Şerde Değil Hayırda Yarışalım

Şerde Değil Hayırda Yarışalım

Şer ile hayır zıt kelimelerdir. Şer yıkımdır telafisi çok çetindir. Şu ahir ve ağır zamanda Müslümanların şerde değil, hayır’da yarışmaları hem İslami hem de insani bir görevdir. İnsanlık buhranlarla acılar çekmektedir. Fırtınalı, buhranlı, acılı günlerde her aklıselim sahibinin ben iyilikte, hayırda ne yapabilirim düşüncesinde olması gerekir. Karınca yolda hızlı yürürken, ehli keşif biri sormuş nereye böyle deyince, karınca yolculuğum Kâbe’yedir demiş, böylesi yürüyüşle mi? İkazına karşı karınca, varmadan bu yolda ölürsem benim için büyük kazançtır diye cevap vermiş.

Ülkemiz ve İslam Coğrafyası çok acılı günler geçiriyor. Suriye’yi yağmalayan, Müslüman katilleri şimdi uzaktan seyrediyorlar sanki Suriye olaylarının faili Türkiye’ymiş gibi. ABD, AB, Rusya, Çin, İran, İsrail, İslam ülkelerini kan gölüne çevirmede ellerindeki tüm imha güçlerini kullanırken, Suriye konusunda Türkiye'yi hasım göstermek aymazlık ve ahlaksızlıktır. Tüm dünya ülkelerinin toplamı sadece Türkiye kadar bile mülteci kabul etmemiş, barındırmamış, yardım etmemiştir. Türkiye asaletine yakışanı yapmış, kıskançlık olsa bile. Türkiye'nin merhamet şemsiyesi sadece Suriye için değil, tüm dünya mazlumları içindir. Suriye için söz söylenecekse söz söyleme hakkı birinci derecede Türkiye’nindir. Suriye'nin toprak bütünlüğü esastır.

Menfaat paylaşımı küresel güç odaklarının iliklerine kadar derunidir. Bir daha görülmüştür ki, gâvurdan dost olmaz. Bu şer ittifaklarına karşı herkese görev düşüyor. Bence basının görevi herkesten çoktur. Ülke için, insan için fırsatlar ellerinde iken, hep kendilerini düşünen, 28 Şubatları alkışlayan, bir gecede yedi sülalesine yetecek kadar mirasa konan hortumlayanlar, zengin olanlar şimdi kalkmış, özgürlükten, insan haklarından, demokrasiden bahsediyorlar bu mazlum halk kimin ne olduğunu iyi biliyor. Postal yalayıcılar dün olduğu gibi bugün de var. Şükür ki, ipin ucunu kaçırmışlar. Bu halk başörtüsü, düşmanlarını, Müslümanlara İrticacı diyenleri unutmamış unutmayacaktır.

Darbeleri medeniyet sayanlar, kalemleri ile darbe ve darbecilere yağ taşıyanlar ne zaman medeni insan oldular? Şimdi hak tecelli etmiş bu sefer tahammül edemiyorlar. Beşli çeteleri üretenler, Müslüm Gündüzü, Ali Kalkancıyı, Fadime Şahini uyduruk din adına piyasaya sürenler, küresel güç ocaklarının piyonu olanlar hep dumanlı günleri bekler yıkımda sınır tanımazlar. Bunların gözünü ancak toprak doyurur. Siyasi alanda ipler emin ellerde ise de, bazı çekincelerimi yazmadan edemiyeceğim. Evvela en büyük yatırım insana yapılmalıdır. Toplumda adil paylaşım istenilen düzeyde değildir. Güdülen ekonomi anlayışı ile zengin daha zengin, fakir ise daha fakir olmaktadır. Piyasada para sıkıntısı duyguları zorlamaktadır. Tüm eğitim yuvaları maneviyatsızlıkla boğuşuyor acil önlemler alınmalı, karma eğitimden derhal vazgeçilmelidir. Uyuşturucunun her çeşidi ilköğretime kadar inmiştir. Çok ciddi tedbirler alınmalıdır. Boşanmalar had safhada kadın cinayetleri gün geçmiyor ki, olmasın boş söylemlerle önü alınamıyor. Nikâhsızlıkla (zina) mücadele edilmeli, keskin önlemler alınmalıdır. İç göçler yüz binlerce bahsediliyor. Suriyeli muhacirlerimiz var derken, öz muhacirlerimizi unutmamalıyız.

Doğu ve Güneydoğu illerindeki, hendek siyaseti, din eksenli kardeşlik, ciddi sanayi yatırımları, istihdam ile ancak düzelir diye düşünüyorum. Kesesi, midesi, kasası, mutfağı bos olanların kafasını dolduramazsınız. Görsel ve yazılı basına el atılmalı tarafsızlık ilkesi yerleştirilmelidir. Zina fiili tekrar suç unsuru olmalıdır. Görsel ekranlar, yazılı sayfalar, ahlak bozucu virüslerden temizlenmelidir. Anayasa yapılacaksa, müslüman halkın inanç esaslarına ters olmalıdır. Faizin bulaşmadığı alan kalmadı helal lokmalar için mücadele verilmelidir. Adalet camiasına zaman geçirmeden tarafsızlık ilkesi yerleştirilmeli, adalete olan güven pekiştirilmelidir. Arapça medreseler aslına uygun haline getirilmelidir. Her fert ülkemiz için, insanlik için hayırlı işlerde yarış halinde olmalı, kınayıcıların kınamasından çekinmelidir. Hayırlı işlerde ömür tüketmek insani cennete, şer heveslisi olmak ise cehennem aboneliğidir. Rabbimiz iyiliklerde yarışanlardan eylesin, şerlilerin şerlerinden hepimizi muhafaza eylesin inallah...