Eski Urfa! Yavuz Sultan Selim Dönemi Urfası...

Bugün Aydiyete göre nufüs dağılımı yapıldığını İstanbul ve izmir gibi büyük şehirleri geride bırakarak Türkiye'nin en büyük ili olan Şanlıurfa'nın eski yapısını inceliyoruz. Yavuz Sultan Selim Döneminde Osmanlı hakimiyetine giren Şanlıurfa'da o dönemde nufüs sayısı kaçtır? Urfa'da hane sayısı kaç tanedir? Urfa nasıl Osmanlı Hakimiyetine girdi? Eski Urfa ile ilgili merak ettiğiniz bir çok bilgiyi Balikligol.com olarak sizler için derledik.

Eski Urfa! Yavuz Sultan Selim Dönemi Urfası...

Bugün Aydiyete göre nufüs dağılımı yapıldığını İstanbul ve izmir gibi büyük şehirleri geride bırakarak Türkiye'nin en büyük ili olan Şanlıurfa'nın eski yapısını inceliyoruz. Yavuz Sultan Selim Döneminde Osmanlı hakimiyetine giren Şanlıurfa'da o dönemde nufüs sayısı kaçtır? Urfa'da hane sayısı kaç tanedir? Urfa nasıl Osmanlı Hakimiyetine girdi? Eski Urfa ile ilgili merak ettiğiniz bir çok bilgiyi Balikligol.com olarak sizler için derledik.

İŞTE  YAVUZ SULTAN SELİMDÖNEMİNDE URFA ŞEHRİ


Urfa şehri 1514'te Safeviler tarafından zabt edilerek idaresi Kaçarlara bırakılmıştı. Ancak Safevi yönetimi altında uzun süre kalmayan Urfa şehri Memlukların eline geçmiştir. Mısır seferi dönüşü, Halep'in fethini müteakip Yavuz Sultan Selim, Memlük hakimiyetinde bulunan ve bu bölgeye baglı şehirlerden; Malatya, Urfa, Besni, Ergani, H~Ut, Divrigi, Siverek ve ikinci kez Mardin fethedilerek Osmanlı idaresine alınmıştı. El• Cezire ve Dogu-Anadolu'nun üç sene süren uğraşılar sonucunda Osmanlı hakimiyetine geçişi tamamlanmış ve 1 Ramazan 924 ( 6 Eylül 1518 ) yılında yapılan tahrirde de görülecegi gibi Urfa sancak olarak Diyarbakır Beylerbeyligine baglanarak, idaresi Piri Bey'e bırakılmıştı?

1- Urfa Şehrinin Mahalleleri ve Nüfusu

Urfa Sancağının ilk tahririni teşkil eden 1518 tarihli defterde Urfa'nın beş adet mahalleden müteşekkil olduğu görülmektedir. Bu mahallelerde yaşayan nüfusun tamamı müslüman olduğu halde, gayr-i müslim nüfusun "cemaat" adı altında ayrı olarak zikr edildiği dikkati çekmektedir. Bu durum gayr-ı müslim nüfusun, müslüman nüfustan ayrı olarak yaşadığını göstennektedir.

Urfa  şehri; Bab-ı Beriyye,  Babü'l-  Ma,    Bab-ı Amid,  Bab-ı Harran ve Mağaracık adlı beş adet müslim mahalle ile  'cemaat' adı altında kayıt edilen gayr-ı müslim mahalleden ibarettir. Bu mahalleler arasında ,253 hane ve 22 mücerret vergi nüfusu ile Bab-ı Harran Mahallesi, en fazla nüfusa sahip olanıdır.  Bu mahalleyi 204 hane,  15 mücerret vergi mükellefi olan    Bab-ı Amid Mahallesi,   114 hane,  23 mücerret vergi nüfusu olan Babü'l- Ma Mahallesi, 133 hane, 15 mücerret vergi nüfusu olan Bab-ı Beriyye Mahallesi ile 45 hane vergi nüfusu olan Mağaracık Mahallesi takip ediyordu.
Şehrin merkezinde yaşayan ve 'cemaat' adı altında kayıt edilen gayr-ı müslim nüfus ise; 300 hane ve 42 mücerret vergi mükellefinden ibarettidir

      Bu nüfusu yüzde olarak şu şekilde göstennek mümkündür.    
                            
    Urfa Şehri            Nüfusu        Oran(%)    
                            
    Müslüman            3985          72    
                            
    Gayr-ı müslim        1542          28    
                        
    Toplam               5527 kişi        100


Görüldüğü gibi  l518'de  Urfa'nın merkezinde  yaşayan gayr-ı müslim nüfusun, müslüman nüfusa nazaran bir hayli az oldugu dikkati çekmektedir. Urfa'nın merkezindeki bu nüfusu, aynı tarihte tahriri yapılan Mardin ve 1516'da tahriri yapılan Bayburt şehriyle kıyaslayacak olursak, Urfa'nın nüfus bakımından Mardin'den bir hayli küçüklı, Bayburt'tan ise bir hayli büyük oldugu görülmektedirl

518'te Urfa Sancagının merkezinde tahmini olarak 5527 kişilik bir nüfus yaşamakla beraber,merkezin dışındaki köylerde ve mezralarda yine tahmini olarak 2656 kişinin yaşadıgı, yani sancak dahilindeki genel nüfusun %30'nün şehir merkezinde, %69.6'sının ise köy ve mezralarda yaşadıgı tespit edilmektedir..

 Şehirdeki Meslek Zümreleri:

Urfa'nın 1518'de ilk tahriri yapılırken, mahallelerde yaşayan vergi mükellefi bazı şahısların, isimlerinin altına hangi meslekle iştigal ettiklerinin yazılmış olması, şehrin merkezinde ne gibi meslek zümrelerinin mevcut oldugunu göstermektedir. Bu arada bir hususa işaret edilmelidir ki, o da tahrir defterinde kayıt edilen bazı şahısların baba  atları bir  meslek  ismini    bir  meslek adını taşıyan bu gibi kimselerin, hali hazırda o mesleği icra edip etmedigi hususunda kesin bir kayda rastlanamadığından bu durumda olan kimseler,meslek sahibi olarak kabul merkezinde çeşitli meslek zümrelerine mensup olanlar, mahalleIere göre aşağıdaki gibi durum göstermektedir:

Bab-.  Beriyye Mahallesi:    Beriyye Mahallesinde sadece 25  hanenin icra ettikleri meslekler zikr edilip, bunların birer adetini; kasap, harir, kilimci, deveci, bakkal, baytar, basmacı, ilaci ve çizmeci, 2'şer adetini; tellak, sarraç ve kassar, 3'er adetini kefenduz ve hallaç, 4 adetini de bıçakçılar meydana getirmektedir.

Babü'I-Ma Mahallesi: Bu mahallede 18 adet esnafın icra ettikleri meslekler şunlardır: 1'er adet; çerçi,keçeduz, nancı, sarraç ve kemancı, 2'şer adet; tabbak ve igneci, 4'er adet; kazgancı ve çulhacı

Bab-. Amid Mahallesi: 19 adet mesleğin İCra edildiği Bab-ı Amid Mahallesinde de 1'er adet; külahi, kazgancı, tamgacı, hallaç, kapcı, tabbak, cevci, kefenduz ve basmacı, 4 adet deved ve 6 adet hayyat mesleklerini icra etmektedirler

Bab-. Harran Mahallesi: Diğer mahalleIere nispetle daha fazla meslek gurubunu ihtiva eden Bab-ı Harran Mahallesinde 58 adet meslek vardır. Bunların dağılımı ise şu şekildedir: i 'er adet; çerçi,gülabi,mimar, attar, çıracı, çırçır, kassas, şahne, kürkçü,    keçeduz,    kirişçi, hasırcı, kilinıci, sucu, sarban, danişment, bardakcı, börgi ve ahcı, 2'şer adeti; neccar, tabbak, nancı, penbeduz, aşşabi, 3'er adet; hallaç, deveci ve kasap, 4 adet dolah, 5 adet dellal ve i i adeti ise hayyattır. Buradaki meslek guruplan içinde en fazla miktarı hayyatlar oluşturmaktadır.

4- Şehrin İktisadi Durumu:

Urfa'nın MusuI ve HaIep kervan yoIu üzerinde bulunması30 sebebiyle, transit taşımacılığın önemli merkezlerinden birisi olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim 1518'de muhtelif yerlerden Urfaya gelen veya transit olarak geçen  ticaret büzürk  31  adı altında gümrük resminin alınması, bu hususu teyit etmektedir. Bunun yanı sıra şehirde alınıp satılan mallardan,kesilen hayvanlardan,dokunan kumaşlardan tamga-yı siyah denilen bir verginin alınması şehrin ticari bakımından hareketli oldugunu göstermektedir.

Urfa'nın iktisadi hayatında ziraatçiliğin hayli büyük  bir etkinliğinin olduğu tarım ürünlerinden  alınan vergi  toplamlarından anlaşılmaktadır. Aynı şekilde Göyünç'ün 1518'te şehir ahalisinin ziraat ile uğraşanlardan %15 vergi alındığını zikretmesi de bu gerçeği yansıtmaktadır.Tarım ürünlerinden alınan verginin 1/7 oranında olması,arazinin münbit olduğu kanaatini vemektedir. Zirai ürünlerden alınan 32000 akçalık verginin yarısını hınta (buğday), geriye kalanlarını şa'ir (arpa), penbe  (pamuk),  bağat-ı kurum (üzüm    bağları) dan  elde  edilmektedir.   Ayrıca Harran'da üretilen    çeltik mahsulünden    elde edilen 50000 akçalık vergi hasılatı34 bize
çeltik   üretiminin    bölgede   bir  hayli    yaygın olduğunu göstennektedir.

Harran suyundan geçit    resmi  adı altında 1000 akçalık vergi  alınması ise  bu  su~ tarım alanlarında bilhassa çeltik üretiminde kullanıldıgı kanaatini vennektedir.
B- URFA SANCACI'NIN TİMAR DACILlMI
Osmanlı Devleti'nin zirai,  hukuki ve  içtimai  nizamı büyük   ölçüde    timar sistemi    üzerine    kurulmuştu. Bu  sistemin  esası, geçimlerine  ve  hizmetlerine  ait masrafları karşılamak üzere bir kısım asker ve memurlara tahsis edilmiş olup,senelik geliri 20000 akçaya kadar olan askeri diriikiere dayanrnaktadır. Devletin merkeziyetçi    idaresi altında teşekkül ve  İnkişaf etmiş olan Osmanlı timar sistemi

Yavuz Sultan Selim Döneminde  Urfa'nın İdari Taksimatı memleketin askeri ve siyasi bir gücü olduğu kadar iktisadi ve içtimal hayatının gelişmesinde de mühim bir mevkiye sahipti. Osmanlı devletinde yeni feth edilen bir bölgede, bölgenin Osmanlı hakimiyetine geçmesinde hizmeti bulunan bazı yerli kimselere timarlar verildiği40 gibi,başka bölgelerden getirilen kimselere de timar verilirdi41 • Ayrıca sultana, beylerbeyine ve sancakbeyine büyük haslar ayrılarak bölgede merkezi idarenin daha da kuvvetlenmesi yoluna gidilirdi. Bunun yanında timar sisteminin bel kemiğini oluşturan diğer timar sahiplerinin veya timar sahipliğine namzet olanların da ihmal edilmemelerine dikkat edilirdi. Bu çerçevede   Osmanlı    hakimiyetini  müteakip    1518    Tarihinde    Urfa Sancağı 'nda uygulanan  timar  sisteminin  nasıl bir  görüntü    arz    ettiğini ve    timar sahipliğini kimlerin oluşturduğunu    bölgenin  ilk tahririnden    tespit etmek mümkün olmaktadır.               
1518    TARİHLİ URFA  KANUNNAMESİ

Defter-i Yasah~-i Liva-i Ruha Tafsil-i Kanun-name-i Liva-i Ruha ber muceb-i lemOn-1 Hasan Padişah Evvel    şehir halkı olandan  ve  şahnalik deyfı geri  evvel  üzere  mukarrer kılındı. Ve valilik deyfı her çift  başına beşer kile-i Ruha-yı gal1e alınır imiş ki, iki buçuk Osman! kilesidir. Ve girü çift başına valilik iki Osmani akÇasl dahi alınır imiş. Ve ınuştuluk deyü cül1ab üzerinde olan ah~li-i kuradan her çift başına beşer kile-i Ruha-yı gal1e ile iki Osmani akçası alınırmış. Bu zikr olan hususların alınmasınun mevsimi harman vaktidir. OL vakt atalar. Ve kara salgun deyu külliyen liva-yı mezkUrenin  re~yasının zir~'atinden ellide  bir  alınırmış. Bu  hususlar  dahi mukarrer kılındı. Harman vaktinde alınırmış, nısf bugday ve nısf arpa. Ve resm-i ırgadiye her hı1neye üçer gün ve her günü üçer akçadan dokuzar akça alınır imiş. Anun dahi alınmasının mevsimi nısf(ı) evvel bahar ekin vaktinde ve nısfı dahi orak vaktinde. Ve gerü her haneden bir yük odun dahi alınırmış. Her yüküne dörder Osmani akça alınırmış. Bunun dahi alınmasının mevsimi son güz ayındadır. Gerü evvel üzere mukarrer kılındı. Ve şehir bostanların suvarmak içün Ayn-ı ~b-ı Halil'den nevbet alınırmış. Bir gün ve bir gece müddeti olurmuş. Ana addan dirIermiş. Her addana yüz yirmi Halep akçesi maktfı' var imiş. Doksan addan cem' olur imiş. Cümle-i akçası on bin sekiz yüz Halebi akça olurmuş. Bu dahi mukarrer
kılındı. Alınmasının mevsimi nısfı nevrı1zda ve nısfı dahi güzün  evvel ayındadır. Ve şehir bostanlarından resm-i şahnegi deyü iki bin yedi yüz elli Osman! akÇasl dahi alınırmış. Bunun dahi alınmasının mevsimi üzüm vaktindedir. Ve resm-i arasiyeden nim eşrefi alınırmış. Ve ~det-i agnarn güde derler imiş. Her yüz koyundan bir koyun ve iki Osmani aşçası alınur imiş.

Ve    yatak  başı    dahi  gerü    her    sürüde    bir    koyun    alınırmış. Bunların dahi alınmasının mevsimi nevrızdadır. Bu zikr olan hususlar külliyen  ber karar-ı sabık mukarrer kılınup defter-i cedide hasıl kayt oldu.  Ve hazariye dirler mezbilreden çift başına beşer kile-i Ruha-yı galle alınur imiş. OL husus ref olup dertere kayt olmadı. Ve bostanı olan kurarlan dahi öşür üzere alınur imiş. Ber karar-ı
sabık mukarrer kılındı.

Ve bac ve tarnga hususu dahi akmişe cinsinden gelüp satılsa yirmide bir tarnga alınur imiş. Ve geçüp gitse her deve yükünden iki Kayıtı Beyi eşrefi ki yüz Osman! akçası olur. Ve at ve katır yükünden bir eşrefi ki elli Osmani akçası olur. Ve Halep'ten ve gayri yerlerden şehre gelüp    satılan sabun ve hınna ve hunna ve mazı:ı ve fındık ve badem ve zeyt yagı ve rogan-ı sade ve asel ve pekmez ve kuru üzüm    ve kuru incir ve erük  ve zerdali ve dahi bunlara nisbet ne ki vardır satılsa yüzde  beş Osmanlı akça  alınur imiş.

imiş ki on iki Osmanı akçası olur. Ve taşradan getirilip satılan tuzun bir deve yükünden üç tenge alınur imiş ki altı Osmanı akçasıdır. Ve at yükünden iki tenge ve merkep yükünden bir tenge alınur imiş. Ve biber ve zencebil ve karanfil ve kalay ve Dİşadur ve dahi bunlara benzer ne varsa bir deve (yükünden) bir buçuk eşrefi alınur imiş. Ve kasaphane şehirde boğazlanan her koyundan bir tenge alınur imiş ki iki Osman! akçası olur. Ve sığır boğazlansa her başa üç tenge alınur imiş ki altı Osman! akçasıdır.

Ve şaraphane dahi taşradan şarap gelse bir at yükünden sekiz tenge alınur imiş ki on altı Osmanı akçası olur ol alınur imiş. Ve hakkı şirecilik dahi her yükten dokuzar nevgi şire alınur imiş. Ve şehir halkının bağından hasıl olan şaraptan bid'at yOğimiş. Ve meyhane kurulup ala-hide bir yerde şarap satılmak dahi düstlir değilimiş.

Ve resm-i deııaliye, bazara hayvanat cinsinden ve at ve öküz ve merkep gelüp satılsa satandan her yüzde bir akça-i Osmanı alırlar imiş. Ve bezestanda ruha kumaşından satılsa her topta nım Osmanı akça alırlar imiş. Amma kemha ve buna nisbet kumaş olsa yüzde bir Osmanı akça alınur imiş. Ve iplik pazarında iplik satılsa her sekiz nevgiden bir Osmanı alırlar imiş. Ve altın ve gümüş ve cevabir kısmından ne kim vardır satılsa külliyen yüzde bir Osmanı akça alınur imiş. Ve resm-i çulha da her çukurdan bir tenge alınur imiş ki iki Osmanı akçası olur.

Ve hububat kısmından arsada gelip satılsa her müd-i Ruha'dan bir kile-i Ruhayı alınur imiş. Ve resm-i bevvabı kapulardan geçen şarabın at yükünden üçer nevgi şarap alınırmış. Ve bir yük odundan bir odun ve kömür yükünden bir karaca akça ve akmişe kısmından yabandan gelen her yük başına bir Osmanı alınur imiş.
Kaynak: OSMANLI URFASI KİTABINDAN/ Prof. Dr. Abdullah Ekinci