Gizli Terör ve Suçlu kim ?
Terör deyince çoğumuzun aklına PKK ve benzeri yapılanmalar gelir. Oysaki o yapılanmalardan çok farklı olarak insanlara/topluma hergün her saat zarar veren bir çok gizli ve açık terör hareketleri var ve bunlar aramızda dolaşarak sinsice ve gizlice topluma zarar vermektedirler.
Mesela Trafik terörü, hergün trafikte yüzlerce insan ölüyor. Hepimiz trafikte dolaşmak zorunda kalıyoruz ve hepimiz mutlaka karşılaşıyoruz. Özellikle motorsiklete binen gençler adeta trafikte terör estiriyorlar. Trafiğin en yoğun olduğu saatlerde ve güzergahlarda bile araçların arasında Ralli yarışmasına katılmış bir eda ile zikzak çizerek trafiği felç ediyorlar. Tabi bu motorların çıkardığı gürültü/ses kirliliği ve duman kiri de cabası…
Töre cinayetleri, tecavüz ettikten sonra öldürme… çocuk kavgalarının sebep olduğu ve sonrasında savaş alanına dönen 5-10 kişinin ölümüyle sonuçlanan ve onlarca yaralının meydana geldiği, basit bir mesele yüzünden çıkan kavgalar sonucu yaşanan felaketler.
Bunlar da yetmezmiş gibi son zamanlarda Şanlıurfa da madde bağımlıların terörü başladı. İnsanları bıçaklayan, boğazını kesen vahşice cinayetler… İnsanlar çarşı pazara giderken tedirgin olmaya başladılar ki haksızda sayılmazlar.
Daha geçen gün gündüz gözüyle madde bağımlıları tarafından bıçaklanan 38 yaşındaki Kemal Alsaç ile 26 yaşındaki Çetin Uyar’ın acısı unutulmadan bu seferde bıçakçı meydanında yine tinerciler tarafından boğazı kesilerek öldürülen Mehmet Karakuş’un haberi geldi.
Halkın sokağa, çarşı pazara çıkmaya çekindiği bir şehirde, insanların kendilerini güvende hissetmediği bir yerde; can ve mal emniyeti yok demektir. Bunun sorumluları sadece madde bağımlıları değildir.
Bu işte herkes biraz sorumludur. Madde bağımlıların anne babaları, çevresi ve tüm toplum.. ve asıl sorumlu olan devlet organları, bu madde bağımlıları uzayda yaşamıyolar, içimizde yaşıyorlar. Toplumda, şehirde ve hatta en merkezi yerlerde yaşıyorlar. Bali, tiner ve benzeri şeyleri kullanarak kendilerinden geçiyorlar. Daha sonra ufak bir para, sigara, bana yan baktın vb. bir şey için adam kesiyorlar.
Madde bağımlılığına giden yolların kapatılmaması, kullananların tedavi edilmemesi, maneviyattan uzak olması, cinayet işleyenlerin az bir ceza ile kurtulması, daha hafif suçlarda ise (yaralama ve darp gibi durumlarda) karakolda veya ilk mahkemede serbest bırakılması gibi saikler; madde bağımlılarını güçlendirmektedir.
Kimsenin banane demeye hakkı ve lüksü olamaz. Burada çok ciddi ihmaller söz konusudur. Şanlıurfa emniyetinin gerekli önlemleri tam olarak aldığını söyleyemeyiz. Şanlıurfa valiliği bu işin üzerine hakkıyle eğilmiyor gibi. Devlet ve hükümet hakeza. Bu ihmal tek taraflı değildir. Bu yaşanan olaylarda; başta devletin ilgili makam ve organları olmak üzere toplumun tamamına yakını sorumludur, suçludur. Bir suçu toplum hazırlar, kişi ise o suçu işler, hayata geçirir.
Çünkü suç türü en fazla ‘mala ve cana’ yapılır. Mala yapılan suçlar (bu türdeki vakalar) daha çok maddi ihtiyaçtan, cana yapılan ise caninin ezikliği, dışlanmışlığı, aile yapısı, anne baba yokluğu ve/veya baskısı, anne babaların boşanmış olması, kullandığı maddelerin etkisi, kişilik ve karakter bozukluğu, ilgisizlik ve toplumun onlara bakış açısından kaynaklanmaktadır.
Yine eğitim veya eğitimsizlik, fırsat eşitsizliği, riskli sosyal çevre, fiziki ve maddi şartlar, bunun yanında kültürel alışkanlıklar ve benzeri bir çok sebepler kişiyi topluma düşman eder. İçinde kin, nefret ve kıskançlığı barındırır/toplar ve bir yerde patlaklık verir.
Suçu işleyenleri tek başına suçlamak; çoğu zaman sorunu çözmede yetersiz ve etkisiz kalır, suç olgusunu açıklarken tek bir tanım yeterli değildir. Bu faydasız ve suçu ortadan kaldırmaya engel olur. Çünkü siz suç işleyenlerin ne sebeple bu suçu işlediklerini görmez ve buna çözümler üretmezseniz sorunu çözme çabanız hayalden öteye geçemez.
Sizin yapacağınız sadece yaraya geçici bir pansuman yapmak olur. Halbuki yara; acilen operasyon gerektiriyor, ameliyatlık hastaya pansuman kalıcı çözüm değildir.
Dolayısıyla Suç olgusu tanımlaması yapılırken olgunun sosyolojik özelliklerinin de irdelenmesi gerekmektedir. Sosyolojik irdelemenin yanında kişinin geçmişi, kültürü, iletişimi, dini duyarlılığı, ideolojik bakışı ve psikolojik özellikleri de yok sayılmamalıdır.
Tüm bunlar ele alınmadan, suça giden yollar kapatılmadan ve gerekli geniş çaplı önlemler alınmadan bu tür vakaların önüne geçilemez ve bunlar giderek artış gösterecek ve toplumun hayatını kabusa ve korkuyla yaşamaya çevirecektir. Bu böyle bilinmelidir.