Felaket ve Siyaset

Felaket ve Siyaset

Öncelikle Soma’da madende hayatlarını kaybeden bütün vatandaşlarıma Allah’tan rahmet diliyor ve geride kalan çoluk-çocuklarına baş sağlığı diliyorum. Allah onlara ve milletimize böyle dertler, kederler bir daha vermesin. Ekmeğini taştan çıkaran bu civanmert kardeşlerimizin hepsinin şehit olduklarına inanıyorum. İnşallah kazançları büyüktür. Kaderden elbette ki kaçamayız. Ama bu inanç, tebbir almamıza engel değildir; olmamalıdır.

Milletlerin hayatlarında hep felaketler olur. Bundan hiçbir millet müstesna değildir. Amerika’dan tutun ta Çin’e, ta güney Afrika’ya ve Avrupa’ya kadar… Her millet zaman zaman bazı felaketlerle karşılaşırlar. Kimisinin başına depremler gelir, kimisine sel felaketi gelir, kimisini hortumlar ve kasırgalar vurur v.s. Fakat dünyanın hiçbir ülkesinde felaket günü ve arkasındaki ilk günlerde siyaset yapılmaz. Herkes tüm gücüyle felakete maruz kalanları kurtarmak için bir şeyler yaparlar ve bu iş için kafa yorar ve yetkililere yardım ederler. Daha sonra yetkililerden hesap sorma zamanı gelir, herkes adam gibi hesabını da sorar.

Bizde maalesef böyle olmadı. Provokatörlere, alçaklara, meydanları kana bulamak isteyen imansızlara ve hayatları boyunca acılardan beslenen ve acılar üzerinden siyaset yapanlara adeta gün doğdu. Artık her gün meydan meydan dolaşıp etrafı tahrip edecekler; polise ve vatandaşların işyerlerine taş ve Molotof kokteyli atıp tahrib ve tacize devam edecekler. Hatta (Allah korusun) yeni Berkinlerin ve Burakların olması için var güçleriyle çaba sarf edecekler. Soma’daki faciayı hükümetin aleyhine vesile yapıp terör estirmeye devam edecekler. Gezi’de, 17 Aralık’ta yarım bıraktıkları terör eylemlerinin demokratik talepler olduğu konusunda ısrar edecekler.

Medya da boş durmayacak. Onlar da cımbızla çıkardıkları haberleri balonlaştırıp halkı tahrike devam edeceklerdir. Özellikle kartel medyası ve Paralel medya bu işten epey nemalanacaklardır. Umarım hükümet yetkilileri de potlar kırıp onlara fazla malzeme vermezler. Çünkü bu milletin sükûnete ihtiyacı vardır.

Nitekim kartel medyasına ve paralel medyaya baktığımızda içten içe büyük bir sevinç içinde olduklarını hissetmemek imkânsız… Daha ilk günden Başbakan’ın ve Ak Partinin ayağına vurmaya başladılar. Bütün bunlar aklımıza bir ihtimal daha getiriyor: Acaba Soma’da meydana gelen olay bir sabotaj değil midir? Ben ilk günden itibaren böyle bir ihtimali göz önünde bulundurdum doğrusu. Baksanıza, BBC ve CNN ilk günden itibaren canlı yayınlarıyla sahadadırlar. Haberleri önceden varmış gibi çok önceden Soma’ya varmışlar. Sayın Davutdoğluna sordukları sorudan niyetlerini anlamak zor değil: CNN muhabiri soruyor: “Başbakanınız bu felaketi önemsememiş gibi görünüyor, ne dersiniz?”

Bu nasıl bir soru? Başbakan gibi yufka yürekli bir insan nasıl böyle bir felaketi önemsemez. Bunu iddia etmek, Provokatörlere zemin hazırlamaktan başka bir şey değildir. Kimin felaketlere ne kadar önem verdiği belli değil midir? Üç yıldan beridir bir milyon Suriyeli mülteciyi kendi ülkesinde barındıran Sayın Başbakan tenezzül edip de CNN’in ve BBC’nin sahiplerinden bir kuruş yardım bile talep etmedi. Onlar ise, 160 000 insanın ölümü üzerinden KEM-KÜM ederek siyaset yapmaya devam ediyorlar.

Kargalara kalan dünya