Eski AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Prof.Dr. Mazhar Bağlı, CHP ve İYİ Parti’ye çağrıda bulundu
Sosyoloji Profesörü ve AK Parti 25. Dönem Şanlıurfa Milletvekili Mazhar Bağlı, dün akşam CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi yetkililerin katıldığı bir televizyon programında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, TBMM'nin 27'nci dönem 5'inci yasama yılı açılışında yaptığı konuşmada, “Adına Kürt sorunu denilen meseleyi biz çözdük.” çıkışını bir sosyolog olarak değerlendirdi.
“HDP’ bir not defterinin yerini PKK’dan habersiz değiştiremez. Bunlar birbirinden bağımsızdır denilmesin. Yarın mecliste HDP’nin onaylaması için CHP ve İYİ Parti’nin temsilcileri buradalar buyursunlar ‘PKK bir terör örgütüdür’ diye TBMM’de bir bildiri yayınlasınlar. HDP’de bunu onaylasın.”
“Bu 80 yıldır milletin gönlünde açılmış bir yaraydı. Bu yarayı üstelik kendi siyasal ideolojileri, kendi kadroları kendi düşüncülerinin açtığı bir yara olmadığı halde onlar tedavi ettiler. Bunu her yerde çok gururla söylemeleri gerekiyor.”
Sosyoloji Profesörü ve AK Parti 25. Dönem Şanlıurfa Milletvekili Mazhar Bağlı, dün akşam CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi yetkililerin katıldığı bir televizyon programında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, TBMM'nin 27'nci dönem 5'inci yasama yılı açılışında yaptığı konuşmada, “Adına Kürt sorunu denilen meseleyi biz çözdük.” çıkışını bir sosyolog olarak değerlendirdi.
Dünyada doğu ve batı olmak üzere iki ana blokta ulus devletlerin inşaa edildiğini işaret eden Bağlı, demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin doğu bloğunda olmadığı için başarısız olduğunu söz konusu unsurların batı bloğunda yer almasından dolayı başarı sağlandığını ifade ederek, Türkiye’de ise barış ve özgürlüğün sadece isminin olduğunu fiili olarak yer almadığını söyledi.
Kürt meselesinin ilk olarak ortaya çıktığında etnik, sonra siyasal, daha sonra terör ve en sonunda da uluslararası bir mekanizmaya dönüştüğü yönünde tespitlerde bulunan Bağlı, her iktidar döneminde bu sorunla ilgili yapılacak çözüm yollarında söz konusu parametrelerin dikkate alınması gerektiğini vurguladı.
Partisinin sorunu çözdüğünün altını çizen Bağlı, “Devlet kaynaklı olduğunu düşündüğümüz ya da söylenen Kürt meselesiyle ilgili ret, inkar ve asimilasyon olan kısmını yani devletin bu konuyla ilgili olan temel politikalarını ve tutumlarını AK Parti iktidarı gerçekten çok büyük bir cesaretle yaptı. Bana göre en çok gurur duyabilecekleri ve Türkiye’de herkese gururla anlatabilecekleri bir çalışma ve projeydi. Bunu böyle bugün çok hafif çekingen utangaç bir tavırla dile getirmelerini ben hayretle karşılıyorum. Bunu kurdukları ittifak dolayısıyla olduğunu düşünmüyorum. Hakikaten bende bilmiyorum. Bu 80 yıldır milletin gönlünde açılmış bir yaraydı. Bu yarayı üstelik kendi siyasal ideolojileri, kendi kadroları kendi düşüncülerinin açtığı bir yara olmadığı halde onlar tedavi ettiler. Bunu her yerde çok gururla söylemeleri gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“HDP, bir not defterinin yerini PKK’dan habersiz değiştiremez”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun zamana ve zemine göre davranarak Kürt meselesine ilişkin içi boş açıklamalarda bulunduğunu öne süren Bağlı, çözüm süreci döneminde partide aktif olarak görev yaptığını belirtti.
Partisinin Türkiye’nin en kritik meselelerinden birisi olan çözüm sürecini hayata geçirdiğini savunan Bağlı, şunları kaydetti:
“HDP, bir not defterinin yerini PKK’dan habersiz değiştiremez. Bunlar birbirinden bağımsızdır denilmesin. Yarın mecliste her iki partinin temsilcileri (CHP ve İYİ Parti) buradalar buyursunlar ‘PKK terör örgütüdür’ diye TBMM’de bir bildiri yayınlasınlar. HDP’de buna onay versin görelim, vermeyecektir. Sadece terörün silahlı kanadı ile mücadele ettiğimizde siz bedenen öldürüyorsunuz ama ruhen öldürmemiş oluyorsunuz. Onu ruhen de öldürmek için ayrıca gölgesinin üzerine düştüğü diğer sorunları da çözmemiz gerekiyor. Bir defe şunu kabul edelin bölgede insanların bir aidiyet sorunu var. Yani vatandaş olmakla yasal olmakla ilgili değil, hissiyat ile ilgili olanı söylüyorum. Yani insanların bir dışlanmışlık böyle bir kalabalık içerisinde omuz atılmış gibi hor görülmüş olmalarıyla ilgili bir durumu söz konusudur. Elbette hükümetin hiçbir şekilde Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sistematik olarak etnik yapıya yön elik hiçbir ayrımı yok. Ben kürdüm ve Profesör oldum.”