GDOya son nokta konuldu

GDOya son nokta konuldu

Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı M. Ali Çullu, "Panik olmaya gerek yok. Ancak bizi ilgilendiren en önemli kısım ise böyle bir meyveye alışkın olmadığımız için tüketme açısından zorluklar çekiyoruz. Burada yapacağımız önemli konu mümkün olduğu kadar doğamızı, toprağımızı kirletmeyeceğiz. Daha önce dedelerimizden, atalarımızdan kalan o güzel ürünlerimizi
tüketmemize devam edeceğiz" dedi.
Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı M. Ali Çullu, Şanlıurfa'da görülen Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) ile ilgili olarak İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Çullu açıklamasında, "Fakültemize böyle bir domates getirildi. Tüketici her hangi bir pazarda bu domatesi alıp kestiğinde böyle bir durumla karşılaşmış. Domatese baktığımızda böyle bir ürünü üretmek özellikle suni koşullarda zorlayarak gübresini, sıcaklığını, toprak ortamlarını yapay koşullar oluşturulduğunda her hangi bir tanesinin
dengesiz olması durumunda bitkilerde, meyvelerde değişik sorunlar olabilir.

Tabi bunu tüketen tüketicilerimiz ilk anda panik oluyor. Panik olmaya gerek yok. Ancak bizi ilgilendiren en önemli kısım ise böyle bir meyveye alışkın olmadığımız için tüketme açısından zorluklar çekiyoruz. Burada yapacağımız önemli konu mümkün olduğu kadar doğamızı, toprağımızı kirletmeyeceğiz. Daha önce dedelerimizden, atalarımızdan kalan o güzel ürünlerimizi tüketmemize devam edeceğiz. Böyle bir ürün yarın öbür gün soframıza geldiğinden belki domates yeme alışkanlığımız daha da azalacak. Ama artan nüfuza karşılık olarak böyle ürünleri de üretmek zorundayız. Bu meyveye GDO'lu bir ürün diyemeyiz. İçerisinde hormon varda diyemeyiz. Hormonlar zaten bitkilerin doğal yapısında vardır. Vatandaşlarımız böyle bir sorun olduğu zaman Fakültemize rahatlıkla müracaat edebilir" dedi.

Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitki Bölümü Uzmanı Nuray Çömlekçioğlu ise, "Biber, patlıcan, karpuz gibi diğer sebzelerde de meyve içerisinde özellikle geç dönemlerde ileri olgunluk dönemlerinde meyve içerisinde tohumun çimlendiğini görebiliyoruz. Bu meyve muhtemelen ısıtmalı bir serada yetişmiş. Meyve sıcaklığının ardamsıyla ve olgunluğunda ileriyle gitmesiyle bazı dönemlerde bu şekilde meyve içerisinde tohum çimlenmelerine rastlayabiliyoruz" diye konuştu.


Harran Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Uzmanı Mehmet Karaaslan, domates genetiği çalışmalarına ilk olarak 1980 yılında Amerika'da yapıldığının altını çizerek, "Pazara sunulan ilk domates 1989 yılında satışa sunuldu. Buradaki amaç domatesin raf ömrünü uzatarak daha uzun süre pazara sunmak ve insanların ihtiyaçlarını karşılamak amacıydı. Ancak 1990'lı yılların başından itibaren Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar yani Genetiği Değiştirilmiş domatesler Amerika pazarından kaldırıldı. Ondan sonra bu araştırmalar sadece bilimsel problemleri çözmek amacıyla bilimsel açıdan daha fazla bilgi edinmek suretiyle devam ettirildi. Ticari olarak şuanda piyasada dünya üzerinde satılan bir Genetiği Değiştirilmiş domates mevcut değildir. Bu konuda daha çok tahıl grubu dediğimiz soya fasulyesi ve mısır da Genetiği Değiştirilmiş ürünler bulunmaktadır. Genelde bu meyve bazında baktığımızda bunlar laboratuar ortamında kalıyor. Piyasaya sürülmüş bir meyve zaten mevcut değil. Ancak buradaki problemler genellikle domateslerde, sebzelerde ve bazı meyvelerde karşılaşabiliyoruz. Sağlık açısından herhangi bir problem yok ancak burada belki meyve kalitesi açısından bazı sorunlar var. Meyvenin rengi ve tadı tam oluşmamış gibi" şeklinde konuştu.
Harran Üniversitesi Bahçe Bitki Bölümü Başkanı Prof Dr. Bekir Erolak ise, "Bu çok bir ilginç bir olay. Bize gösterilen bu domates içerisinde tohumun çimlenmiş olması sıklıkla rastlanan bir şey değildir. Bunun benzerlerini arkadaşlarımız bahsettiler. Biberlerde karpuzda da bunu görüyoruz. Bunun içerisinde aşırı miktarda tohumlarda çimlenme olayı var. Onun dışında ise tohumun bu şekilde çimlenmesi muhtemelen bu domates topraksız bir tarımda serasında yetişmiş olabilir ve orda topraksız tarımda uygulanan besin maddelerinin domatesin ihtiyacı olan dengelerin tam kurulmamış olabileceğini de gösteriyor. Çünkü yeterince asitlik oranı yeterli olsaydı meyve içerisinde bu kadar yoğun bir şekilde çimlenme olmazdı. İnsanın kafasında soru oluşturulacak hormonlumudur? yada Genetiği Değiştirilmiş? düşüncelerinin zıttına böyle bir şeyler zaman zaman rastlanabilir. Her zaman değil ama bu sıklıkla rastlanmaya başlamış olması ve başlanıyorsa eğer, seradaki topraksız tarımda yetiştiricilikte besin solüsyonlarının içerisindeki eksikliklerden kaynaklanıyor olabilir" dedi.

İHA