Genç İnsan

Genç İnsan

Geçen gün ziraat mühendisliğinden yeni mezun olan pırıl pırıl ancak geleceğe kaygıyla bakan üç tane genç bayan kardeşim beni ofisimde ziyarete geldiler. Bu genç arkadaşlarla sohbet ettik. Hal-hatırdan sonra siyaset ve iş konuştuk, siyasi yönden pek anlaşamadık, kırgın ve karamsar oldukları için farklı kulvarlarda dolaştık durduk!

Gençler yeni mezun oldukları için –haliyle- iş arıyorlar. Adı Bahar olan arkadaş, “ben KPSS den 95 alsam dahi işe giremeyeceğim ki; 95 alabilecek miyim oda belli değil… Üstelik özel sektör de bayan ziraat mühendisi almıyor. Biz şu anda okulu bitirdik ancak ne yapacağımızı bilmiyoruz.” Diye karamsar düşünmeye başlamışlar şimdiden.

Aslında bu konuda pek de haksız sayılmazlar. Çünkü genç bir insanın hayalleri var, beklentileri var, ihtiyaçları var, herkesten farklı olma isteği var, başarılı olup kendini kabul ettirme derdi var… var da var…

Ancak devlet yeteri kadar ziraat mühendisi almıyor. Türkiye ve özellikle Urfa tarım bölgesi olmasına rağmen bu konuda çok eksik var. Üstelik şu anda piyasalar çok iç açıcı değil, iş sektörü ile mezun olanlar birbirini karşılamıyor.

Türkiye’de öğrenciler okullara alınırken ve eğitilirken ihtiyaca göre değil de, rast gele alıp mezun veriliyor. Bazen ziraat bölümünden çok mezun olup boşta kalanlar olurken, diğer yıllarda başka branşlardan çok mezun verilip boşta kalanlar oluyor. Böyle olunca genç insanın kanı tazedir, çabuk kaynar! Heyecan var, beklentiler var, ihtiyaçlar var, hayata atılma isteği kazanma isteği var…

Bir belirsizlik olunca haliyle kişide bir boşluk, bir karamsarlık oluşuyor ve hem hayata hem de bazı olaylara pozitif bakamıyor, negatif bakıyor!

Mevcut sistemin ihtiyacına cevap vermediğini düşünerek daha önce desteklemiş olduğu bir partiden, kişi ve kurumlardan kızmaya, hatta bazen nefret etmeye başlıyor.

Devlet ve hükümet yani iktidar partisi gençlere önem vermeli, gençlerin önünü açmalı. İstihdam sağlamalı… Devlet veya hükümetler çok üniversite açmakla görevlerini tam yapmış sayılmazlar.

Okulunu bitirdin, haydi başının çaresine bak (!) demekle bu işler olmuyor. Piyasalarda ki ihtiyaca göre üniversiteler öğrenci almalı ve mezun verilmeli. 22-25 yaşa kadar okul okuyup mezun olduktan sonra kendi branşında iş bulamayan bir insan karamsarlığa düşmez mi? O yaştan sonra her işi yapabilir mi?

Genç insan ne kadar okumuş da olsa, tecrübe edinmediği için ve gençliğin verdiği heyecanla her şeyi bildiğini sanır. Kendisine yol gösterenlere kızar çoğu zaman. Hepimiz öyleydik, hatırlıyorum da; gençliğimde her şeyi bildiğimi sanırdım. Kimse bana bir şey diyemezdi, bazılarına açıktan, bazılarına içimden tepki verirdim.

15-30 yaş arası özellikle her şeyi bildiğini sanma yaşıdır. Bu yüzden bu yaştaki insanların başıboş bırakılması, önünün kapatılması tehlikelidir. Hayat boşluk kabul etmez, siz gençleri boş bırakırsanız, sahip çıkmaz, ellerinden tutmaz, hak ettekileri geleceği kendilerine sağlamazsanız; bu boşluğu başkaları doldurur. Doğrunun yerini yanlışlar doldurur.

Dolayısıyla gençliğe ve gençlere daha fazla önem verilmeli. Gençlere sahip çıkılmalı, boşluğa ve karamsarlığa itilmemeli, gençlerin önü açılmalı… Onlara değer verilmeli…

Sosyolojik yönünü sosyologlara bırakıyorum. Ancak bakınız son seçimlerde bir gerçek var ki, HDP’nin barajı aşarak yüzde 13 ile meclise girmesine, yeni oy kullanan gençlerin bu partiye teveccüh gösterip oy vermesinin büyük katkısı olmuştur.

Ak parti hükümeti özel olarak gençlere yönelik çalışmada yetersiz kaldığı için ve “hayat boşluk kabul etmez” ilkesi gereği bu boşluğu bir şekilde doldurmuşlardır.

Gençlik ve gençler, bir ülkenin kalbidir, geleceğidir. Gençliği karamsar düşünen ve boş bırakılan bir toplum, asrın gerisinde kalmaya mecbur ve mahkumdur. Vesselam