Gerçek Gündemler
Dünya ve ülkemizin gündemi çok değişkendir. Saat başı yeni gündemlerle karşılaşıyoruz. Yalan doğru birbirine karışmıştır. Nesiller bozuluyor. Aile yuvaları dağılıyor. Başlanmalar tarihinin zirvesinde, nikâhsızlık Lut kavmini andırıyor. Aile Geçimsizliklerinde patlama var, kanuni müeyyidelerle aileler birleştirilemiyor, önlemler sakat ve yetersiz, İslam fıtratına ters. Kadına şiddet yanlış politikanın eseridir. Siyasetle yatıp siyasetle kalkıyoruz, siyaset toplumun sorun çözme mekanizmasıdır. Hem sorunları çözme hem de şikâyet et, şikâyetler kime? Kiralık kalemler dün yanlışları doğrulara tercih ederken, bugün aynı şey devam ediyor. Çiftçi perişan ürettiğini satamıyor maliyetler çok yüksek. Esnaf siftahsız, bırakın zengin olmak geçimle pençeleşiyor. Emekli, asgari ücretli zekât almaya mahkûm. Piyasada para yok, üreticinin ürettiği, ya tarlada, yâda ambarlarda çürümeyi bekliyor. Banka kredileri insanları esir almış, Faize pembe fetvalar uyduruluyor, halk faizli kredileri almaya teşvik ediliyor.
Yolsuzluk hırsızlık, soygun meşru hale gelmiş. Maddeci eğitim gençliği iğfal ediyor. Zina zirvede, Zinanın propaganda araçları televizyon ekranlardaki müstehcen görüntü ve teşviklerdir. İnternet, sanal âlemde çabası, kötü neşriyatlar ve görüntüler bir nesli yok ediyor. Uyuşturucu beyinleri yıkıyor hayat söndürüyor. İnsanların alım gücü kalmadı. İnsanlarda bir güvensizlik var. Adalete güven yok. Adaletsizlik insanları devlete küstürmüş, genelde parklar, deniz kenarları oturulamaz, seyredilemez hale gelmiş. Suçsuz yere çok insanin ekmeği elinden alınmış. Devlet dairelerinde tepeden bakma buyruklar devam ediyor. Toplumda eski saroslar kokusu geliyor izlenimi hâkim. Zengin daha zengin olmuş… Fakir daha da fakirlikle pençeleşiyor. Toplum fertleri şikâyet merciini bulamıyor.
Gerçek gündemler ekranlarda ve yazılı basında gösterilmiyor. Yediklerimiz içtiklerimiz sağlık yönünden şüpheli. Helal harama riayet ise tam karma bulamaç gibi. Fakirin tükettiği çay şekeri bile elinden alınmak isteniyor. Şeker fabrikaları satılıyor. Tepkilere kulaklar tıkalı, kurt kuzuyu yemeye ahdetmiş bir kere, ülke ekonomisine çok yazık ediliyor. Paralı davulcular Türkiye ekonomisi 7,4 Büyümüş diye yeri göğü inletiyor. Kim büyümüş, akaryakıt, enerji zamları sessizce ceplerdekileri paraları alıp oturuyor. Emirle, mevki makamla dünyevileşme sarhoşluğu ile halkı aldatanlar, manşet atanlar batık tabloları güllük gülistanlık gösterenler doğruların ambargocularıdır. Kul hakki hamallarıdır. Yaşlılar bakım evlerine konuyor. Hayırlı evlat sayısı tükenmektedir. Kadın sığınma evleri kadını korumuyor. Yetim öksüzler çoğalıyor. Betona yatırım gökdelenler aşkı, komşuluğu akrabalığı dostluğu sıfırlamıştır. İçte tüm gündemler terörle mücadeleye odaklanırken, verilen mücadeleye halkın ekserisi muhalefetin çoğunluğu desteğini esirgemezken, ırkçı söylemler, keskin kılıç gibi, toplum sorunlarını ikinci plana atılıyor.
Dış sorunlarda Suriye savaşı 7 Yılını geride bıraktı ülkemize zararı af edilmez niteliktedir. Hiç mi bizim suçumuz yok. Yanlış siyaset anlayışı mazlum halkın canına mal olmuştur. Ekilen fitne tohumları asırlarca tedavi edilmeyecektir. Elin gâvuru kadim bir devleti paylaşıp, bölerken, harabeye çevirerek, büyük pastayı kapmakla liderliğe oynuyorlar. Biz ise İmarda demir, çimentodan, işçilikten, müteahhitlikten pay kapacakmışız. Tam da beton kafalılıktır. Hiç bir insanin kanının akmaması dileğimizdir. Siyonist düşünce yemininde sadıktır. BOP u tüm gücü ile gerçekleştirmek, Katil devlet İsrail’i daha da vampirleştirmek orta doğuda güç odağı haline getirmek istemekte ve desteklemektedir. Müslüman’ın dostu Müslümanlardır. Böyle birlik olmaz yanlış siyaset anlayışlarından vazgeçilmezse Müslümanların kanı akmaya devam edecektir. Çokça cenaze namazı kılacağız gibi görünüyor. Emevi camisinde cuma namazı kılmak ise hayal olacaktır. İdarecilerimize mevlam feraset nasip etsin.
Kim toplum yararına doğru adımlar atarsa alkışlarız. Ülkemiz Suriye sinir boylarında mayınlar temizlenirken, iki komşu ülke arasında hiç mayın olumu? İyi adımlar hafızalarda iken, gelinen noktada iki ülke arasında kilometrelerce duvarlar örülüyor, dikiliyor. Kim bizi bu hale getirdi? Ben gidersem olmazsam ülke gider anlayışı yanlıştır. Kafalar kuma da gömülse, her şey ortada çoğu şeyleri korkudan kimse yazamıyor. Özgürlük, hürriyet zirvesinde kimse eleştirilerden korkmasın bu ülke hepimizin, gemi batarsa hepimiz batarız. Eleştiriler, muhalefet olsun ki, gerçekler ortaya çıksın. Dünya ziynetleri dünyada kalır. Vatan, bayrak, din, doğrular kimsenin tekelinde değildir. Doğru gündemler, doğru haberler, müspet hareketler toplum yararınadır. Manevi yönden ölüleri diriltmek düsturumuz olmalıdır… Unutmayalım ki, yıkım kolay yapmak ise çok zordur. İnsanları yanlış, yanlı söylemlerle uyutmak, narkozlamak, necisi karla örtmek gibidir. Bir nebzede olsa Benim gündemimde yazdıklarımdır. Vesselam…