ERGENEKONUN MASUM SANIKLARI
Ergenekon dalgasının başladığı dönemlerde (2007-2008) Ordu içinde yuvalanan vesayetin sesi o kadar gür çıkıyordu ki, en ufak bir algı operasyonu, o sesin arkasında duranların ne kadar suçlu, hatta cani oldukları konusunda bizi ikna edebilirdi. Öyle de oldu. Bugün operasyona maruz kalanların nasıl bir algı yönettiklerini o günden biliyoruz. Onların televizyon ve gazetelerinde, hem hükümeti yıkmak hem de cemaati bitirmek isteyenlerin nasıl gizli bir terör örgütü kurdukları anlatılıyordu. Bu çerçevede oluşturulan algı çok güçlü ve çok profesyonelce idi. Bizler oluşturulan algının o kadar etkisinde kalmıştık ki, üzülerek belirteyim ki, gözaltına alınan subayların eş ve çocuklarının feryatlarına kulağımızı tıkadık, ne yazık ki.
O gün Ergenekon dolayısıyla gözaltına alınanların arkasında ağlayanlar onların eşleri ve çocuklarıydı. Arkalarında, onları destekleyen büyük bir örgüt gücü görünmüyordu. Türkiye İşçi Partisi ve bazı sol örgütlerin onlar için sokağa çıktıklarını ve zayıf bir sesle onların arkasında durduklarını saymıyorum. Fakat bugün gözaltına alınanların ne kadar örgütlü bir teşkilata sahip olduklarını biliyor ve görüyoruz. Gerçekten de Paralel yapı denilen örgütün devlet teşkilatı içinde, özellikle de emniyet ve adliyede paraleli mevcuttur. Düşünün: Henüz bakan ve iki arkadaşının bildiği bir operasyonu bir hafta önceden haber almışlar ve adliyenin önünde kalabalıklar birikmeye başlamıştı.
14 Aralık itibariyle gazete yöneticileri henüz gözaltına alınmadan, bindirilmiş kıtalar gibi binlerce insan hem gazete önünde hem adliyede bir araya geldiler ve güya özgürlüğe yapılan baskıları protesto ettiler. Örgütün teşkilat yapısı o kadar güçlü ve tek bir elden yönetildiği o kadar belli ki, çok zaman önce Arapça ve İngilizce pankartlar, pankartların rengi ve yazılar bile hazırlanmıştır. Yabancı Dildeki pankartların amacı da, ülkeyi dışarıya rezil etmek Ve demokrasi elden gidiyor diye feryat ediyorlar.
Allah aşkına, size kim inanır? Kumpas kurduğunuz ailelerin demokratik hakları yok muydu? Daha dündü, babalarının arkasında feryad u figan eden kız çocuklarının seslerine kulak tıkayan sizler değil miydiniz? Eşi hapishaneye düştüğü için kahrından ölen kadınların feryatları kalplerinizi acıttı mı? Ya da hapishanede kahrından ölenlerin ailelerine başsağlığı dilediniz mi?
Maalesef o zamanki paralel örgüt, her Ergenekon operasyonunun arkasından tapeler yayınlamakla meşguldü. Adam evinde eşiyle konuşmuş; sevmediği iktidarı ve paralelcileri eleştirmiş Belki sayıp sövmüş Vay efendim, siz nasıl böyle bir konuşma yaparsınız, denilerek tapeler delil olarak mahkemelere sunuluyordu.
Tahşiyeciler denilen Mehmet hoca grubu hakkında üretilen sahte delil ve belgelerden anladık ki, meğerse Ergenekon için uydurulan delillerin hepsi yalanmış. Bombalar hem onlara hem de tahşiyecilere delil yapılmak istenmiş. Sizi Allah kahretsin inşallah, nasıl böyle bir iftira yapmaya gönlünüz razı oldu? Yazıklar olsun. Bu kadar insanın kanına nasıl girdiniz? Bu kadar eşin, kız çocuğunun, erkek çocuklarının feryatlarına nasıl kulak tıkadınız?
Dün gözaltına alınan gazetenin yöneticisi, Cemaat hakkında kitap yazan ŞIK ve ŞENERe şöyle bir tvit atmış: Hakkınızı helal edin. Sizi anlayamadık. Döndüğümde ilk sizi ziyaret edeceğim. Bade Harabil-Basra ŞIK cevap vermiş: Tanrıya inanmadığım için helalleşme ye inanmıyorum. Hakkımı burada arayacağım. Allah bazılarını kimlere muhtaç ediyormuş!
Ergenekon sanıkları hakkında çok yazı yazmış birisi olarak, bu kadar algının etkisinde kaldığım için kendimden utanıyorum. Masum olanlarından teker teker özür diliyorum. Haklı olduğum tek taraf, ordu içinde yuvalanan vesayetçilerin sol zihniyetle işbirliği yaparak dine ve dindarlara karşı öfke ile bakışlarıydı. Bu hazımsızlık bizi büyük bir algı operasyonunun etkisinde bıraktı. O güne kadar hiç görmediğimiz ve çok profesyonel bir algı operasyonu ile karşı karşıya kaldık. Ama anlamalıydık. Babalarının arkasından gözyaşı döken küçük kız çocuklarını anlamalıydık. Bugün gözaltına alınanların da masum olmalarını isterdik. Çünkü isnat edilen suçlar bir gazetecinin işi olmamalı. Ama herkes biliyor, onlar da biliyor ki, Gazetede ve medyada da imamet silsilesi vardır.