Fuzuli'nin dediği gibi: Söylesem Tesiri Yok, sussam…

Fuzuli'nin dediği gibi: Söylesem Tesiri Yok, sussam…


Türk divan şâiri Mehemmed bin Süleyman, Namı diğer Fuzuli bir şiirinde:
“Derdime vakıf değil canan.
Beni handan bilir.
Hakkı vardır şad olanlar.
Herkesi şadan bilir.

Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.
Çektiğim alamı bir ben birde Allah’ım bilir”

Şanlıurfa iki milyon nufüsüyla bölgenin en büyük illerinden biri. Her zaman halim salim insanlarıyla, teröre karşı duruşuyla örnek olmuş şehirlerden biridir.
Yaş ortalamasının 19.7 olduğu, her yıl küçük bir il kadar çocuğun doğduğu Şanlıurfa’da işsizlik Türkiye ortalamasının çok çok üzerinde.. işsiz kalan genç inancı ve içinde yaşadığı toplumun kendisine yüklediği misyonunu yerine getirerek, iş bulduğunda şükreden çalışır. İşsiz kalıp perişan olduğunda şükreder…
Şanlıurfa’da bunun yanında altı yıldır Suriyeli mültecileri barındırmakta, ekmeğini aşını paylaşmakta. Yemeyip yedirmekte, giymeyip geydirmekte. Ama küçük serzenişler dışında, hiç şikayet etmemekte. “Allah’ın imtihanıdır, Müslüman kardeşimdir” deyip işini bile onlarla paylaşmakta sakınca görmemekte. Bunu da Hz. İbrahim’in “HALİLİ” ruhuyla yapmakta.
Peki, bütün bunları niçin yazıyorum? Nedeni çok basit. İnsanların en temel, olmazsa olmaz ihtiyaçları vardır. Bunlar YOL, SU ve ELEKTRİK… Gel görki yıllardı tüm şikayetlere, tüm rica ve mihnetlere rağmen bu “HALİLİ” memleket bu en temek ihtiyaç olan elektrikten yoksun bırakılıyor.
Bölgenin tüm elektiriğini karşılayacak, Yıllık olarak 2405 MW'lık elektrik üretim kapasitesi ile Fırat Nehri üzerindeki en büyük baraja sahip Şanlıurfa, maalesef günlük ihtiyacını karşılayacak elektirikten yoksun.
İstanbul’da iki gün kesinti olunca Türkiye’nin gündemi elektirk oldu. Sosyal medya yıkıldı. Tüm haber ajansları bu sorunu adım adım haber yaptı. Şanlıurfa’da yıllardır bu kesintiler yaşanıyor. Üstelik ileride düzelecek diye bir belirti de yok.
AK Parti, kurulduğundan beri tüm seçimlerde Türkiye ortalamasının çok üzerinden oy aldığı bu güzel memleketi, bu temel ihtiyaçtan kim neden mahrum eder? Bu memlekette bu sorunu çözecek siyasetçi, bürokrat yok mu? Her seferinde çözdük. Sorunu hal ettik diyenlere sormak lazım; “HANİ HAL ETMİŞTİNİZ?” bu milleti kandırmak değil mi? Bu şehre kim vekalet edecek. Bu insanların haklarını kim savunacak? En temel ihtiyaç olan elektik ihtiyaçlarını karşılanması için kim devreye girecek? Ya da kimlerin girmesi lazım?
Şimdi AK Parti’nin oy deposu konumunda olan bu insanlara yapılan bu işkenceyi kimler makul görüyor. Ve birileri en temel hakkı olan hizmeti alamadığı halde AK Partiye oy verdikleri için bu halkı sosyal medya üzerinden hakaret ediyor.
Referandum yaklaşırken, demiyorum bile… Referandumda bile bu halk hiçbir karşılık beklemeden yine yüksek oranda “EVET” diyecek. Halk bilinçli neyin ne olduğunu çok iyi biliyor da bir türlü önüne set olanları aşıp “yeni Türkiye” nimetlerinden faydalanamıyor…