Gelecek Partisi'den İstanbul Sözleşmesi Yorumu: Bir Kazanımdır

Feminiztlerin aile yapısını hedef almak için dayanak yaptığı ve toplumda büyük tahribata yol açan İstanbul Sözleşmesine sahip çıkan Gelecek Partisi Kadın Politikaları Başkanı Habibe Çiftçioğlu Başer, "İstanbul Sözleşmesi kazanımdır, kadının beyanı esas alınmalı" dedi.

Gelecek Partisi'den İstanbul Sözleşmesi Yorumu: Bir Kazanımdır

Guven ve Huzur için gelecek diyerek yola çıkan Gelecek Partisi İstanbul Sözleşmesi ile ilgili rengini belli etti.
Gelecek Partisi Kadın Politikaları Başkanı Habibe Çiftçioğlu Başer, aileyi yıkıma uğratan, toplumun kanayan yarası İstanbul Sözleşmesi'ni sahiplendiğini belirterek şunları söyledi: “Daha iyisi yapılacaksa tartışalım. Kazandığımız haklarımızı kaybetmeyeceksek, geriye gitmeyeceksek, tartışalım. Yoksa İstanbul Sözleşmesi bir kazanımdır” dedi.

Feminist derneklerin propagandasını yapan Gazete Duvar'a konuşan Gelecek Partisi Kadın Politikaları Başkanı Habibe Çiftçioğlu Başer, aileyi yıkıma uğrattığı için toplumun tepkisini çeken İstanbul Sözleşmesi'ni sahiplendi. Başer "İstanbul Sözleşmesi kazanımdır" ifadesini kullanarak skandala imza atarken, suistimal edilen 6284 sayılı yasayı da savunarak "Kadının beyanı esas alınmalıdır." dedi.

"İstanbul Sözleşmesi uygulanmıyor"muş
"Son dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da sözleşmeyi incelemeye açtığı söyleniyor. Sizin bu konuda tutumunuz nedir?" şeklindeki soruya cevap veren Habibe Çiftçioğlu Başer; "İstanbul Sözleşmesi’nin çıkış sebebi tüm dünyada kadını korumaktır. Bir ihtiyaçtan doğmuştur. Sözleşmenin ilk imzacısı da Türkiye’dir. İstanbul Sözleşmesi üzerinden yapılan tartışmalar, eleştiriler devam ederken dahi son bir yılda 300’ün üzerinde kadın öldürüldü. Özellikle kadının şikâyeti üzerine erkeğin evden uzaklaştırılması ve kadının beyanının esas alınması tartışılıyor. Bunun aile bütünlüğünü bozduğu söyleniyor. Şiddetin olduğu yerde uzlaşı ya da arabuluculuk da olmaz. Kadın her şeyden önce bir bireydir. İstanbul Sözleşmesi’nin kadına sağladığı haklar arasında kadının şikâyetçi olduğu andan itibaren devlet korumasında olmasına yöneliktir. Baskılardan ötürü şikâyet geri alınsa dahi kadının korunması, takibi devam etmelidir. Bizim burada konuşmamız gereken maddelerin tartışılması değil, tartışılan maddelerin ne kadar uygulandığı olmalı"  ifadelerini kullandı.

"Kadının beyanı esas alınmalı"
"İstanbul Sözleşmesi’nin aile yapısını bozduğunu, özellikle muhafazakâr erkekler için mağduriyet yarattığını düşünmüyorsunuz diyebilir miyiz?" sorusuna Başer şu cevabı verdi:

"Önümüzde Emine Bulut örneği kanayan bir yara olarak karşımızda dururken erkeğin mağduriyetinden nasıl bahsedilebilir. Isparta’da eski erkek arkadaşı tarafından öldürülen Güleda Cankel örneği hâlâ tazeyken bu tartışmaları anlamsız kılıyor. Bu yüzden kadının beyanı esas alınmalı. Yapılan her şikâyet değerlendirilmeli, kararı yine yargı vermeli. Sözleşmede sadece tartışılan maddeler yok; önemli koruma tedbirleri de var; adreslerin gizli tutulması, kadının korunması, istihdam edilmesi gibi… Biz bunları uygulamada göremiyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin öngördüğü maddeleri uygulamada yerine getirmiş olsak belki de bu mağduriyetleri yaşamıyor olacağız. İstanbul Sözleşmesi kadını koruyor. Ama bu değil ki, tartışmayalım, konuşmayalım. Daha iyisini yapacaksak, kazanımlarımızı kaybetmeyeceksek üstünde çalışalım. Ama bu sözleşmeyi yapılış itibariyle, imzalanma itibariyle, yapıldığı an itibariyle kadını, mağduru kesinlikle korumak amaçtır. Bu konuda da başarılı adımlar atılmıştır diye düşünüyorum."