Erdoğan muhalefete yüklendi
Erdoğan, "Önceki gece Tunceli'nin Nazımiye ilçesinde, dün Lice'de Mehmetçiğe tetik çeken zihniyetle 1977'de Taksim'de işçinin üzerine kurşun yağdıran zihniyet arasında hiçbir fark yoktur" dedi.
Başbakan Erdoğan, partisinin Meclis Grup Toplantısında yaptığı konuşmaya Tunceli'nin Nazımiye ilçesi ve Diyarbakır'ın Lice ilçesinde terörist saldırılar sonucu şehit olan askerlere Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve yaralı askerlere acil şifa dileyerek başladı. Bu tür saldırıların, hükümetin terörle mücadele azim ve kararlılığını daha da güçlendireceğini, bu noktada atacağı adımları daha da güçlü hale getireceğini vurguladı.
"TAKSİM MEYDANIYLA İLGİLİ KARAR AK PARTİ İKTİDARINA NASİP OLDU"
Dün Türkiye genelinde 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nün tam bir bayram havasında kutlandığına işaret eden Erdoğan, 32 yıl aradan sonra dün Taksim Meydanı'nın 100 bini aşkın işçiyi, memuru ağırladığını, Taksim'de tarihi bir gün yaşandığını vurguladı. Yaşanan küçük olumsuzlukları istisna tuttuğunu dile getiren Erdoğan, onların nereden kaynaklandığının belli olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan şöyle konuştu:
"Oradaki gelişmelerle ilgili kimin ne dediği bizi çok ilgilendirmiyor ama biz 33 yıl aradan sonra böyle bir zemini hazırlamanın mutluluğu içindeyiz. Bugünün bir emek ve dayanışma günü ilan edilmesi, tatil olarak ilan edilmesi AK Parti iktidarına nasip oldu. Taksim Meydanı'yla ilgili verilen karar AK Parti iktidarına nasip oldu. Oradan bazıları şu anda nemalanmak istiyor.
'Kopara kopara aldık, şöyle yaptık, böyle yaptık' filan. Kimsenin kalkıp da bu iktidardan kopara kopara aldığı bir şey yok. Kopara kopara bu kadar alma güçleri varsa bunlar 1977'den iktidarımız dönemine kadar neredeydiler, niye böyle bir şey alamadılar? Şu anda 'bunu biz hallettik' diyenlerin de iktidarı oldu bu ülkede. Niçin o zamanlarda bunu çözmediler? Bütün bu gerçekler ortada. Bunu benim milletim çok iyi biliyor. Olaylara objektif yaklaşabilenler, olaylara sükunetle yaklaşabilenler, AK Parti iktidarının nasıl bu ülkede tereyağından kıl çeker gibi bir takvim içinde sorunları çözmenin gayreti içinde olduğunu görüyor. Her şeyin zamanı var. Zamanı geldikçe de birçok sorunu bu ülkede çözdük. Bunlardan bir tanesi de 1 Mayıs'la ilgili atılan bu adımlardır."
"TÜRKİYE BU BAYRAM HAVASI İÇİN 32 YIL BEKLEMEK ZORUNDA KALDI"
Emek hareketi adına, sendikal hareket adına, çalışanlar adına, Türkiye ve Türk demokrasisi adına son derece umut verici bir tablo izlediklerini ve bu tabloyu bizzat yaşadıklarını kaydeden Erdoğan, 33 yıl önce 1977'de Taksim meydanında yaşanan acı hadisenin ardından ilk kez bu alanın resmi bir kutlamaya ev sahipliği yaptığını belirtti.
Orada hayatını kaybedenlerin saygıyla anıldığını, hayatını kaybedenlerin eşleri, çocukları, torunları, dostları ve kardeşlerinin bir nebze olsun gönül rahatlığına kavuştuğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, dün Taksim Meydanı'nda yaşanan o tarihi anın, asla bir tesadüfün eseri olmadığını kaydetti. 2010 yılı 1 Mayıs'ının mutlaka hafızalara kazınacağını, tarihte kendisine unutulmaz bir yer bulacağını ifade eden Erdoğan, "Zira 2010 yılı 1 Mayıs'ı Türkiye'nin nasıl değiştiğinin, nasıl olgunlaştığının, tabularını nasıl yıktığının, statükoyu nasıl aştığının, tahrik ve provokasyon korkularından nasıl sıyrıldığının somut bir abidesi olmuştur. Türkiye bu manzara için, bu bayram havası için tam 32 yıl beklemek zorunda kalmıştır. Ama dün 32 yıl sonra bu nihayet gerçekleşmiştir. Taksim'deki dostluk, kardeşlik ve dayanışma tablosu, Türkiye'nin çetelerle mücadelesinin bir eseridir aslında. Hukuk dışı örgütlenmelerde mücadelesinin bir eseridir. Demokratikleşme mücadelesinin bir eseridir" şeklinde konuştu.
"ÇORUM'U, MARAŞ'I, SİVAS'I KANA BULAYAN ZİHNİYETLE DANIŞTAY'DA KAN DÖKEN ZİHNİYET FARKSIZ"
Başbakan Erdoğan, aynı tarihi tabloyu bundan 1.5 ay önce Nevruz kutlamalarında gördüklerini hatırlatarak, 2010 yılı Nevruz kutlamalarında tıpkı 1 Mayıs gibi umutları artıran, kardeşliği pekiştiren, dayanışmayı yücelten bir olgunlukta cereyan ettiğini söyledi. Türkiye'nin bugün artık sadece üzerindeki yüklerini, korkularını atmakla kalmadığını, cesur bir şekilde Çorum olaylarını, Kahramanmaraş olaylarını, 1 Mayıs 1977'yi, Sivas olaylarını, Gazi Mahallesi olaylarını, faili meçhulleri konuşur, tartışır ve sorgular bir hale geldiğini dile getiren Erdoğan şunları kaydetti:
"Önceki gece Tunceli'nin Nazımiye ilçesinde, dün Lice'de Mehmetçiğe tetik çeken zihniyetle 1977'de Taksim'de işçinin üzerine kurşun yağdıran zihniyet arasında hiçbir fark yoktur. Çorumu, Kahramanmaraş'ı, Gazi Mahallesini, Sivas'ı kana bulayan zihniyet ile Danıştay'da kan döken zihniyet arasında hiçbir fark yoktur. İsimler farklı olabilir, etiketler farklı olabilir, sıfatlar farklı olabilir, tetikçiler de farklı olabilir ama her birinin ortak amacı Türkiye'nin kardeşliğine, birlik ve bütünlüğüne, huzur ve istikrarına kastetmektir. Türkiye'nin büyümesinden, kalkınmasından, ilerlemesinden, demokratikleşmesinden rahatsızlık duyanlar, farklı kisveler altında topluma korku salmak için çirkin oyunların içine girmişlerdir. Ben burada bu kirli senaryoların sahiplerine ve tetikçilerine bir kez daha seslenmek istiyorum. Başaramayacaksınız. Hiçbir şey elde edemeyeceksiniz. Yakın tarihimizde uygulamaya konulan o karanlık senaryoların tamamı bugün sorgulanıyor, tamamı gün yüzüne çıkıyor.
Belki Taksim'in 32 yıl kapalı kalmasını sağladınız ama nihayetinde Türkiye işte Taksim'de işçisiyle, memuruyla kucaklaşıyor. Bütün cinayetlere, bütün tahriklere, bütün nifak faaliyetlerine bu millet göğüs gerecek ve kendi elleriyle aydınlık yarınları inşa edecek. Ben tüm Türkiye'nin bu kirli senaryoları görmesini istiyorum. Türkiye'nin kardeşliğine kasteden o kirli odakları herkesin çok iyi tanımasını istiyorum. Başımızı öne eğmeyeceğiz. Yeise, umutsuzluğa kapılmayacağız. Türkiye'nin düşmanlarını asla ve asla sevindirmeyeceğiz. Düşmana inat kardeşliğimizi yüceltecek, düşmana inat birlik ve bütünlüğümüzü muhafaza edecek, Allah'ın izniyle kenetlenmiş şekilde aydınlık yarınlara yürüyeceğiz."
İNÖNÜ'YE HİTLER BENZETMESİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Lideri Baykal'ın 'Hitler ve Churchill' benzetmesine yanıt vererek, "Eğer illa Hitler'e benzetecek bir siyasi figür arıyorlarsa, kendi genel merkezlerindeki eski genel başkan fotoğraflarına baksınlar. Orada Führer'e özenip kendisine 'milli şef' dedirtmiş genel başkanlarının Hitlervari bıyıklarının altından kendilerine gülümsediğini görecekler" diye konuştu.
Partisinin grup toplantısında, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, kendisini 2. Dünya Savaşı'nda İngiltere Başbakanı olan Winston Churchill'e, Başbakan Erdoğan'ı da Hitler'e benzetmesiyle ilgili konuşan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Eğer illa Hitler'e benzetecek bir siyasi figür arıyorlarsa, kendi genel merkezlerindeki eski genel başkan fotoğraflarına baksınlar. Orada Führer'e özenip, kendisine 'milli şef' dedirtmiş genel başkanlarının Hitlervari bıyıklarının altından kendilerine gülümsediğini görecekler. Şunu hatırlatmakta fayda görüyorum. AK Parti milletin oylarıyla milletin kararıyla iktidara gelmiştir. Vakti zamanı geldiğinde, millet emanetini aldığında da milletin hükmüne boynunu eğer ve kenara çekilir.
Ama CHP Liderinin kendisi yerine koyduğu Winston Churchill'le ilgili tarihi bir hususu burada dikkatlerinize sunuyorum: Winston Churchill, 1915 yılında Çanakkale'de, kahraman Mehmetçiğin yüreğini, bedenini, ruhunu ortaya koyarak yaptığı vatan savunmasında tarihin asla unutmayacağı ağır bir mağlubiyet almıştı. Çanakkale'nin geçilemeyeceğini, çok ağır zayiat vererek idrak eden Churchill, Mehmetçik karşısındaki bu ağır hezimet sonrasında İngiltere'de Bahriye Nazırlığı'ndan istifa etmek zorunda kalmıştır.
Eğer CHP Lideri, kendisine Churchill'den örnek arıyorsa, buyursun Çanakkale Savaşı'na baksın. Her yerde başarısız olan bedel öder, çeker gider. Bunun nadir istisnalarından biri CHP'dir, onun genel başkanıdır.
Neredeyse 23 Nisan törenlerinde, çocuğa bile koltuğunu bırakmayacak. 'Ne olur ne olmaz, bir oturursa bir daha kalkmaz' diye düşünüyor herhalde. Bir parti iktidar hedefinden hiç bu kadar uzak olabilir mi? İktidar hedefi olan, iktidara gelmeyi gaye edinmiş bir siyasi parti asla böyle itirazlarda bulunmaz. Enteresan, hedef bu; Bir yandan 'Abbas yolcu' diyor, bir yandan 'AK Parti'nin oyları anketlerde düşüyor' diyor. Diğer yandan 'Anayasa değişikliği ile AK Parti kendini kurtarmaya çalışıyor, AK Parti iktidar
gücünü istismar ediyor' diye itiraz ediyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. İktidara gelemeyeceklerine öylesine inanmışlar ki, yapılan düzenlemelere AK Parti iktidarı diye karşı çıkıyor. Kendisine iktidar hedefi koyamayan bir ana muhalefet partisi olabilir mi? Olur. Çünkü böyle bir hedef koyarlarsa, biliyorlar ki ulaşamayacaklar ve koltukları sallanacak, kendilerinden de hesap sorulacak. Bunlar statükoyu korumaya alışmışlar. Ana muhalefet rolünü de çok güzel özümsemişler. Aman koltuk altımdan kaymasın.
Bugüne kadar onlar sürekli konuştu, sürekli eleştirdi. Biz ise işimize baktık. Şimdi de onlar konuşacak, biz ise işimizi yapacağız."
İHA