Erbakan ne demişti, medya nasıl vermişti?
Erbakanın bu konuşmasının başı ve sonu medyada hiç yer almadı. Ertesi gün gazeteler ve siyasiler Erbakanı kanlı olarak ilan ettiler.
Biz de Erbakanın vefatının sene-i devriyesinde hem Onu yad etmek hem de hakkını teslim etmek adına bir araştırma yaptık. İlk bölümü paylaşıyoruz.
ERBAKAN İMAM HATİPLER ARKA BAHÇEMİZDİR DEDİ Mİ?
Bu sözün kaynağı gazeteci Yalçın Doğandı. Yalçın Doğan da bunu Erbakanın söylediğini iddia etmemişti aslında. Bu kendi iddiasıydı.
Yalçın Doğan 13.11.1996 tarihli Milliyet Gazetesindeİmam-hatip mezunları üniversitelerde genellikle hukuk ve kamu yönetimini tercih ediyor. Oradan içişleri, emniyet ve adalet birimlerine yerleşiyor. Refah Partisinin kadroları buralarda oluşuyor. İmam Hatipler gerçekte RP'nin arka bahçesi...! diyordu.
Sonra Mesut Yılmaz 03.04.1997 tarihli Hürriyet Gazetesinde "Türkiye'de iki zihniyet savaş halindedir. Bu iki zihniyetin bir kutbu GHP çizgisi, diğeri ise RP çizgisidir. Biri ister ki okullar dinsiz ve milliyetsiz bir nesil yetiştirsin. Diğeri imam-hatipler onların arka bahçesi mücahitleri olsun" diye bir açılama yaptı.
Ecevit de bu malzemeyi kullandıve Kesintisiz 8 yıllık eğitim rejim için önemlidir. İki ayrı kuşak yetiştiriliyor. Erbakan imam-hatip okullarını kendi fidanlığı gibi görüyor. Bu okullar Refah Partisi'nin arka bahçesi olmamalı." açıklamasını yaptı. Bu açıklama 24.04.1997 tarihinde basında geniş yer buldu.
Daha sonra İmam Hatipler Arka Bahçemizdir sözünü Erbakan söylemiş gibi medyada haberler çıkmaya siyasiler yeni açıklamalar yapmaya devam etti.
Bülent Arınç, Salih Kapusuz, Tevhid Karakaya gibi isimler iddialara sert cevaplar verdi.
Konu TBMMde de tartışıldı. Sonradan Ak Partiden milletvekili olan dönemin Refah Partisi milletvekili Tevhid Karakaya Bu sözü söyleyen müfteridir. dedi.
Yine dönemin Refah Milletvekili Salih Kapusuz Bu söz iftiradır, tekrar edenler müfteridir. diyerek iddianın asılsız olduğunu söyledi.
İmam Hatipler Arka Bahçemizdir iftirasına en sert tepkiyi ise Fazilet Partisi Milletvekili Bülent Arınç verdi. Arınç Bu sözü (Erbakan hocaya) yamamaya çalışanlar haindirler, müfteridirler, ahlâksızdırlar. dedi. (TBMM - 25.04.2001 Çarşamba, üçüncü oturum.)
http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/tutanak_b_sd.birlesim_baslangic?P4=5371&P5=B&page1=36&page2=36
Yalçın Doğanın kendi görüşü olan bu söz bütün bu yalanlamalara rağmen yıllarca medyada yer aldı. Hala daha bu kampanya devam ediyor.
NİÇİN KANLI MI OLACAK KANSIZ MI OLACAK? DEMİŞTİ?
Erbakan Parti Grup Toplantısında şu konuşmayı yaptı.
Bu kelimeleri kullanmak bile istemiyorum ama bunların terörizmi karşısında herkes bu gerçeği görsün diye bu tabirleri kullanmaya mecburiyet duyuyorum. Türkiye'nin şu anda bir şeye karar vermesi lazım. Türkiye Refah Partisi'yle Adil Düzen'e geçecek, bu kesin. Geçiş dönemi yumuşak mı olacak, sert mi olacak; tatlı mı olacak, kanlı mı olacak; 60 milyon buna karar verecek. Biz diyoruz ki bu geçişi tatlı yapalım. Bu geçişi barış içinde yapalım. Biz barışçıyız. Biz huzurcuyuz. Bizim yolumuz kardeşliktir."
Erbakanın bu konuşmasının başı ve sonu medyada hiç yer almadı. Ertesi gün gazeteler ve siyasiler Erbakanı kanlı olarak ilan ettiler.
Daha sonra Erbakan, Star TVde Kadir Çelikin Objektif Programında konuyla ilgili olarak o dönemde Parti Merkezine gelen kanlı faxları göstererek, kanlı mı kansız mı olacak açıklamasını bunları kastederek yaptığını söyledi.
http://www.youtube.com/watch?v=Z9ORTromRRY
Gelen faxlarda gerekirse kanımızın son damlasına kadar direnmeye ve savaşmaya hazırız yazdığını vurgulayan Erbakan. Kan sözünü o söylemiş, ben de bunu halkımıza açıklamışım . Bazı insanlar provokasyona kapılmış, onlar da bizim kardeşimiz, onun için bu daveti yapıyoruz. Onlara diyoruz ki, bu birkaç tane mihrakın provokasyonuna uymayın. Bunlar mesela Ankarada yürüyüş yapıyor. Sayın Murat Karayalçının hanımefendisi başta olmak üzere, yapılan yürüyüşte arkasına takılmış olan halk Ankara Melih Gökçeke mezar olacak diyor .
M. Ali Birandın hazırladığı Son Darbe 28 Şubat belgeselinde Erbakan konuyla ilgili şöyle diyordu.
http://www.dailymotion.com/video/xovomq_erbakan-kanly-my-olacak-kansyz-my_news
Biz mahalli seçimlerde Ankara, Konya, İstanbul belediyelerini alınca Halk Partisi yollarda yürüyüş yaptı. Biz Ankara Belediyesini Refah partisine vermeyiz, kanımız aksa da vermeyiz. dediler. Grup toplantısında bu olayı anlattım dedim ki biz demokratik bir ülkeyiz, halkın oyuyla işlerimizi yapıyoruz, halk refah partisini tercih etmiş belediyeyi vermiş. Buna rıza göstermek ten başka yapacak bir şey yoktur. Ne kanı Allah aşkına. Benim söylediğim söz bu. Bunu çarpıta çarpıta çarpıta söz nerde ekran nerde?
ERBAKANA GÖRE SUSURLUK FAS FİSO MUYDU ?
Bu konuyla ilgili Nazlı Ilıcakın Sabah Gazetesindeki yazısı şöyle
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ilicak/2011/03/01/fasa_fiso
Erbakan'ın "Aydınlık için bir dakika karanlık" eylemine girişenlere "Gulu gulu dansı yapıyorlar" dediği hatırlatılır. Oysa, Susurluk düzeninde onun bir günahı yoktu. Ama, başarılı bir psikolojik harekâtla, Susurluk'a duyulan tepkiyi iktidar aleyhine çevirmişlerdi. Sokağa çıkan insanlar, Susurluk'un yanı sıra, Refahyol'u da protesto eder olmuştu. Nitekim, aynı çerçevede Erbakan'ın Susurluk'a "Fasa fiso" dediği de iddia edilir. Halbuki, "Siz Susurluk'un üzerine gitmiyorsunuz" sözü üzerine Erbakan, "Bu iddialar fasa fiso" anlamında konuşmuştu. Konjonktürden koparılan cümleler, siyasi hayatı boyunca aleyhinde delil olarak kullanıldı.
Nazlı Ilıcak Susurlukla ilgili başka bir yazsında Refahyol hükümetinin Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın ısrarlı takibine rağmen yargı tarafından örtüldü. diyordu.
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ilicak/2011/11/04/susurlukun-yildonumunde-dusuncelerim
REKTÖRLER BAŞÖRTÜLÜ KIZLARA SELAM DURACAK SÖZÜNÜN DEVAMINDA NE VARDI?
Erbakan şöyle demişti. Yine 18 yaşında bir yavrumuz üniversiteye gidecek ama bu sefer rektör aşağı indiği zaman ona selam duracak hoş geldin evladım diyecek. Ben bunu televizyonda söyledikten sonra bu gazetelerin yazdığına inanılmaz. Bununla beraber bir iki tane rektör efendim rektör öğrenciye selam durur mu demiş. Huzurlarınızda kendilerine sesleniyorum. Siz bu duracağınız selamla öğrenciye selam durmuş olmayacaksınız. Halkın imanına, dinine selam duracaksınız. http://www.youtube.com/watch?v=5b2oyPVKscg
Ancak Hocanın bu sözleri yine cımbızlanarak basında bambaşka zeminlere çekilmişti. Erbakanın konuyla ilgili yaptığı açıklamaları medya görmemişti.
LİBYA GEZİSİNDE MEDYANIN VERMEDİĞİ O KONUŞMADA ERBAKAN NE DEMİŞTİ?
Erbakan Libya gezisi sonrası medya da kıyamet koptu. Hatta bu görüşme Refah Partisnin kapatılma gerekçelerinden biri olarak sunuldu. Medyada çıkan haberler göre Kaddafi konuşmuş Erbakan susmuştu. Oysa olay bambaşkaydı. Erbakan o toplantıda Kaddafiye net cevap vermişti. Hatta o görüşmeden sonra Libya PKKyı terör örgütü olarak kabul etmiş ve ortak mücadele kararı alınmıştı. Medya bunu hiç ama hiç görmedi.
Ancak Erbakan TRTde İcraatın İçinden programında Libya gezisini anlatmış ve medyada yer almayan görüntüleri yayınlamıştı. Ama bunu da kimse görmedi.
Erbakan İcraatın İçinden isimli programda şöyle diyordu:
http://www.youtube.com/watch?v=E5aFjCUaWsk&feature=related
Libya PKK örgütünün bir terörist örgütü olduğunu sadece belirtip ilan etmekle kalmamış bu tür terörist örgütlere karşı Türkiye ile birlikte ortak bir program çerçevesinde mücadele edeceğini resmi ortak bildirisi ile kabul ve ilan etmiştir. Bütün bu gerçekler apaçık ortadayken şimdi sizlere malum çevrelerin halkımızdan sakladıkları gerçekleri orijinal vesikası ile takdim ediyorum. Lütfen dikkatle izleyiniz. Libya devlet başkanı hatalı fikirleri karşısında susulmuş mu, yoksa diplomasi kurallarına uygun bir üslupla gereken cevap verilmiş mi?
Libyada kameralar önünde yapılan ama medyada yer almayan görüşmenin o kısmında Erbakan Kaddafiye PKK ve terör konusunda şu dersi veriyordu.
Türkiye demokratik bir ülkedir. Türkiye büyük bir imparatorluğun varisidir. Bu imparatorluğun içerisinde tarihten gelen çeşitli ırklara mensup vatandaşlarımız vardır. Ancak bu vatandaşlarımızın hepsi asırlardır birbirleriyle yoğrulmuştur aynı imana sahiptir. Onun için Türkiyede 65 milyon hep beraber bir milletiz. Bunun içerisinde balkanlardan gelen vardır, Kafkaslardan gelen vardır, Arap kardeşlerimiz vardır. Aynı şekilde tabiî ki Kürt kardeşlerimiz vardır. Ama biz hep beraber tek milletiz. Ve Türkiyede mevcut kanunlarımız anayasamız hiçbir ırk ayrımı yapmaz. Bütün ülkemiz vatandaşlarına eşit haklar tanır. Bundan dolayı Türkiyede hiç ırkçılık ve cinsiyet meselesi yoktur.
Türkiyede bir mesele vardır o da terördür.Türkiye ne yazık ki son beş yıldır bu terör yüzünden on bin evladını kaybetmiştir. Biz beş yıllık istiklal savaşında sadece beş bin şehit vermiştik. Şimdi ne yazık ki son beş sene esnasında on bin memleket evladını kaybettik. Bunların yarısı güvenlik kuvvetlerimize mensup şehitlerimizdir. Terör tamamen dış kaynakladır. Nasıl libyada bir Çad meselesi çıkartılmıştır, suni olarak güneyde. Aynı meseleyi çıkaran dış kaynaklar Türkiyede de bir terör meydana getirmişlerdir.
Bu teröristler geliyorlar, masum çocukları, yaşlı insanları katlediyorlar, öğretmenleri katlediyorlar.Bu gün sayın Libya Başbakanı da açıkça ifade ettiler ki biz Libya olarak her türlü terörün karşısındayız. Çünkü terör bir insanlık suçudur. Hangi sebepten olursa olsun bunun tecviz edilmesi (uygun görülmesi) mümkün değildir. Bu teröristler bilhassa geliyor Kürt kardeşlerimizi katlediyorlar. Ve bunların temel zihniyetleri de ateist ve komünist zihniyetlerdir. Bunların kökleri tamamen dış kaynaklara gitmektedir.
Bundan dolayıdır ki Türkiye olarak bütün Ortadoğu ülkeleri olarak bu terörün tamamen ortadan kalkması Orta Doğuda huzur ve barış için temel bir şattır. Türkiyede bir Kürt meselesi yoktur, sadece terör meselesi vardır. Ki gelip masum insanları öldüren, dışarıdan teşvik edilen bu hareket inşallah kısa zamanda son bulacaktır.
Batılılar Türkiyeyi bölmek istiyorlar. Ve Türkiyeyi bölmek için kullandıkları tabir insan hakları oluyor. Halbuki insan hakları bakımından Türkiye Batıdan çok daha mükemmeldir. Onlar Türkiyeyi bölmek için siz Kürtlere eziyet yapıyorsunuz diyorlar. Bu propagandanın gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Türkiyede 65 milyon kardeş vardır. Hangi Irktan olursa olsun biz asırlardır aynı siperlerde birlikte şehit olduk. İstiklal harbimiz yapılırken Kürt kardeşlerimiz en büyük fedakarlıkları yaptılar. Çünkü Türkiye hepimizin müşterek vatanıdır.
Bu sebepten dolayıdır ki tabi bütün dünyaya bu gerçekleri duyurmamız gerekiyor. Şimdi yavaş yavaş batının yöneticileri de Türkiyedeki terörü, PKKnın bir terör örgütü olduğunu açıkça itiraf etmeye başlamışlardır. Temenni ediyorum ki Batılılar dahi bu terörist hareketin karşısında bulunsunlar. Türkiyeye de bütün Orta Doğuya da barış gelsin.
Medyada Erbakanın bu uzun konuşmasından tek bir cümle bile yer almadı. Medya ısrarla kendi Başbakanının bu dik duruşunu görmedi ama Kaddafinin konuşmasını günlerce haber yaptı.
ERBAKAN İSRAİL İLE HANGİ ANLAŞMALARI İMZALADI?
Erbakanın Başbakanlığında İsrail ile yapılan anlaşma 28 Ağustos 1996 tarihinde imzalanan Türkiye-İsrail Savunma Sanayi İşbirliği Anlaşmasıydı. Bu anlaşmanın ihale müzakereleri REFAHYOLdan çok önce başlamış ve Türk Hava Kuvvetlerinin elindeki F-4 ve F-16 uçaklarının modernizasyonuyla ilgiliydi.
Böyle bir anlaşmanın imzalanmasının sebebi, Türk Hava Kuvvetlerinin elindeki bu uçakların bilgi işlem modernizasyonu konusunda. ABDnin Türkiyeye mecburi adres olarak İsraili empoze etmiş olmasıydı. Yani bu modernizasyon yapılmasaydı F-4 ve F-16ların hiçbir işlevi kalmayacaktı.
Ancak medya bunu böyle görmedi. Dönemim Genel Kurmay İkinci Başkanı Çevik Birin İsrail ziyareti sırasında, 23 Şubat 1996 tarihinde yapılan Türkiye ile İsrail arasında Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması, Erbakan döneminde yapılmış gibi gösterilmeye çalışıldı. Oysa Erbakan bu anlaşmadan üç ay sonra 28 Haziran 1996da iktidara gelmişti. Ve söz konusu anlaşma kapsamında 8 İsrail pilotu eğitim uçuşu yapmak üzereF-16 uçakları ile birlikte 16 Nisan 1996 tarihinde, yani Refahyol Hükümeti'nin kurulmasından yaklaşık iki ay önce Türkiye'ye gelmişti.
EMASYA PROTOKOLÜ ERBAKAN DÖNEMİMDE Mİ İMZALANDI?
EMASYA (Emniyet Asayiş Yardımlaşma Protokolü) 28 Şubat sürecinde Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında 7 Temmuz 1997de imzalandı.
Emasya Protokolünün şimdiye kadar içeriği resmi olarak hiç açıklanmadı. Ancak protokolün 9'uncu maddesi Valilik talep etmese de askere, kendisi gerekli gördüğü durumlarda toplumsal olaylara el koyma yetkisi veriyor. Protokol şehir merkezleriyle ilgili istihbaratı askerle paylaşma imkanı da getiriyor.
Protokolün altında İçişleri Bakanlığı adına dönemin Müsteşarı Teoman Ünüsan ile yine dönemin Genelkurmay Harekat Daire Başkanı Çetin Doğanın imzası var.
Son zamanlarda Emasya Protokolünün Erbakan dönemimde yapıldığına dair iddialar var.
http://www.dailymotion.com/video/xc6y2g_stv-den-erbakan-a-emasya-ayyby_lifestyle
Oysa Emasya Protokolü 7 Temmuz 1997de imzalanmıştı. Erbakan, bu protokol imzalanmadan önce 18 Haziran 1997de iktidardan çekilmişti.
12 EYLÜL REFERANDUMU İÇİN ERBAKAN NE NE DEDİ?
Erbakanın 12 Eylül referandumuna hayır dediği hatta Numan Kurtulmuş ile bu yüzden yolları ayrıldığı iddia edildi. Oysa Erbakan bakın 12 Eylül referandumu için ne demişti. http://www.youtube.com/watch?v=7yk43yzyg2A
Evet oyu vermekte fayda var, çünkü yapılmış olan değişiklikler eskisine nazaran bir adım olsun daha ileri gitme manasını taşımaktadır. Eskisi bu değişikliklerden daha da kötüdür. Bu sebepten dolayı evet oyu vereceğiz inşallah.
SON OLARAK, ERBAKAN AK PARTİ HAKKINDA NE DİYORU?
Bilindiği gibi Hoca Ak Partinin başta dış politikası olmak üzere, ekonomi ve iç politikasını sert bir dille eleştirmekteydi. Hoca bir Siyonizm düşmanıydı ve hem ABD ile iş birliğine hem Avrupa Birliğine hem BOPa karşıydı. 1 Mart Tezkeresinin çıkmaması için mecliste bulunan bir çok AK Partili milletvekilini bizzat aradığı bilinmektedir.
Denilebilir ki Ak Partinin ABD ve AB politikaları Hocayı bazen çileden çıkarmaktaydı. Örneğin Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chiracın:
"Hepimiz Bizans'ın çocuklarıyız. Avrupanın temel şartlarına uymuş olan bir Türkiye güçlü bir Avrupa için olağanüstü bir şanstır." http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2004/11/16/553991.asp
sözlerine karşılık AK Partiden herhangi bir itiraz gelmemesi üzerine Hoca Çağlayanda o çok tartışılan cümleyi söyledi.
Biz hepimiz Bizansın çocuklarıyız diyor Fransız Cumhurbaşkanı, bunu da iltifat sayıyorlar. Bizansın çocuklarıymış (?!). Onun için orada toplanıyorlar. Biz sultan fatihin torunlarıyız, Eba el-Eyyubinin askerleriyiz. Onun için buradayız.
Erbakanın bu sözleri medyada geniş yer aldı ancak kimse Fransız Cumhurbaşkanının ne dediğini merak edip sormadı.
Hocanın belki en sert çıkışı buydu ama tüm muhalefete misli ile cevap veren Tayyip Erdoğan Hocaya karşı aynı üslup ile hiç cevap vermedi.
Erbakanın Ak Partiye bakış açısı belki sık sık benzer şekilde tekrar ettiği şu cümlede gizli idi. AKPdekiler bizim evlatlarımız. Neye alet olduklarının farkında değiller. Bilerek İslama kötülük yapmazlar. Onlar bizim çocuklarımız, ben onları avucumun içi gibi biliyorum. Fakat Yahudi öyle ustadır ki, sözüme dikkat edin kim ben mi, ben hiç Yahudiye hizmet eder miyim şarkısını söylete söylete seni Yahudi ordusuna askerlik yaptırır.
Bu vesile ile Erbakan Hocamıza Allahtan (cc) rahmet diliyor ve yazımızı Başbakan Recep Tayyip Erdoğanınmesajı ile noktalıyoruz:
Şahsıyla, mücadelesiyle, davasıyla, ilkeleriyle olduğu kadar bir insan olarak, bir hoca olarak, bir lider olarak da genç nesillere güzel bir örnek teşkil etti. Mekanı cennet olsun. Allah'ın rahmeti üzerine olsun diyorum. Allah ondan razı olsun diyorum. Öğrettikleriyle, aktardıklarıyla, mücadeleci kişiliğiyle her daim kendisini şükranla, minnetle yad edeceğimizi ifade etmek istiyorum.
Uğur BERBER / Rotahaber