Erdoğan: 28 Şubat'ın sivil ayağı ortaya çıksın
Başbakan Erdoğan'dan '28 Şubat' yorumu: Yargı nereye varacaksa oraya ulaşsın. Çıkının içinde ne varsa ortaya çıksın.
Başbakan ve bakanlarla birlikte Katar'ın başkenti Doha'dayız. İki gündür burada yoğun temaslar var. Ana konu Suriye. Başbakan da bizimle yaptığı toplantıya ilk olarak buradan giriyor. 'Gerek Katar gerek Türkiye olarak neler yaptık, neler yapabilirizi konuştuk. Hedefimiz BM ve Arap Ligi ile müşterek olarak bu işin yürütülmesi' diyerek başlıyor. Suriye ile ilgili uzun bir soru-cevap kısmı var ama bence toplantıdan çıkan en önemli başlıklar 28 Şubat süreciyle ilgili. Maliki'ye yönelik de sert sözler sarf ediyor Başbakan.
MALİKİ'DE 'MEZHEP PROBLEMİ' VAR
Maliki'nin, Haşimi'ye Türkiye'nin ev sahipliği yapması ve Barzani'nin Türkiye ziyareti nedeniyle sarf ettiği 'Türkiye düşmanca davranıyor' sözleri üzerine diyor ki, 'Biz Irak ile 48 anlaşma yaptık, o zaman herkes iyiydi. Hatta 'Türkiye bizim ikinci ülkemiz' deniliyordu. Şimdi rahatsız olmak niye? Irak'ın iç işlerine karışma niyetimiz yok. Ekonomik olarak Türkiye'nin Irak'a girmesini isteyen Maliki. Türkiye de bu konuda ekonomik seferberlik ilan etmiş durumda. Biz yabancı değiliz. Sınır komşusuyuz. 10 bin km öteden başkaları gelip müdahale ediyor. Sen gidip hesap veriyorsun. İran çağırınca gidiyorsun. Ama Türkiye'ye gelince bu lafları söylüyorsun. Maliki ne derse desin, Iraklı kardeşlerimizle aramıza giremezsin. Irak halkının fikri bu değil. Maliki hiçbir sözünü tutmuyor. Sözlerini tutmadığı için bu durumlar oluyor. Maliki'nin çok iyi bilmesi gerekir: Onun ceberrut anlayışı demokrasiyle uyumlu değil. Mezhepsel çatışmadan bahsediyor, bizim böyle bir derdimiz yok. Onun belli ki var. İç dünyasında mezhep problemi var. Bu zatlar (Haşimi ve Barzani-n.a.) Türkiye'ye bugün gelen zatlar değil. Şimdi bu gidiş gelişlerden rahatsız olmak niye? Türkiye Irak'ın içişlerine hiçbir zaman müdahale etmedi. Üstelik alt yapı-üst yapı noktasında Türkiye'nin Irak'a girmesini isteyen de sensin Maliki! Bu çok tutarsız bir politika! Bunu değerlendirmekte zorlanıyorum. Maliki bu ifadeleri ne kadar kullanırsa kullansın Irak'taki kardeşlerimizle aramızdaki yakınlığı bozamayacaktır!'
BARZANİ'NİN SÖZLERİNİ ÇOK ÖNEMSİYORUM
Barzani'nin ziyareti üzerine de 'Barzani'nin 'Biz PKK'dan çok rahatsızız' ifadesini çok önemsiyorum. Yakında bir Kürt konferansının toplanması söz konusu. Konferansta ana gündemi büyük ihtimalle bu teşkil edecek. Demokratik çözüm için bütün Kürtlere çağrı yapılması söz konusu. Barzani Kürt kökenli vatandaşlarımız hakkında da iyi bilgi sahibi. 'Bizim huzurumuz sizin için önemli ama sizin huzurunuz da bizim için çok önemli ve bizi çok olumlu etkiler' diyor' diye konuşuyor Başbakan.
SURİYE'YE 300 YETMEZ 2-3 BİN GÖZLEMCİ ŞART
Suriye ile ilgili ise özetle şunları söylüyor: 'Katar ve Türkiye olarak şu ana kadar BM Arap Ligi ve İKO ile konuyu müşterek yürütme noktasını teyit ettik. Daha önceki tecrübelerden yola çıkarak Libya türü bir müdahaleyi düşünmüyoruz. Şu anda ortaya konan Annan Planı'nın ne kadar ve nereye kadar işleyeceği tartışılıyor. Verilen süreler tutmuyor. En son Cenevre'de yapılan anlaşmaya göre Suriye ağır silahlarını çekmeyi taahhüt etti. Ama bu silahlar nereye kadar çekilecek, sadece mahalle arasına çekmek yetmez. Kışlaya çekmek gerekir. Böyle bir niyeti görünmüyor. Suriye ordusundan ayrılanların mevcudu 60 bine çıkmış durumda. Zaten ordunun tamamı 290 bin. Ama gerek Suriye'deki muhalifler gerekse Hür Suriye ordusunun insani yardım ihtiyacı var. Rusya BM'de bir tasarı hazırlıyor. 300 kişilik bir gözlemci heyetinin gitmesini istiyor. Ama bu yetmez. Ben de Katar Başbakanı'na 2-3 bin kişilik bir gözlemci heyeti gerektiğini söyledim. Gözlemci sayısı artmalı ve silahlar kışlaya çekilmeli. Bu sağlanırsa Suriye yönetimi zulmünü kolay sürdüremez. Kore'de Obama'ya ABD'nin daha etkin olmasını telkin ettik. Bu lokal bir mesele değil. 'Amerika istedi Türkiye işin içine girdi yaklaşımı' doğru değil. Bu, Türk milletine karşı saygısızlıktır. NATO'nun sınır güvenliği konusundaki yaklaşımı tek sınır anlayışıdır. Türkiye'nin o sınırı aynı zamanda NATO sınırıdır. Aksi bir hareket halinde NATO'nun 5'nci maddesi devreye girer. Eğer bundan sonra ikinci bir sınır ihlali olursa uluslararası hukuktan doğal haklarımızı sonuna kadar kullanırız.'
Cadı avına dönmesin ama...
DIŞ meseleler önemli ama Türkiye'de de ilginç gelişmeler oluyor. Erol Özkasnak'ın tutuklanmasını soruyorum Başbakan'a. Böylece konu 28 Şubat'a geliyor. Söyledikleri çok çarpıcı: '12 Eylül referandumunda verdiğimiz sözler yerine geliyor. İşin asıl sorumluları tutuklandı. Darbenin askeri olanına da sivil olanına da karşıyız. Demokratik parlamenter sistem bizim için esastır. Yargı, yürütme, yasama çalışıyor. Yargı nereye varacaksa oraya ulaşsın. Çıkının içinde ne varsa ortaya çıksın. Millet kim kimdir bunu bilsin. Cadı avına çevirmek yanlış ama adalet de yerini bulmalı. İş gidebildiği yere kadar gitmeli. İşin içine kimler karışmadı ki... İş dünyası, basın, sivil toplum, rektörler... Kimler neler yaptı? Mesele sadece askerle bağlantılı değil. Bunlar ortaya çıksın.'
Bu sözler Başbakan'ın 28 Şubat soruşturmasının derinleşmesi ve diğer ayaklara da uzanması gerektiği yönünde düşündüğünü gösteriyor. Benim söyledikleri arasından dikkatimi özellikle 'Biz darbenin askeri olanına da sivil olanına da karşıyız' sözü çekiyor. Sivil darbe ile neyi kast ediyor? 28 Şubat'ın ötesinde başka süreçler de sorgulanmalı mı? Soruyorum: 'AK Parti'yi kapatma davası kes-yapıştır haberlerle hazırlanmış bir dosya üzerinden açıldı. Sivil darbelere de karşıyız dediniz. Bu da sivil bir darbe girişimine örnek olabilir mi?' Bunun üzerine Başbakan gülüyor, 'Hem soruyor, hem cevaplıyorsun' diyor. Bence bunun anlamı açık: O sürecin de soruşturulması ve yargı konusu yapılması gerektiğini düşünüyor...
VAN MİLLETVEKİLİNİN İLK OLAYI DEĞİL
Sohbette doktorlarla ilgili yaşanan acı gelişmeleri de konuşuyoruz. Bir yanda öldürülen, bir yanda bir milletvekili tarafından dövülen doktor var. Başbakan şunları söylüyor: Doktor kardeşimizin ölümüne yol açan zihniyeti lanetliyorum. Ancak ardından yapılan yürüyüşü de kınıyorum. Can gitmiş ona bakmıyorlar, bakan istifa diye bağırıyorlar. Oysa bizim sağlık hizmetlerimiz yüzde 76 oranında kabul görüyor. Van milletvekilinin ise bu yaptığı ilk değil. Buna benzer olayları hep yapıyor. Milletvekili nezaketinden yoksun. Gösterdiği saldırganlık mensubu olduğu zihniyetin uzantısı.
Fok balıkları gibi çocukları da görün
Başbakan Erdoğan, Katar'da BM 13. Ticaret ve Kalkınma Konferansı'nda da konuştu. Başbakan şunları söyledi:
- Belli ülkeler, bölgeler hızla zenginleşirken bu uğurda diğer ülkelerin ve bölgelerin kaynakları tüketilmiş, kaynakların sahibi olan insanlık, insanlık dışı muameleye maruz kalmıştır.
- Silah üreten birkaç ülkenin kalkınması, silah ticareti yapan birkaç iş adamının sınırsız zenginleşmesi pahasına her yıl farklı coğrafyalarda masum çocuklar, kadınlar, insanlar yok yere hayatlarını kaybediyor.
- Fok balıklarını, nesli tükenmekte olan balinaları, yağmur ormanlarını kendisine dert edinen küresel vicdan artık Kabil'de, Gazze'de, Bağdat'ta, Hama ve Humus'ta ölen çocukları da görmeli.
Kaynak: Nagehan ALÇI / AKŞAM