Gazze, Arz-ı Mev'ud ve yılbaşı

Gazze, Arz-ı Mev'ud ve yılbaşı

Son günlerde yaşanan olayları, geçmişiyle birlikte deşifre olması, karanlıkta kalan tüm kirli çamaşırların ortaya bir bir çıkması Türkiye üzerinde oynanan büyük oyunun bir parçası olduğu gün gibi ortada.

Bu olaylarla ilintili olarak ve asla inkar edilmeyecek başka bir boyutu var.

Öyle ki, bu planlar ve hedefler öyle 5, 10 yıllık değil, 100 yıllık veya daha uzun hedeflerdir.

Gazze'ye saldrının birinci yıl dönümü ve değişen bir şey yok. Daha da acısı Mısır Devleti Gazzelilerin önüne “çelik duvar” örüyor.

Filistin dramı orada dursun. Türkiye'ye bakan bir boyut var.

Biliyorsunuz, Yahudilerin (Siyonizm) Arz-ı Mev'ud (Vaat edilen topraklar) hadisesi var.

Geçen hafta Zaman gazetesinden Nuriye Akman'a röportaj veren Türkiye hahambaşısı İzak Haleva'nın genel sekreteri, kendisi de din eğitimi alan Yusuf Altıntaş çok önemli ifşaatlarda bulunuyor.

Altıntaş, vaat edilen topraklar (Arz-ı Mev'ud) kavramı ile ilgili soruya şu yanıtı veriyor; Bu, “önemli düsturlarından biri”. Ama en önemlisi değil. Tevrat'ta bundan başka önemli pek çok şey var. Diyor.

Yine konuyla ilgili olarak Nuriye Akman'a konuşan Dinler Tarihi ve Siyaset Felsefesi uzmanı Dr. Lütfi Özşahin aynı soruya şu yanıtı veriyor; Tanrı Yehova tarafından İsrail oğullarına vadedilen kutsal topraklar. ortodoks “Yahudilik açısından hiç kimse bu dogmayı değiştiremez”. Öyle ki, parlamentoda sosyalistler de olmasına rağmen kimse bu “dogmaya açıktan karşı çıkamaz”. Bu aslında sosyalistlerin de işine geliyor. Çünkü din, İsrail devletinin ve halkının ilelebet yaşaması için çok önemli bir işlev görüyor. Diyor.

Peki, nedir Arz-ı Mev'ud?

Arz-ı Mev'ud tabirinin sözlük anlamı vaat edilmiş yerdir. Arz-ı Mev'ud terimi geçmişte Allah'ın Hz. İbrahim ve onun soyundan gelenlere vermeyi vaad ettiği yer için kullanılıyordu.  Terim Kur'ân-ı Kerim'de aynen geçmese de bu bölgeye işaretle bereketli topraklar adı zikredilmektedir.  Kur'ân'da Hz. Musa'ya hitaben "Onu Lut ile beraber kurtarıp, içinde âlemler için bereketli kıldığımız yere ulaştırdık." (Enbiya 71) Der.

Arz-ı Mev'ud'un sınırları şöyle tarif edilir; İsrailoğullarının yaratıldığı belirtilen bu yerin neresi olduğu açık olarak bildirilmemiştir. Bazı âlimler bu yerin Şam ve Mısır, bazıları Mescid-i Aksa'nın bulunduğu Kudüs ve Lübnan dağı çevresi olduğunu belirtmişlerdir. Diğer bazı alimler de kesin bir yer belirtmenin doğru olmayacağını, ancak Fırat ile Mısır arasında bir yer olması gerektiğini ifade etmişlerdir. Bugünkü genel kabul ise Nil ve Fırat (Urfalılar Fırat'ı ve Harran'ı iyi bilirler) nehirleri arasında kalan toprakların Arz-ı Mev'ud olarak nitelendirilebileceği belirtiyorlar.

Yahudiler; “bu topraklar Hz. İbrahim'den gelenlere (Yahudilere) vaat edilmiş topraklardır” diyorlar.

Tabi bu söylem safsatadır, Yahudiler tarafından üstü örtülen bir durum var ki o da bu toprakların Hz. İbrahim'in soyundan gelenlere verildiğidir.  Dolayısıyla eğer böyle bir vaat varsa Hz. İshak'ın soyundan gelen Yahudiler kadar Hz. İsmail'in soyunu devam ettirenlerin de bu topraklarda hak sahibidirler.

Şimdi…

Bu kaynaklardan yola çıkarak şunu diyebiliriz; Güneydoğu ne kadar önemli ve bereketli olduğu tarihler öncesinden bildiriliyor.

Bu bölge neden hep fakirlikle, cehaletle ve yoksullukla mücadele ediyor diye düşündünüz mü?

Bu bölgede yaşayanların % 99 Müslüman ve maalesef “mezhepçilik”, “sağ-sol” ve son olarak “ırkçılık” fitnesine muzdarip. Oysa Ayette; “Müslümanlar kardeştir” emri olmasına rağmen!...

Bu fitneler bir rastlantı mı?

Yer altı ve yer üstü zenginliğiyle “bereketli” toprakları “büyük oyun”la “bazılarına” kayrıldığı ortaya çıkmıyor mu?

İsrail devleti kurulmadan önceki hali ve bugün Filistin/Gazze de olanlara bakarsak yarın ki durağın Urfa olmayacağına teminat varmı?

Bunu anlamak çok mu güç?

Unutmayalım bu gemide birlikteyiz. Gemi su alırsa hep birlikte batarız.

Yüzde 99 Müslüman olan bir ülkeyiz.

Yarın yılbaşı.

Bir yıl bitti.

Yılbaşını kutluyormusunuz?

Yoksa yılsonu geldi diye “bir” yılınızın muhasebesini mi yapıyorsunuz?

Sahi milli piyango bileti aldınız mı?

İLGİLİSİNE

Reçete deki ilaçların ismini bilmek ayrı, o ilaçları kullanmak ayrı