Erdoğan; Nükleersiz bir dünya mümkün
"NÜKLEER SİLAHLARIN TEDRİCEN AZALTILMASI VE BİR AŞAMADA ORTADAN KALDIRILMASI, BÖLGESEL VE KÜRESEL GÜVENLİK VE İSTİKRARA YAPILABİLECEK EN FAYDALI HİZMET OLACAKTIR"
"NÜKLEER SİLAHLARDAN ARINDIRILMIŞ BİR DÜNYA, HERKESİN KENDİNİ DAHA GÜVENDE HİSSEDECEĞİ BİR DÜNYA ANLAMINA GELECEKTİR VE TÜRKİYE BU YÖNDEKİ ÇABALARI TEŞVİK ETMEKTEDİR"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD'deki Nükleer Güvenlik Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, nükleer silahların zamanla azaltılmasının ve ortadan kaldırılmasının bölgesel ve küresel güvenlik ile istikrara yapılabilecek en faydalı hizmet olacağını söyledi.
Başbakan Erdoğan, zirvede yaptığı konuşmada, güvenlik algısının son derece önemli değişimler geçirdiği, güvenlik ve özgürlük dengesinin daha kırılgan ve hassas nitelik kazandığı bir süreçten geçtiğini söyledi. Erdoğan, "Güvenlik kavramına ilişkin her geçen gün yeni tanımlamaların yapıldığı, güvenliğin kapsamının daha da genişlediği hepimizin malumudur. Bununla birlikte, karşı karşıya bulunduğumuz risk ve tehditlerin yapısı da önemli ölçüde değişerek ulusal savunma ve uluslararası güvenliğe ilişkin köklü
varsayımları geçersiz kılacak hale gelmiştir. Yoksulluk, iklim değişikliği, korsanlık, bölgesel istikrarsızlık ve terörizm gibi tehditlerin etkisi küçülen dünyamızda daha derinden hissedilmektedir" dedi.
Böyle bir atmosferde yeni tehditlere, eski yaklaşımlarla karşılık vermenin geçerli bir yöntem olarak kabul edilemeyeceğini belirten Erdoğan, "Yeni tehditler, yeni yaklaşımları beraberinde getirmelidir. Bugün büyük ölçüde güncellenmiş ve daha fazla eşgüdüm sağlanmış bir mukabele yöntemine ihtiyaç vardır. Şunu da unutmamak gerekir ki, küresel bir köye dönüşen dünyada sorunlarımız da ortak bir mahiyet arz etmektedir. Sorunlarımız ortak olduğuna göre, o halde çözüm yolları da daha insicamlı ve ortak tutumları
gerekli kılmaktadır" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, konuşmasında başta nükleer enerji ve nükleer silahlar olmak üzere her alanda dünya kamuoyunu ve vicdanları rahatlatacak cevaplar üretmenin artık kaçınılmaz ve ertelenemez bir hal aldığına vurgu yaptı. Erdoğan, "Adalet duygusu örselenmiş ve tahrip edilmiş kitlelerin nasıl bir umutsuzluk duygusu içinde olduklarını ve bu umutsuzluğun yol açtığı çaresizliğin nasıl sorunlar ürettiğini hep birlikte yaşayarak gördük. Adalet, eşitlik ve hakkaniyet duygusundan uzak yaklaşımlar, maalesef
düşmanlıkların, kamplaşmaların artmasında en önemli rolü oynuyorlar. Esasen, bizim Türkiye olarak üzerinde hassasiyetle durduğumuz Medeniyetler İttifakı, dünyada çeşitli nedenlerden oluşmuş önyargıları ve yanlış anlamaları gidermeye yönelik önemli bir mücadele yöntemidir" dedi.
Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Nükleer silahlar, kitle imha silahları, uluslararası terörizm gibi konularda ortak ve kararlı bir hareket tarzı ortaya konmadığı sürece medeniyetler arasındaki uçurum daha da derinleşecek ve telafisi zor husumetler ortaya çıkacaktır. Küresel meselelere ortak çözümler üretme konusu bugün her zamankinden daha fazla ciddiyet ve önem arz ediyor. Nitekim, yaşanmakta olan ağır küresel kriz, küresel meseleler karşısında ortak ve aktif çabaların ne kadar hayati olduğunu ispat etmiştir. Aynı şekilde nükleer
enerji, nükleer silahlar, terörizm, yoksulluk, iklim değişikliği gibi küresel sorunlar karşısında da bu ortak kararlılığı göstermek zorundayız."
Zirve sebebiyle nükleer güvenlik ve nükleer risklerin azaltılması konusunda ihtiyari bir rehber oluşturmanın hedeflendiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, bu hedef doğrultusunda dikkat edilmesi gereken hususları şu şekilde sıraladı:
"Nükleer terörizm riskinin bertaraf edilmesi yolunda ilk ve en önemli adım, hiç şüphesiz nükleer silahsızlanma çabalarının artırılması ve ulusal güvenlik politikalarında nükleer silahların rolünün azaltılmasıdır. Nükleer silahları kullanma riskinin ancak nükleer silahların yayılmasının önlenmesiyle azaltılabileceğini idrak etmeliyiz. Bu yolda atılması gereken öncelikli ve hayati adımlar da ortadadır; Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'nın (NPT) yetki ve etkinliği güçlendirilerek
sürdürülmelidir. Nükleer Denemelerin Kapsamlı Yasaklanması Antlaşması gecikmeden yürürlüğe girmelidir. Çekirdeği Bölünebilir Maddelerin Yasaklanması Antlaşması için müzakerelere başlanmalı, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi yükümlülüklerine de tam riayet gösterilmelidir. Bütün bu hassasiyetler çerçevesinde Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın rolü güçlendirilmelidir. Bununla birlikte her ülkenin nükleer enerjiden barışçıl amaçlarla yararlanma hakkı teslim ve teyit edilmelidir. 'Güvenlik'
ve 'emniyet' kavramları barışçı nükleer teknolojilerden istifade etmek için koşulan şartlar olmamalı, bu teknolojilerin sorumlu biçimde kullanılmasını etkili biçimde temin eden araçlar olarak görülmelidir."
Türkiye olarak uluslararası toplumun güvenlik algısının artırılması ile nükleer silahlara dayalı güvenlik arasında ters orantı bulunduğuna inandıklarını söyleyen Erdoğan, "Şahsi düşüncem, gerçek caydırıcılığın veya güvenliğin nükleer silahlara değil, halklarımızın refahına yapılan yatırımlarla mümkün olduğu yönündedir. Nükleer silah sahibi ülkeler, bu çerçevede ayırdıkları dev kaynak ve bütçeleri, bunun yerine halklarının refahı için tahsis etselerdi, kuşkusuz o ülke çok daha zengin ve zengin olduğu
kadar da güvenli olabilirdi. O nedenle, nükleer silahların tedricen azaltılması ve bir aşamada ortadan kaldırılması, bölgesel ve küresel güvenlik ve istikrara yapılabilecek en faydalı hizmet olacaktır. Elbette güvenlik konusunun yegane unsuru nükleer silahlar değildir. Ancak en yıkıcı etkilere sahip olan tehdidin, nükleer silahlar olduğu kesindir. Bu bağlamda, nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya, herkesin kendini daha güvende hissedeceği bir dünya anlamına gelecektir ve Türkiye bu yöndeki çabaları
teşvik etmektedir. Nükleer programlara ilişkin meselelerin ancak diyalog, angajman ve diplomasi yoluyla çözülebileceği yönündeki tezimiz de halen geçerlidir. Nükleer güvenlik her şeyden önce ulusal bir sorumluluktur, ancak bu konudaki tehditler de faydalar da ortaktır. Bu çerçevede nükleer silah sahibi ülkelerin tutumları ve attıkları adımlarla öncü rol oynamaları elzemdir. Yeterli fiziksel koruma, uygun düzenlemeler, etkin tespit ve nükleer emniyet ile güvenlik sistemlerinin bütünleşmesi ilkelerini
kapsamayan bir anlayış, nükleer güvenliğe de dengeli bir yaklaşım olmayacaktır. Her ülke, Nükleer Maddelerin Fiziksel Korumasına ilişkin Sözleşme ve bu sözleşmenin tadil edilmiş halini hassasiyetle uygulamalıdır. Nükleer Terörizmin Önlenmesi Sözleşmesi ve 1373 ve 1540 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararları da nükleer güvenliğe ilişkin aynı hassasiyetle uygulanması gereken uluslararası düzenlemelerdir. Ülkelerimizin sorumluluğunda bulunan nükleer tesislerin ve materyallerin güvenliğinin artırılması da büyük
önem taşımaktadır ve nükleer silahların güvenliği bu çerçevede bir istisna teşkil etmemelidir. Diğer taraftan, nükleer maddelerin istenmeyen ellere geçmemesi için artan ölçüde müteyakkız olmalıyız. Uluslararası toplumun bu konudaki işbirliği etkin ve yüksek düzeyde ilerletilmeli; nükleer güvenlik konusundaki ortak çabalarımız bir üst aşamaya taşınmalıdır. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, küresel nükleer güvenlik çerçevesinin oluşturulması ve etkili bir şekilde uygulanmasının teşviki alanındaki
çabalarını sürdürmelidir" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şu cümlelerle sona erdirdi:
"Bugün buradaki mevcudiyet ve kararlılığımızın, nükleer silahlardan arındırılmış bir dünya hedefi yolunda başarılı bir adım teşkil edeceğine bütün samimiyetiml inanıyorum. Unutmamak gerekir ki, en güçlümüzün hissettiği nükleer emniyet duygusu, en zayıfımızdan kaynaklanacak bir zaafiyet karşısında kırılgandır. Bir başka deyişle hepimizin güvende olmadığı bir dünyada hiçbirimiz güvende olamayız. Dikkatli ve dengeli bir şekilde hazırlanan zirve bildirisi ve çalışma planının da bu yaklaşımı benimsemesinden
memnuniyet duyuyor, bütün katılımcıları saygıyla selamlıyorum."
İHA