıdır. "İnançlara, dillere, insan temel hak ve hürriyetlerine yapılan baskı ve getirilen yasakların 80 yıldır Türkiye'yi ne hale getirdiği ortadadır. Maalesef böylesine hukuk dışı uygulamalarla yıllardır siyasi iktidarlar tarafından bir polemik malzemesi haline getirilip kullanılmaktadır.
Bu sebeple gerek eğitim ve inanç özgürlüğünün önündeki engellerde gerekse herkesin ana dili konuşup eğitim yapması konuları çok acil bir şekilde çözüme kavuşturulmalıdır…" Antidemokratik uygulamalarla sürekli tekrarları yaşanan, dış güdümlü ideolojik saplantılarla dokunmuş "akıl örtüsü" sorunu yaşayan zihniyetin ürettiği benzer sorunların 28 Şubat post modern darbesi süreci ile birlikte hayatımıza girmiştir...
Bu kararın alınmasına neden olan davayı açanların, 1960 darbesinin imalatı, 1980 darbesinin besleyip büyüttüğü, 28 Şubatın dinamikleştirip hayat verdiği, yapıların mantığıyla toplum mühendisliği yapıp ses kasetleri ile ün yapmış kişiler olduğu da aşikârdır. Asıl üzücü olanın ise; hakkı, hakkaniyeti ve adaleti koruması ve tesis etmesi gereken yargının ve yargı mensuplarının, kararlarıyla bu mantığını kabul etmeleridir.
Dünya'nın birçok ülkesinde başörtüsü sebebiyle bir güvenlik sorunu ve endişesi yaşanmazken, Türkiye'de böyle bir gerekçeyle başı açık fotoğraf çektirme ve başı açık sınava katılma dayatmasına gidilmesi de aklın kabul sınırları dışındadır. Yargı mensuplarının görevinin, 2010 Akademik Personel ve Lisans Üstü Eğitim Giriş Sınavı'na başörtülü kızlarımızın 'dini vecibelerini yerine getirmek için başlarını örtmeleri ve bundan dolayı başörtülülerin niyetlerini okumak' değil onların 'okuma niyetlerini korumaktır. Bu ideolojik karar gösteriyor ki, önümüzde bir genel seçim süreci fırsatı var bunu çok iyi değerlendirip geleceğin Türkiye'sinin vizyonuna yakışır yeni bir anayasa için, yeniden güçlü bir Türkiye için yeniden güçlü bir Ak Parti iktidarı şart. Tüm sağduyulu ve akliselim insanların bir araya gelerek ortak akılla yekvücut olma zamanı gelmiştir.
Bu anlamda her sağduyulu vatandaşlarımız birey olarak üzerine düşen görevi yerine getirmekle mükellef olup sorumluluğunu yerine getirmelidir. Neyime lazım dememeliyiz ve diyemeyiz çünkü hepimiz bu vatanın evlatlarıyız vatan bizimdir. Selam ve dua ile...…