Erdoğan'ın kızıp susturduğu komutanlar!

AK Parti'nin iktidar olduktan sonra askerin aleni tavırları karşısında Erdoğan'ın gösterdiği sert tepkiler gündemde. Erdoğan kudretli komutanları bakın nasıl susturmuş!

Erdoğan'ın kızıp susturduğu komutanlar!
Yeni Şafak Gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi bugünkü yazısında çok çarpıcı anektodlar paylaştı.

Başbakan Erdoğan'ın katılacağı ilk YAŞ toplantısından önce "muhtıra" isteyenlere Hilmi Özkök'ün verdiği cevap. Erdoğan'ın ilk defa katıldığı Sezer Başkanlığındaki MGK toplantısında, hükümete ağır ithamlarda bulunan Şener Eruygur'u sert bir dille uyarması, 2006 yılı Yüksek Askeri Şûrâ toplantısı ise Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Cömert Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki irticai faaliyetler konusunu gündeme getirmesinden sonra verdiği "anlamlı" yanıt ve son olarak Balyoz Darbe Planı soruşturması kapsamında aralarında generallerin de bulunduğu 102 TSK mensubu hakkında tutuklama kararı çıkınca, Dolmabahçe'ye gelen eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'in sesini yükseltmesi karşısındaki tepkisi..

İşte Selvi'nin satırları:

ŞÛRÂLARDA NELER YAŞANDI

İlk şûrâ toplantısına Başbakan sıfatıyla Abdullah Gül katılmıştı. MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılıç, Başbakan'a dönerek, "Yerinde olsam karının örtüsünü çıkarırım" demiş, "Haddini bil" diye uyarılıp, azarı yemişti.

Başbakan Erdoğan'ın katılacağı YAŞ toplantısı öncesinde Genelkurmay'da hazırlık toplantısı yapılıyordu.

Hava Kuvvetleri Komutanı, İbrahim Fırtına, "Parlamento Cumhurbaşkanı tarafından feshedilmelidir. Yeniden anayasa yapılmalı ve bu anayasaya kendini koruyacak her türlü imkan konulmalıdır. Bu hükümetle olmaz" diye konuşuyor.

Fırtına'nın ardından söz alan diğer paşalar da, benzer konuşmalar yapınca, Genelkurmay Başkanı Özkök, "Muhtıra vermeye niyetim yok" demek zorunda kalmıştı.

Çünkü paşaların konuştuğu metin, "Sarıkız" darbe planıydı. Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'a göre, darbe planlarını hazırlayan, "Jandarma Genel Komutanı daima bir ihtilal özlemi içerisinde" ydi.

Sadece Jandarma komutanı mı dediğinizi duyar gibiyim.

Peki o günlerden buraya nasıl gelindi.

Başbakan Erdoğan'ın katıldığı ilk MGK toplantılarından biriydi. Cumhurbaşkanı Sezer'in başkanlığında yapılan MGK toplantısında Şener Eruygur, hükümeti hedef almış ağır ithamlarda bulunuyordu. Başbakan Erdoğan uyarmasına rağmen konuşmasını sürdüren Eruygur'a, "Kes ulan" diye gürlemek durumunda kalmıştı.

2006 yılı Yüksek Askeri Şûrâ toplantısından da kamuoyuyla ilk kez paylaşacağım bir anekdotu aktarmak istiyorum.

"Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Faruk Cömert Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki irticai faaliyetler konusunu gündeme getiriyor. Başbakan dinlerken tek tek not alıyor.

Konuşma bitince, gergin bir havada, "Bunlar Hava Kuvvetleri'nin görevi değil" diyor. Buz gibi bir hava esiyor. "Ama aynı zamanda söyledikleriniz de doğru değil. Göreviniz olmamasına rağmen yine de tek tek cevap vereceğim" diye konuşuyor. Cömert'in gündeme getirdiği iddiaları çürütüyor.

Başbakan'ın bu çıkışı üzerine kimse söz alamıyor.

Şûrâ toplantısından sonra Faruk Cömert, aracına bindikten sonra, "Ben konuyu açacaktım, diğer komutanlar da dalacaktı. Ama hepsi beni sattı" diye hayıflanıyor.

Son bir not da, Dolmabahçe'den. Büyükanıt'tan değil, Koşaner'den.

Balyoz Darbe Planı soruşturması kapsamında aralarında generallerin de bulunduğu 102 TSK mensubu hakkında tutuklama kararı çıkınca Harbiye Orduevi'nde ailelerle görüşen Koşaner Paşa o hızla soluğu Başbakan'ın Dolmabahçe'deki ofisinde almıştı.

Konuşmanın bir yerinde Koşaner Paşa sesini yükseltip, bilinen üslupla konuşmaya başlayınca Başbakan, "Otur oturduğun yerde, ne yapacaksın?" diye çıkışmıştı.

Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanının bir gecede istifa etmesine rağmen, 5.5 saat içerisinde atama yapıp Yüksek Askeri Şûrâ toplantısına tek başına başkanlık eden bir Başbakan Recep Tayyip Erdoğan.

İstiklal Mahkemeleri, Yassıdalar ve darbelerle kurulan askeri vesayeti geriletmede en büyük pay ona ait. Onun güçlü liderliği olmasa bu mesafe alınamazdı.

Ama millet de onun bu mücadelesini taçlandırdı.

MİT yöneticilerine ifade kriziyle başlayan süreci Başbakan'ın iradesini sorgulama gibi bir noktaya çekmek isteyenlere, Erdoğan'ın kim olduğunu ve Türkiye'nin buraya nerelerden geldiğini hatırlatmak istedim.

Demokratikleşme adına alacağımız daha çok mesafe, aşmamız gereken bir yığın engel varken, birbirimizi yemenin anlamı ne?