Gazeteci-Yazar Furat Bilen’in Renkli Lekeler Kitabı Çıktı

Madde bağımlılığı ve bu tuzağa düşmüş çocuklar ile ailelerinin yaşadıkları sorunlara dikkat çekmek üzere, bir farkındalık yaratmak gayesiyle kaleme alınmış olan eser okurla buluşmaya hazır.

Gazeteci-Yazar Furat Bilen’in Renkli Lekeler Kitabı Çıktı

Furat Bilen tarafından kaleme alınan kitap “ikinci adam” yayınları aracılığıyla okurla buluşuyor. Bağımlı bir gencin penceresinden hayata bakmaya çalışarak yeni bir bakış açısı sunan “Renkli Lekeler” eseri hakkında görüşlerine başvurduğumuz Bilen “Sorunun kendisinden kaynaklandığını bilmemesinden daha acı bir durum varsa o da insanın bunu bildiği halde kendinde kendisini değiştirme gücünü bulamamasıdır herhalde” diyerek devam ettiği konuşmasında;
“Bağımlı bir gencin bir gününe bağımsız bir bakış açısı sunan duygusal bir kopuş hikayesidir renkli lekeler… başta en yakınındakiler olmak üzere iletişim ve etkileşimde bulunduğu tüm insanların samimiyetsiz davranışları karşısında herkesle arasına zorunlu olarak mesafe koyan İnayet Parya… gün be gün o kadar uzaklaşır ki hayattan ve dünyevi istek ile arzulardan, bir yerden sonra istese de kendine gelemiyor, normal bir şekilde devam etmek üzere hayatına dönemiyor artık…
Oysa özünde dünya ne kadar kötü bir yer olsa da her insanın iyi bir kaderi hak ettiğine inanıyordu İnayet Parya. Hiçbir şeyin istediği gibi gitmediği hayatında, her sabah yaşamak istemediklerinden yeniden doğarak “insanlar” diye düşünüyordu. “İnsanlar yeryüzünde birer leke gibiler, ancak renkli olmalarıdır onları bir parça çekilir ve katlanır kılan” duygularıyla yersiz gülümsüyordu kaldığı odanın penceresinden sokakta akan insan trafiğini seyrederek.” Dedi.

Kitabın yazarı Furat Bilen’e hikâyenin ana karakteri olan İnayet Parya’nın düşünce dünyası ve duygularından biraz bahseder misiniz diye sorduğumuz da ise şunları söyledi.
“İnsanı eleştirel bir varlık olarak niteleyerek, her fırsatta özeleştiri yapar karakterimiz. Beyazlarına yenilen kara canlısı, ne oldum heyecanlısıdır insanlar diye düşünerek, top yekun tüm cinsleri günün sonunda ya yaptıkları için, ya da yapmadıkları için duydukları derin pişmanlıklarla içlerinde emanet ruhlarını teslim ettikleri ensiz bir boşluk büyüttüklerine dikkat çekiyor...
Parçanın bütüne duymuş olduğu tarifsiz bir özlemle, canlarını hüzne keserek gelip geçiyor günleri. İnsanların gönül dünyalarında anlamını yitirince her şey! İstisnasız hepsi de iyi birer performans sanatçısına dönerek kendini ve diğer tüm şeyleri unutabilmenin yollarını keşfetmeye çıkarlar. Bu böyledir, insanlar sanrılarının peşinden gitmeyi seviyor, daima hayalleri gerçeğe tercih ediyorlar.”diyerek sürdürdüğü konuşmasına;
İnayet Parya yaptıklarının doğru olmadığını biliyordu. Ama yine de yapmaya devam ediyordu. Ne kadar çabalasa da düzeltmek için gerekli iradeyi bir türlü ortaya koyamıyordu. Buna ruhsal çöküş öyküsü de diyebilirsinizi, kalıtsal göçüş örtüsü de. Ama daha çok duygusal kopuşla beraber bir düşünsel kaçış hikayesi gibi duruyordu. Onun, İnayet Parya’nın güçsüz elleri ve zayıf parmaklarıyla yarım yamalak bir başına yazmaya çalıştığı.” Dedi.