ERGENEKON HAKKINDA

ERGENEKON HAKKINDA

Medya tarafından ortaya konulan belgelere bakarak ve biraz da laiklik karşıtı olan muhafazakâr kamuoyunda oluşan kanaatlerin tesirinde kalarak Ergenekon’un ne kadar dehşetli ve acımasız bir örgüt olduğu hakkında çok sayıda yazı yazmış biriyim. Yazdıklarımın hepsi doğru mu? Böyle bir şey iddia edemem. Belki de içlerinde doğru olmayanlar, hatta zandan ibaret olanlar da vardı. Ama Türkiye’nin son 60 yıllık tarihinde meydana gelen darbelere ve darbe sonrası yahut öncesi, bir kısım askerî zevatın buyurgan konuşmalarına ve ana muhalefetin de sürekli darbe yapanların arkasında duruşuna dikkatle baktığımız zaman, birilerinin sürekli bir şekilde ülkeyi vesayetle idare etmek istediklerini görürüz. Bunun adı da, askerî veya adlî vesayet idi.

Ülkede her zaman laiklik vurgusu yapanların neden böyle davrandıklarını, başörtüsü gibi kimseye zararı olmayan bir şeyi neden bu kadar önemsediklerini, ana muhalefetin, ordu adına konuşan kimi askerlerin ve sol medyanın neden Kur’an Kurslarına ve İmam-Hatip Liselerine düşmanlık yaptıklarını askeri ve adlî vesayet açısından değerlendirmek mümkündür.

Nihayet 2007 yılında darbeci vesayetçiler tarafından hükümete yapılan muhtıranın ters tepmesi sonucu başlatılan soruşturmaların sonucunda darbe teşebbüsünde bulunan yüzlerce asker tutuklandı ve hapse konuldu. Kimileri ceza aldı, kimilerinin dosyaları hala yargıtaydadır. Bununla birlikte hala ceza almamış ve muhakemesi bitmemiş davalar da vardır.

Fakat özellikle 2011 yılında sonra, HSYK’nın yapısı da değiştirilince birileri, emniyetteki bürokratik güçlerini ve ele geçirdikleri yargıyı kullanarak suçsuz yere bazı insanları hapse attırıp cezalandırdıkları görülmektedir. Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın başına gelenler bunun apaçık bir göstergesidir. Emniyet içindeki örgütlenmeyi anlatan bir kitap yazdı diye, Devrimci Karargah örgütü diye bir örgütün kurucusu olarak gösterildi ve adama 15 yıl hapis verildi. Üstelik kitabının basımı da durduruldu. Ben adamcağızın yazdığı kitabı baştan sona kadar okudum. Orada kimlerin nasıl ve ne şekilde devleti ve resmi makamları manipüle ederek Emniyeti ele geçirdiklerini anlatıyor. Ortaya koyduğu şey, bazı isimlerin nasıl devletin içine gizlice yerleşip örgütlendiklerini ortaya koyuyor. O kadar ki, kitabın sonunda, “Yakında benim hakkımda da soruşturma açıp beni de tutuklayabilirler” diye yazmış. Nitekim kitap henüz baskıdayken adam tutuklandı.

Şimdi “Orduya kumpas kuruldu” diyenler, eğer “Ergenekon ve benzeri örgütlerin hiç aslı astarı yoktur, her şey bir düzmeceden ibarettir” diyorlarsa bunlara katılmak imkânsızdır. Çünkü laiklik perdesi altına saklanarak yıllarca bu memlekete kan kusturanları çok iyi biliyoruz. Ama eğer “Hanefi Avcıya yapıldığı gibi birçok askerî rütbede olan insanlara da böyle asılsız örgüt suçlaması yapılmıştır ve adamlar mağdur bir şekilde yıllardır zindanlarda yatıyorlar” diyorlarsa onlara katılmamak mümkün değildir.

Gerçekten de Hanfi âvcı önümüzde çok açık ve aydınlatıcı bir örnektir. Türkiye 17 Aralık’tan bu yana yeni bir darbe teşebbüsüyle daha tanıştı. Bu kez, tüm vatandaşların hassas oldukları yolsuzluk gibi bir kılıf giydirerek bir darbe yapmak istediler. Buna rağmen, bu teşebbüsün Türkiye’ye maliyeti 120 bin dolar olsa bile muvaffak oldular, denilemez. Emniyet ve yargı içinde örgütlenerek Sayın Başbakan’ın ve bakanların evlerine böcek sokacak kadar herkesi dinlemeye başlayan bu yapı, Hanefi Avcı’ya örgüt kuruculuğu suçunu isnat ettiği gibi pekâlâ birçok komutana da kumpas kurmuş olabilir. Onlar için de suç delili üretilmiş olabilir. Şu anda hapiste yatan askerler ve sol fikirli insanlarla aynı fikirleri paylaşmasam bile, onların yeniden muhakeme edilmelerini istiyorum. Çünkü bizim gibi insanlar, her türden mağdur insanlara sahip çıkması gerekir. Aksi takdirde adil olunması mümkün değildir. Adil olmayanlar veya başkalarına iftiralar atarak onları hapse attıranlar adî bir mümin sıfatını bile hak edemezler.

Bu yüzden, eğer Ergenekon ve diğer darbe teşebbüsçüleri içinde kumpasla içeri atılmış ve mağdur edilmiş insanlar varsa, onlar hakkında yazdığım yazılardan dolayı onlardan ve ailelerinden özür diliyorum. Çünkü gerçekten kumpas derecesinin ne kadar dehşetli olduğu yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Öyle anlaşılıyor ki,  birilerinin asıl amacı bu hükümeti düşürdükten sonra çözüm sürecini sona erdirmek ve Türkiye’yi Suriye gibi bir iç savaş ortamına sürüklemektir. Allah muhafaza etsin. Amin