Şeyh İzeddin Aksan Gençlere Gençlik ve Takvayı anlattı

Bölgenin önemli âlimlerinden; Alim, Amil, Şeyh İzzeddin Aksan, Ş.Urfa İHH’nın talebi üzerine İHH Mavi Marmara Konferans Salonunda Gençlere ve diğer katılımcılara “Gençlik ve Takva” konulu bir seminer verdi.

Şeyh İzeddin Aksan Gençlere Gençlik ve Takvayı anlattı


Şeyh İzeddin’in kürtçe verdiği semineri Tercüman M.Ali Bozdağ katılımcılar için canlı olarak Türkçe ve Arapçaya çevirdi. 
Derin ilmi, Medrese çalışmaları, tevazusu ve saygınlığı ile özellikle Doğu Ve Güneydoğu ile Suriye’de tanınan aslen Mardinli olup Urfa’da ikamet eden Şeyh İzeddin Aksan verdiği seminer, Ş.Urfa İHH Suriye Eğitim Sorumlusu Suriyeli alim İsa Buni’nin Kuran-ı Kerim tilaveti ve İHH İl Temsilcisi Behçet Atila’nın selamlama konuşması ile başladı. Atila konuşmasında kendilerini kırmayıp semir vermek için buraya teşrif eden Seyda Şeyh İzeddin’e çok ama çok teşekkür ederiz. Allah kendisine hayırlı uzun ömürler versin. Gençliğin İnşası Seminerleri’yle ilmi ile amel eden alimlerimizi gençlerimizle buluşturarak ilim, ahlak, edep, haya ve terbiyeyi birincil ağızlardan dinlemek ve yaşamak istiyoruz. Toplumun bu denli yozlaştığı hayâ ve edebin kalktığı bu teknoloji çağında ümmetin yeniden dirilişi için ilim ve gençlere rol model olacak âlimlere ihtiyaç her zamankinden daha fazladır. Biz de genlerimize bir şeyler vermek için her seferinden başka bir ülkeden alimler davet ederek bu hizmetimizi sürdürmekteyiz. Şu ana kadar Türkiye, Suriye, Arabistan, Irak, Filistin, Pakistan, Mısır, G.Afrika, Moritanya ve Endonezya’dan âlimler bu salonda gençlerimize hitap etti, bu sefer ise bölgemizin manevi dinamiklerinden Seyda Şeyh İzeddin Aksan bizlere vazu nasihat edecek. Sevgili gençler inşaallah dikkatlice dinleyerek seydadan maksimum derecede istifade etmeye çalışalım.
Ş.Urfa İHH, Gençliğin İnşası Seminerleri’nin 21.sini veren Şeyh İzeddin Aksan, gençlere takvayı anlatırken şunları kaydetti; 
Hz. Ömer(ra), Übey b. Ka’b’a: Takva nedir? diye sormuş. Übey b. Ka’b: Dikenli bir yolda hiç yürüdün mü? demiş. Hz. Ömer ‘Evet’ cevabını vermiş. Bunun üzerine: Peki böyle bir yolda yürürken ne yaptın? şeklinde sormuş. Hz. Ömer: Elbiselerimi topladım ve mümkün olduğu kadar korundum, deyince Übey: İşte takva budur, demiş… gençler bu yol dikenlidir, yolda envai çeşit günah vardır, dikkatli olup bu dikenler basmamaktır takva. 
Bir de asla herhangi bir sebepten birbirinize asla üstünlük taslamayın, çün kü cenabı hak Kuranı Kerimde bize şunu buyuruyor  Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler ( şeklinde ) kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün olanınız, takvaca en ileride olanınızdır. 
Peygamber efendimiz(sav) de şöyle buyurmaktadır
Rabbiniz bir olduğu gibi, babalarınız, dininiz ve Peygamberiniz de birdir. Arabın Aceme, [Arap olmayana] Acemin Araba üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızının karaya, karanın kırmızıya üstünlüğü yoktur. Hiçbir milletin diğerine üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.

Başka bir hadisi şerifte ise; “Irkçılık yapan, ırkçılık için savaşan ve ırkçılık uğrunda ölen, bizden değildir” diyor aleyhisselam. Yani islam kardeşliğimizin kıymetini bilelim, oyunlara gelmeyelim dedi.
Seyda sohbetine şöyle devam etti;
İbrâhim Edhem hazretlerini Allah için seven biri, bir gün onun ziyâretine geldi ve şöyle dedi: “Ey Allah dostu İbrâhim! Sana özeniyorum. Çünkü sen, insanların peşinden koştuğu dünya saltanatını ve dünya zevklerini elinin tersi ile ittin ve Allah dostlarının yolunu seçtin. Ben seni Allah için seviyorum ve senin yolundan gitmek istiyorum. Ancak ben, nefsimin günah tutkusundan kurtulamıyorum ve yaptığım tevbelere bağlı kalamıyorum”. 
İbrâhim Edhem dedi ki: “Sana beş tavsiyede bulunayım. Eğer bunları can kulağı ile dinler ve gereğini yaparsan, nefsinin günah tutkusundan kurtulur ve Allah dostlarının yoluna girersin”. 
O kimse: “Peki bu beş tavsiye nedir?” diye sorunca, İbrâhim Edhem dedi ki: 

1-Günah işleyeceğin zaman, Allah’ın yarattığı rızkı (gıdayı) yeme! Çünkü hem Allah’ın yarattığı rızıkları yiyeceksin hem de O’na isyan edeceksin, bu olmaz ve insanlıkla bağdaşmaz.

 2-Günah işleyeceğin zaman, Allah’ın mülkünden çık ve başka bir yere git! Çünkü Allah’ın mülkünde oturup O’na isyan etmen, apaçık bir nankörlüktür ve insanlık dışı bir davranıştır. 

3-Günah işleyeceğin zaman Allah’ın görmediği bir yere git ve orada günah işle! Çünkü Allah’ın huzurunda günah işlemen, gafletin de ötesinde çılgınlıktır ve insanlık dışı bir davranıştır. 

4-Hiç beklemediğin bir anda ve beklemediğin bir yerde Azrâil (a.s.) karşına dikilince, O’na de ki: “Ey Azrâil! Sen vakitsiz geldin. Çünkü benim daha çook işlerim var. Bak kızım evlenecek, oğlum askere gidecek, eşim ameliyat olacak ve torunum da sünnet olacak. Ayrıca evim yarım, işim yarım ve ödenecek borçlarım (çeklerim, taksitlerim) var. Bunlarla uğraşırken namaz kılmaya ve tevbe etmeye vakit de bulamadım. Sen şimdi git de, işlerimi tamamlayınca ve kaza namazlarımı kılınca gelirsin, de!” O kimse dedi ki: “Ben
Azrâil’e şimdi git, sonra gel diyemem ki!”

 Bunun üzerine İbrâhim Edhem: “Azrâil’e şimdi git, sonra gel diyemeyeceğini bildiğin halde nasıl günah işliyorsun” deyince, 
o kimse ağlamaya başladı ve “Beşincisi nedir?” diye sordu. 

5-Mahşer yerinde sevapların ve günahların tartıldığı zaman, eğer sevabın hafif (az) gelirse, Allah (c.c.) zebânilere emir verecek. 
“Onu tutun, (elini boynuna) bağlayın, sonra onu cehennem’e atın” (Hâkka, 30-31) 
“İşte o zaman zebânilere karşı diren, ellerinden kaç ve cehenneme gitme!” O kimse yine ağladı ve tek bir kelime konuşamadan İbrâhim Edhem’e sarılıp ayrıldı. 
İşte bu misalde çok güzel nasihatler vardır. Bu nasihatlere uyrasak inşaallah Allah’ın sevgili kulları oluruz.
Yoğun katılımın olduğu seminerin sonunda İHH İl Temsilcisi Behçet Atila, Şeyh İzeddin Aksan ve tercüman M.Ali Bozdağ’a birer Mavi Marmara maketi hediye etti. Seyda da İHH da gençlerle bir araya geldiği için mutluluğunu ifade ederek vakıf yetkililerine teşekkür etti ve Gençliğin Seminerlerinin çok iyi bir fikir olduğunu ve bunun mutlaka devam etmesi gerektiğini vurguladı.