Fakıbaba'nın AK Parti'ye Geçişi Tamam
Şanlıurfa’nın bağımsız Milletvekili Seydi Eyüboğlu AK Partiye geçtikten sonra, 29 Mart 2009’da yapılan yerel seçimlerinde Şanlıurfa belediye başkanlığı için tam destek verdiği Ahmet Fakıbaba’nın da AK Partiye geçeceği söylentisi yayıldı.
Bu söylenti somutlaştı. Sivil Toplum Kuruluşları devreye girdi. Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sabri Ertekin “Şanlıurfa’nın daha iyi hizmet alabilmesi için Belediye yönetiminin de İktidar Partisi’nden olması gerekiyor. Böylelikle kentimiz daha iyi hizmetler alabilir. Bunun için biz STK’lar olarak Başbakan ve ilgili bakanlara bu konuda çağrıda bulunabilir gerekirse Ankara’ya giderek temaslarda bulunabiliriz.” Dedi.
Fakıbaba’da “Beni bu makama getiren sizlersiniz. Sizin desteklerinizle, kararınızla ben Belediye Başkanı oldum. Eğer böyle bir talebiniz varsa sizin dediğinizi yapmak zorundayım” diyerek hazırda beklediği işareti verdi.
Ama bu mümkün mü?
Bence mümkün değil!..
Millet bizi siyasi analizci olarak görmeye başladı ya, biz de analizini yapalım dedik. geçen hafta içerisinde bir çok dost bana; “Fakıbaba’nın AK Parti’ye geçiş durumunu nasıl görüyorsun diye sordu?”
Bende burada nasıl gördüğümü yazacağım.
Öncelikle Hallac-ı Mansur un hikayesini anlatarak başlayalım. Hallac-ı Mansur 858 yılında Tur Şehrinde doğdu. Abbasiler döneminde Bağdat’ta ikamet etti. Herkes Hallac-ı Mansur’u Ene l-Hakk sözü ile hatırlar. Enel-Hak= (Ben Hakkım) demektir. Hallâc-ı Mansûr da Allahü teâlânın aşkı ile kendinden geçtiği bir sırada; Enel-Hak” dermiş. Zamanın alimleri, zahire bakarak Hallac’ın “Ben Hakkım” sözünden yola çıkarak idamı için fetva verdiler. Rivayete göre onun idamına hükmeden hâkim dahi; Ey Hallac ben senin Enel-Hak” sözünü “Ben Hakkım” manasında söylemek istediğine inanmıyorum; ama kanunlar zahire bakar, kalplere bakmaz” demiş.
Bende burada zahir olanları yazacağım. Buranın Türkiye olduğunu ve siyasette hiç kimsenin yarının ne olacağını bilmediğini biliyorum; ama ben zahirede görünenlere göre yorumda bulunacağım.
Görünene göre Fakıbaba’nın AK Partiye geçmesi için bir çok engel var.
Birinci Engel; Fakıbaba Yerel seçimler öncesinde, “beni belediye başkan adayı göstermeseler ben bir nefer olarak AK Partiye çalışırım” demişti. Sonra bağımsıza geçti. Bağımsız olarak aday olamayacağını anlayınca, Saadet Partisine geçti. Saadet Partisi olaylı kongresi sonrasında istifa eden Sayın Numan Kurtulmuş ile beraber istifa ederken; Saadet Partisi ile 2 yıldan bu yana çok sıcak bir çalışma ortamı içerisinde olduk. Allah onlardan razı olsun. Ben bu süreçte Prof. Dr. Numan Kurtulmuş un yanında yer alacağım. Bugün Saadet Partisi nden istifa ediyoruz. İstifamızın ve yeni oluşacak olan oluşumun ülkemize ve insanlarımıza hayırlı olmasını diliyorum diye açıklama yaptı.
Şimdi de Başkan Fakıbaba, yaklaşan genel seçimlerde şanlıurfa’da AK Parti dışında hiçbir partinin vekil çıkaramayacağını öngörmüş olmalı ki; bazı aracıların eli ile AK Parti’ye geçiş yolları arıyor
İkinci ve bence en büyük engel Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan’ın; “bu trenden inen bir daha binemez” sözü var.
Üçüncü engel; bu ülkenin başbakanına ceket salayarak (hiçbir yerden Başbakan Tarafından söylenmediği halde) haksız bir protesto gösterisinde bulunmasının arkasında Fakıbaba’nın olduğu söylentisi.
Dördüncü engel; Mecliste Sayın Başbakan Fakıbaba’yı kast ederek; “biz ilkelerimiz uğruna seçimleri kaybetmeyi göze aldık” dik duruşu.
Daha o kadar çok neden var ki; yazsam bu köşeye sığmaz!..
Bu sureçi yaşayan ve en iyi bilenlerden birisi de Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sabri Ertekin’dir. Buna rağmen geçiş için aracı olması belki iyi niyetten kaynaklanıyor; ama Başbakan’a da, “söylediklerini geri al” der gibi bir girişimdir.
Bütün bunlar ortadayken Fakıbaba “evet, geçebilirim” demesi de, bence “O benim başkanım” sözü ile çelişmektedir.
Ben siyasetteki iki günün birbirini tutmayacağını biliyorum. Ama ne yapalım Hallâc-ı Mansûr’u idam eden hakimin dediği gibi, biz zahiri değerlendirebiliyoruz ancak!..
Zahiren bakınca böyle görünüyor.