Erdoğan İl Başkanları Toplantısında AB ve Yunanistan'a Oruç Reis resti çekti
AK Parti İl Başkanları Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin kendi haklarından asla geri adım atmayacağını söyleyerek, "Oruç Resi 23 Ağustos'a kadar orada kalacak" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Yunanistan'la Doğu Akdeniz'de yaşanan krize değinen Erdoğan, Türkiye'nin kendi haklarından asla geri adım atmayacağını söyleyerek "Akdeniz'de gerginliği artıran Türkiye değil, Yunan ve Rum kesimidir" dedi. Erdoğan, Oruç Reis'in BM'ye bildirilen kıta sahanlığı içinde olduğu söyleyip "23 Ağustos'a kadar orada kalacak" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Doğu Akdeniz'deki gerilime değinen Erdoğan, Türkiye'nin haklarından vazgeçmeyeceğini söyledi. Beyrut'taki patlama sonrası Ankara'nın attığı adımları anlatan ve Macron'a "sömürgecilik" üzerinden yüklenen Erdoğan, Batı Trakya'daki Türk azınlıkların arkasında durduklarını hatırlatarak, "AB'yi de uyarıyorum. AB olarak üyeniz olan bir ülke, AB hukukuna göre, azınlıkların hukukunu koruma sorumluluğunu yerine getiriyor mu getirmiyor mu? Bunun hesabını AB'nin Yunanistan yönetimine sorması lazım" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları;
- Yarın AK Parti'nin kuruluşunu 19. yılına hep birlikte ulaşacağız. Bu akşam partimizin 19. kuruluş yılını büyük bir heyecanla kutlayacağız.
- Ülkemizin dört bir yanına mührümüz vurduk. Her ilçemizde yatırımlarımız var.
“TÜRKİYE’Yİ HER ALANDA ŞAHA KALDIRDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın AK Parti’nin kuruluşunun 19’uncu yılına ulaşacaklarını, bu akşam Ankara’da büyük bir coşkuyla, heyecanla yıl dönümünü kutlayacaklarını belirterek, “Eserlerimizle; köprüler, hastaneler, yollar, okullarla ülkemizin dört bir yanına mührümüzü vurduk. 81 vilayetimizin her birinde projelerimiz var. 922 ilçemizin her birinde yatırımlarımız var. Köylerimizde, mahallelerimizde bizimle anılacak eserler var. Türkiye’yi demokrasiden sağlığa, eğitimden adalete, güvenlikten ekonomi, ticaret, üretime kadar her alanda âdeta şaha kaldırdık” dedi.
Sadece yatırımlarda değil, özgürlüklerde de Türkiye’yi dünyanın en ileri ülkelerinden birisi hâline getirdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdiye kadar ne yaptıysak, neyi başardıysak, CHP’nin takoz ve gerilim siyasetine rağmen başardık. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle demokrasimize, ekonomimize, insanımızın birlik ve beraberliğine yönelen tüm girişimleri boşa çıkardık” diye konuştu.
“TÜRKİYE’YE HİZMET SANCAĞINI DAHA YUKARILARA TAŞIMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
“Afrika’dan Asya’ya, Avrupa’dan Amerika’ya kadar dünyanın dört bir yanında ay yıldızlı bayrağımızı gururla dalgalandırdık” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “19 yıl önce kefenimizi giyerek çıktığımız bu kutlu yolda, Allah’a hamdolsun, alnımız ak, başımız dik bir şekilde yürümeyi sürdürüyoruz. Rabbime bizlere Türkiye’ye hizmet etme; eserler, projeler kazandırma şerefi bahşettiği için daima şükrediyorum. Bu dava için ter dökmüş, ancak şimdi aramızda bulunmayan, dar-ı bekaya uğurladığımız tüm yol arkadaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Bu akşamki konuşmamızda nereden nereye geldiğimizi, hangi mücadeleleri verdiğimizi, daha da önemlisi nasıl bir Türkiye hayal ettiğimizi aziz milletimizle paylaşacağız. Hem son 19 yılın bir muhasebesini yapacağız, hem de partimizin başta kadın meselesi olmak üzere farklı alanlarda vizyonunu ortaya koyacağız. 19 yıldır olduğu gibi Allah ömür, milletimiz de destek verdikçe Türkiye’ye hizmet sancağını daha yukarılara taşımaya devam edeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Temmuz ayında açılış, kabul ve ziyaret gibi programlarını yoğun şekilde devam ettirdiğini anlatarak, Astana formatındaki zirve toplantılarının 6'ncısını Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile video konferans yoluyla gerçekleştirdiklerini, ardından bölgesel meseleleri ve ikili ilişkileri ele almak üzere Katar'a günübirlik bir ziyaret düzenlediklerini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu dönemde Merkel'den Trump'a, Putin'den Aliyeve kadar pek çok lider telefon diplomasisi yürüttük. Nitekim bugün Almanya Başbakanı Angela Merkel ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile görüşmem olacak” dedi.
Türkiye’nin otomobilinin örnek modellerini geçen Aralık ayında kamuoyu ile paylaştıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Temmuz’da da Türkiye’nin otomobilinin mühendislik, tasarım ve üretim tesislerinin temel atma törenini gerçekleştirdiklerini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen ay 86 senelik uzun bir tahassürün ardından, Ayasofya-i Kebir Camii’nin de yeniden ibadete açıldığını anımsatarak, gençlik yıllarının rüyasını gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun, gençlik yıllarımızın bir rüyası olan bu hedef önünde yıllarca yaptığımız mitinglerle, ‘zincirler kırılsın Ayasofya açılsın’ diye sloganlar attığımız Ayasofya'yı Kebir Camii Şerifi'nin yeniden ibadete açılmasının milletimize, ümmete ve tüm insanlığa tek hayırlı olmasını diliyorum. Rabbime bize tekrar Ayasofya'yı yeniden Kuranla namazla buluşturma imkânı bahşettiği için hamdediyorum. Bu fiili, rüyamızı gerçekleştirdiği için defalarca hamdediyoruz” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE, LÜBNAN HALKININ YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEKTİR”
Beyrut Limanı'nda meydana gelen ve büyük bir yıkıma sebep olan patlama sonrasında AFAD, TİKA, Kızılay ve Sağlık Bakanlığını seferber ettiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun geniş bir ekiple Beyrut'a gittiklerini ve bütün yetkililerle görüşmeler yaptıklarını söyledi.
Sivil toplum kuruluşlarının da aynı şekilde Beyrut’a giderek gerekli ihtiyaçları yerinde tespit ettiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sağlık Bakanlığının tıbbi malzeme yardımlarıyla birlikte TİKA'nın tedarik ettiği 400 ton buğdayın Beyrut'a ulaştırıldığını açıkladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birileri gibi fotoğraf çektirmek, kameralar karşısında şov yapmak için değil, ezeli ve ebedi kardeşliğimizin gereği olarak Lübnan’a gittik. Gerek Lübnan makamları gerekse Lübnan halkı tarafından heyetimize gösterilen hüsnü kabul, bu çabalarımızın âdeta karşılığı olmuştur. Farklı dinî, mezhebi ve etnik gruplardan tüm Lübnanlılar, Türk heyetini büyük bir hasretle bağrına basmıştır. Türkiye, hiçbir ayrım yapmadan, çıkar ve hesap peşinde koşmadan, Lübnan halkının yanında olmaya devam edecektir” değerlendirmesinde bulundu.
“DOĞU AKDENİZ’DE TÜRKİYE, BUGÜNE KADAR NE YAPTIYSA MEŞRUİYET TEMELİNDE YAPMIŞTIR”
Türkiye’nin dış siyasette daha aktif, daha kararlı bir tavır takınmasının birilerini rahatsız ettiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgemizi kardeş kavgasına sürüklemeye çalışanlar, Türkiye’nin barışı ve adaleti savunan politikalarından rahatsız oluyor. Sadece dışarda değil, içerde de rahatsız oluyorlar. Ülkemizi enerji rekabetinin dışında bırakmak isteyenler, bizim haklarımızı sahip çıkmamızdan da rahatsız oluyor. Özgüven yoksunu bir Türkiye hayali kuranlar, bizim diklenmeden dik duruşumuzdan rahatsız oluyorlar. Ülkemizin Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerini garantiye almaya yönelik adımları, hem iç politikada hem dış politikada âdeta bir turnusol kâğıdına dönüşmüştür” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başkalarının etki ajanlığını yapan marjinaller dışında, 83 milyonun tamamının devletin uluslararası hukuk çerçevesinde attığı adımları güçlü bir şekilde desteklediğinin altını çizerek, “Doğu Akdeniz’de Türkiye, bugüne kadar ne yaptıysa meşruiyet temelinde ve Libya ile olan mutabakat muhtıralarına göre yapmıştır. Akdeniz’de gerginliği artıran, Türkiye değil, Türkiye’yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yok saymaya çalışan Rum-Yunan zihniyetidir” diye konuştu.
“TÜRKİYE’Yİ VE KIBRIS TÜRKLERİNİ DIŞLAYAN HİÇBİR GİRİŞİM VE ANLAŞMANIN BAŞARI ŞANSI YOKTUR”
Rum Kesimi’nin, 2003 yılından beri Ada’yı âdeta tapulu malı gibi görerek hiçbir hakkı olmadığı Ada’nın deniz yetki alanlarında petrol, doğal gaz arama faaliyetlerinde bulunmaya yönelik imtiyaz ruhsatları verdiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Rum kesiminin sözde ruhsat sahalarından bazıları ise Türkiye’nin kıta sahanlığıyla açıkça çakışıyor. Yunanistan ve Rum yönetimi, Kıbrıs Türklerinin bu coğrafyadaki hidrokarbon kaynakları üzerindeki haklarını gasp etmeye çalışıyor. Hukuksuz adımların bir başka amacı da, Akdeniz’e en uzun kıyı şeridi olan ülkemizi Antalya Körfezi’ne hapsetmektir. Tüm bunlar, Türkiye’yi denizden çevrelemeye dönük hamlelerdir. Biz, daha önce defalarca, böyle bir oyuna asla gelmeyeceğimizi ilan ettik. Hiçbir yabancı ülke, şirket veya geminin deniz yetki alanlarımızda izinsiz olarak arama, çıkarma faaliyetinde bulunamayacağını dile getirdik. Ancak son dönemde, Doğu Akdeniz’e sahildar olmayan bir ülkenin de kışkırtmalarıyla, Yunanistan ve Rum yönetiminin yanlış adımlar attığını görüyoruz. Kimse kendini dev aynasında görmemeli, çok açık net konuşuyorum; şov peşinde de koşmamalıdır. Türkiye olarak şimdiye kadar Yunanistan’la sorunlarımızın çözümünü hep diplomaside, müzakere masasında aradık. Kimi zaman karşılık bulamasak da komşuluk hukukumuzu gözeten bir anlayışla hareket ettik. Buradan şu gerçeğin altını kalın çizgilerle çizmek istiyorum. Bizim kimsenin hakkında gözümüz yok, ancak hiçbir ülkeye de hakkımızı yedirtmeyiz. Türkiye’yi ve Kıbrıs Türklerini dışlayan, hak ve hukuku çiğneyen hiçbir girişim ve anlaşmanın başarı şansı yoktur.”
“YUNANİSTAN’IN EGE VE AKDENİZ’DE ORTAYA KOYDUĞU TAVIR ART NİYETLİDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Oruç Reis’in Pazartesi günü başlattığı çalışmanın, Türkiye’nin Birleşmiş Milletlere bildirdiği kıta sahanlığı sınırları içinde olduğuna dikkati çekerek, bu sahanın, 2012 yılında Türkiye Petrollerine verilen ruhsat sahalarında yer aldığını, bu ruhsatların da Resmî Gazete’de yayımlayarak kamuoyu ve dünya ile paylaşıldığını açıkladı.
Oruç Reis gemisinin bölgede 23 Ağustos’a kadar sismik araştırma faaliyetlerini yürüteceğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Yunanistan’ın Ege ve Akdeniz’de ortaya koyduğu tavır ise art niyetlidir. Türk kıyılarına 2 kilometre, Yunan anakarasına 580 kilometre uzaklıktaki Meis Adası üzerinden deniz yetki alanı talep etmek, akılla ve sağduyu ile izah edilemez. 10 kilometrekarelik bir adanın 40 bin kilometrekare deniz alanına sahip olduğu iddiası, uluslararası hukuk açısından hem komik hem de temelsizdir. Buradan Yunanistan’ı, Türkiye’nin hak ve hukukuna riayet etmeye davet ediyorum. Doğu Akdeniz’de çözümün yolu, diyalog ve müzakeredir. Sağduyu ve aklıselimle hareket edilirse herkesin hakkını koruyan, kazan-kazan temelli bir formül bulunabilir. Biz asla gereksiz macera peşinde değiliz, gerilim de aramıyoruz. Ancak benim batı Trakya'daki soydaşlarıma, kardeşlerime saldıranlar da şunu bilmeli ki bunun uluslararası hukukta da diğer yöntemlerle de hesabını verecek. Buradan Avrupa Birliğini de uyarıyorum. Avrupa Birliği olarak üyeniz olan bir ülkenin Avrupa Birliği hukukuna göre azınlıkların hukukunu koruma sorumluluğunu yerine getiriyor mu getirmiyor mu? Bunun hesabını Avrupa Birliği'nin Yunanistan yönetimine sorması lazım. Nitekim bugün yapacağımız görüşmelerde her iki siyasetçiye de bunu hatırlatacağım. Biz sadece adalet istiyoruz, hakkaniyet istiyoruz, soydaşlarımızın hukukunu korumak da bizim görevimizdir.”
“DOKTORLARIMIZ BÜYÜK GAYRET SARF ETTİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, koronavürüs salgınına karşı vatandaşlardan alınan tedbirleri uygulamalarını isteyerek, “Bakıyorsunuz maskeyi taktığını söyleyen, maskeyi çenesinin altına koymuş. Bu olmaz. Bunları dikkatle uygulamamız lazım. Hastanelerimiz, yeterli sayıda, hatta dünyaya göre çok daha fazla bir konumdayız. Böyle olduğuna göre bizler, burada maskeye, mesafe ve temizliğe dikkat edeceğiz ki öbür tarafta, zaten hastanelerimiz en modern anlamda var. Hamdolsun doktorlarımız büyük çabalarla, gayretler sarf ettiler, sarf ediyorlar” diye konuştu.
Toplu yerlerdeki eğlencelere ara verilmesini isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Herhalde hastane yataklarında komada yatmaktansa eğlenceye ara vermek daha evladır. Bunları yapmayalım. Aileleri üzmeyelim” dedi.