Erdoğan bu kez yazarlarla buluştu

Erdoğan bu kez yazarlarla buluştu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün her alanda büyük bir değişim ve dönüşüm yaşayan Türkiye'nin, geçmişte büyük travmalar atlattığını belirterek, "Bu ülkede tek tipçilik, hoşgörüsüzlük zorlamadır.

Bugün, dün olmayan bir şey var. O da çözüm iradesi, cesaret ve kararlılıktır. Herkesi bir çizgiye çekmeye, herkesin bizim gibi düşünmesini sağlamaya asla çalışmıyoruz. Yanlış anlayışlardan, bildik ezberlerden, çözüm arayışlarına vurulmak istenen prangalardan bir bir kurtuluyoruz"
dedi. Aziz Türk milletinin, kardeşliğini her şeyin üzerinde tuttuğunu belirten Erdoğan, "Amacımız sanatçılarımızla, yazarlarımızla iktidar arasında bir köprü kurmak değil, amacımız içinden geçtiğimiz hassas süreçte yazarlarımızın tecrübe ve fikirlerinden azami derecede istifade edebilmek. Ne kadar irtibatlı hale getirebilirsek, ne kadar ortak paydada buluşabilirsek Türkiye için çok daha isabetli ve kucaklayıcı çözümler üretebiliriz" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, ''demokratik açılım'' çalışmaları kapsamında İstanbul'da edebiyatçılarla bir araya geldi. Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde gerçekleştirilen buluşmada Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de hazır bulundu.

Gerçekleştirilen bu toplantıların, asla popülizm amaçlı halka ilişkiler çalışması olmadığını belirten Erdoğan, "Ülkemizin can alıcı, can yakıcı, yürek burkucu meselelerini gündeme taşımayı, yıllardır konuşulan ama çözülemeyen, artık kronik bir hal alan sorunlarını masaya yatırmayı, en geniş mutabakatla bu sorunları artık hal yoluna koymayı samimiyetle arzuluyoruz. Onlarca yılın önümüze koyduğu meseleler, bugün ülkemizin ve milletimizin gelişiminin önünde engel teşkil ediyor. Enerjimizi ve kaynaklarımızı heba ediyor. Son dönemde sessiz devrim olarak adlandırılan önemli reformları hayata geçirdik ve geçirmeye de devam ediyoruz" dedi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin her alanda büyük bir değişim ve dönüşüm yaşadığını söyledi. Geçmişten devralınan bir kısım sorun kümelerinin, Türkiye'nin gelişme azmini olumsuz etkilediğini ifade eden Erdoğan, "Ne insani, ne demokratik açıdan yaşanan olumsuzlukları artık sineye çekmemiz, görmezden gelmemiz mümkün değildir. Türkiye'nin menfaatine de değildir. Biz, durumu idare etmeyi, suya sabuna dokunmadan iktidarda kalmayı bir politika olarak görmüyoruz. Son dönemde devlet yönetiminde ciddi bir paradigma değişikliği yaşıyoruz. Anlayışların bir bir değiştiğine şahit oluyoruz. Can yakıcı bir kısım sorunlarımız hala devam ediyor. Bunlarla ancak güç birliği yaparak baş edebiliriz. İnsanımızın canını yakan bu meseleler, Türkiye'nin kaderi değildir. Demokratik açılımın özellikle kapsamında etnik grupların, inanç ve mezhep gruplarının, azınlıkların her türlü farklılığın meselesine el atıyor, temel sorun alanlarını rahatlatmayı amaçlıyoruz. Bunun içinde ekonomik sorunlar da yer alıyor" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

"Bugün, dün olmayan bir şey var. O da çözüm iradesi, cesaret ve kararlılıktır. Statükoyu değil değişimi esas alan bir yönetim anlayışıdır. Biz samimi bir adım attık. Toplumun her kesimini dinleyerek, ülkemizin kronik meselelerini artık hal yoluna koyalım istiyoruz. Bu çerçevede düşüncelere önem veriyoruz. Bizler aslında birbirimizin uzağında değiliz. Ayrı adalarda yaşamıyoruz. Hepimizin aynı gök kubbenin altında müstesna bir yeri var. Ortak bir kaderi paylaştığımız gibi, ortak bir geleceğe yürüyoruz.

Türkiye'nin meselelerine her birimiz farklı bir noktadan bakıyor olabiliriz. Her birimizin çözüm önerileri farklı olabilir ama her birimiz nihayetinde ülkemizin ve milletimizin huzur ve refah içinde olmasını arzuluyor, daha özgür, daha demokratik Türkiye hayaliyle yanıp tutuşuyoruz. Çetelerle, mafyayla, karanlık güç odaklarıyla yaptığımız mücadele, yaşadığımız demokrasi dalgasının bir parçasıdır. Sorunu üreten anlayışlara, sorunları karşılayan karanlık odaklara, çözüm çabalarını sabote etmeye çalışan girişimlere karşı kararlı bir çalışma yürütüyoruz."

"Herkesi bir çizgiye çekmeye, herkesin bizim gibi düşünmesini sağlamaya asla çalışmıyoruz" diyen Erdoğan, bu tür bir düşünceye sahip olmadıklarını ısrarla söyledi. Erdoğan, "Yanlış anlayışlardan, bildik ezberlerden, çözüm arayışlarına vurulmak istenen prangalardan bir bir kurtuluyoruz aslında. Türkiye'nin yakıcı meseleleri karşısında hissiyatımızı ne kadar ortaklaştırabilirsek, fikirlerimizi ne kadar irtibatlı hale getirebilirsek, ne kadar ortak paydada buluşabilirsek, sadece tespitte değil, çözüm önerileriyle bunu net hale getirebilirsek, Türkiye için çok daha isabetli ve kucaklayıcı çözümler üretebiliriz. Topyekün tek bir millet olarak hep birlikte tarihten asla silinmeyecek hikayeleri birlikte yazdık. Ülkemiz, topraklarımız, milletimiz ve aydınlarımız büyük travmalar atlattı. Ne hazindir ki, travmalar ve hayal kırıklıkları yakın zamanda da peşimizi bırakmadı" açıklamasında bulundu.

Faili meçhul cinayetlere kurban giden yazarların isimlerini tek tek sayan Erdoğan, memleket meselelerine bakışları, siyasi anlayışları ve düşünceleri farklı olan bu isimlerin kelimeleri, aşkları, sevdaları ve kaderlerinin aynı olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, "Hepsi karanlık emellerin kurbanı oldu. Toplumumuz içindeki farklılıkları yok sayan, yadsıyan anlayışlarla, farklı düşüncelere tahammül gösteremeyen anlayış aynı kaynaktan beslenmektedir. Komplolar insanımızı birbirine düşürmek için yapılıyor.

Bu aziz millet, kardeşliğini her şeyin üzerinde tuttu. Karanlık senaryolar milli iradeyi bozmak için devreye konuldu. Bu toprakların mayası, farklılıkları yok sayan değil, zenginlik olarak gören bir anlayış üretmiştir. Bu ülkede tek tipçilik, hoşgörüsüzlük zorlamadır. Bir kalemin sahibi, 'ben AK Parti'ye kökten karşıyım, onun için o davete katılmıyorum' derse, bu bizi incitir. Zaten sıkıntı burada. Burada bu kahvaltıda bulunmak kimseye bir şey kaybettirmez. Konuşabildiğimiz kadar konuşuruz, dönüşte hiçbir zaman kimsenin geleceğe yönelik iradesi, tavrı değişsin, böyle bir şey yok. Buradan çıkışta bir torna makinası yok" dedi.

Sanatın diliyle, siyasetin dilinin elbette farklı olduğunu belirten Erdoğan, sözün gücüne, önemine, ağırlığına inandığını, sözün dilden değil, kalpten söylenmesine büyük bir hassasiyet ve önem verdiğini söyledi. Erdoğan, "Kastı aşıp, yanlış anlaşıldığımız zamanlar olabilir. Düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda adımlar attık. Bir çok yasalar değiştirdik. Eksiklerimiz var tabi. İfade özgürlüğü ne kadar daraltıldıysa kronik meselelerimiz o kadar ağırlaşmıştır. Düşünürler o kadar baskı altına alındıysa, Türkiye o kadar geri gitmiştir.

Değişirken devam eden bir dönemden geçiyoruz. Birlikte kardeşçe yaşamak için somut adımlar atıyoruz. Bu milletin huzuru için kalem oynatan herkesin hatıramızda ve gönlümüzde bir yeri var. Yazar, bir toplumun şuurudur. Yazar, tüm sanatçılarımız gibi görülemeyeni gören, duyulamayanı duyandır. Söz uçar, yazı kalır. Bugün bizi hep birlikte biz yapan, o eşsiz sanat eserleridir. Amacımız sanatçılarımızla, yazarlarımızla iktidar arasında bir köprü kurmak değil, amacımız içinden geçtiğimiz hassas süreçte yazarlarımızın tecrübe ve fikirlerinden azami derecede istifade edebilmek"
açıklamasında bulundu.