Eline, Beline, Diline, Cebine

Eline, Beline, Diline, Cebine

İnsanın kendinin yanı sıra Yüce Yaratanına ve yaşamış olduğu insanlara karşı sorumlulukları vardır. Bu sorumluluklar içerisinde dünya ve ahiret hayatının güzelliklerinden istifade etmenin yolu ise güzel ahlaktan geçmektedir. İslam Dini insanlar için en güzel ahlak ilkelerini getirmiştir. Nitekim Sevgili Peygamberimizin gönderilmesinin en temel sebebi güzel ahlakın tamamlanması içindir.

Ahlaki ilkeler ise Türk düşünürü ve gönül adamı Hacı Bektaş-ı Velinin ifadesiyle eline-beline-diline sahip ol şeklinde çok güzel bir vecize ile özetlenmiştir. Eline-diline-beline sahip ol cümlesi çok küçük bir cümle olup anlam açısından insanlara çok büyük güzellikler kazandıracak bir ifadedir. Çünkü bizlerin yaşantılarını kemale eriştirecek ahlaki düsturların başında, elimizden yani bizden çıkacak her türlü davranışımızda kötü yolu tercih etmeden hayırlar içerisinde bir hayat tarzı geçirmek, dilimizden yani sözü doğru, gönül kırmadan güzel söylemek ve belimizden yani, gayri meşru ilişkilerden kaçınarak ailevi hayata önem vermek gelmektedir.

 

1- Eline sahip olmaktan maksat, elimizden çıkacak bütün işlerde ölçülü olmak, Yüce Rabbimizin ve birlikte yaşadığımız insanların razı olacağı her türlü hareketi gerçekleştirmektir. Nitekim İslam Dini kişinin kendisine ait olmayan bir malı çalmayı, ister kendi şahsı olsun isterse başka bir can olsun cana kast etmeyi haram kılmış ve insanlarla haksız yere sözlü veya fiili saldırılarda bulunmayı, Kendimize ait olmayan malları haksız sebeplerle kendi malımıza dâhil etmemizi Yüce Rabbimiz yasaklamıştır.

2-Diline Sahip Olmak: Dil görünüşte bir et parçası olsa bile yapmış olduğu icraat bakımından çok önemli organlarımızdan biridir. Nitekim iyi ve ya kötü bir şeyin ifade edilmesi dil iledir. Sevgi ve nefret sözcükleri hep dilden dökülür. İnsanların gönlünü almak veya onların gönlünü yıkmanın en kolay yolu dildir. Bu sözde, “dil”in, ağız boşluğundaki organ anlamıyla kullanılmadığı kesindir. Dil, bir ifade aracı olması yönüyle önemlidir. Diline sahip olmak, dilin kemiği olmamak, dile gelmek, dile düşmek gibi deyimlerde bunu görebiliriz. O halde, iyi bir insan olmak için, rast gele değil, ölçülü konuşmalıyız. Aklımıza her geleni söylememeliyiz. Söz ağızdan çıkmadan önce sahibinin esiridir ama ağızdan çıkınca sahibi o sözün esri olur. Ağızdan çıkan söz, yaydan çıkan ok gibidir; onun bir daha dönüşü yoktur. Boğaz dokuz boğumludur diyen atalarımız, konuşmadan önce uzun süre düşünmemizi, ölçüp tartarak konuşmamızı önermişlerdir. Yine atalarımız, “Dil söyler saklanır, baş belaya katlanır.” diyerek  kontrollü konuşmanın önemini vurgulamışlardır. Az konuşmak, aynı zamanda arif kişi olmanın  özelliğidir.

 

 

Yüce Rabbimiz Kuran-ı Kerimde dilimizi korumamızı istemiş, dilimizden çıkacak her türlü kötü şeylerden uzak durmamızı ve her daima iyi şeylerle uğraşmamızı istemiştir.

 

3-Beline Sahip Olmak: Beline sahip olmaktan maksat ise; İnsanın nefsinin gayri meşru isteklerine karşı çıkması, nikâhlı ve helali olmayana meyletmemesi; harama "uçkur" çözmemesi ve zina yapmamasıdır.

 

4- Birde cep meselesi var ki bunun da önemli olduğunu düşündüğüm için yazma gereğini duydum. Günümüz insanları cebine giren paranın helal yâda haram olduğuna bakmadan hemen cebe indiriyorlar. Oysa cebimize giren paranın kendimizin ve çoluk çocuğumuzun boğazına girdiğini aslında biliyoruz. Fakat helal yâda haram yönü ile fazla ilgilenen yok. Bazı insanlar gelsin de nereden geliyorsa gelsin düşüncesi hâkim. Allah cümlemizi haram kazanç ve lokmadan muhafaza etsin. Sakın ola ki helal kazancınızı haram yerlere harcayıp günahları helal parayla satın almayınız. Siz helal cebinize sahip olun.

 

 

El, ekonomik yaşamımızın devam aracı; bel, neslimizin devam aracı; dil de kültürümüzün devam aracıdır. Dil bir iletişimdir, lisandır.  Dille anlaşırız, aynı zamanda dille nesiller bir birine bağlanır ve bizi biz yapan değerler dille yaşatılır. Toplumların kültürel düzeyi, dünya görüşü kendisini dilde gösterir. Dil, bu yönüyle toplumların aynasıdır. Çağrışımlılık ilişkisiyle dil sözcüğünü ele aldığımızda, diline sahip çıkmanın, kendini ifade ettiğin lisanına, seni sen yapan değerlere, kültürel birikimine, geçmişten günümüze getirdiğin örf ve adetlere sahip çık, anlamında kullanıldığını da söyleyebilir. Ayrıca, “dil”in Farsçada gönül anlamına geldiğini,  edebiyatımızda bu anlamıyla pek çok yerde kullanıldığını unutmamak gerekir.

Atalarımızın, özellikle tasavvufla ilgisi bulunan kişilerin az sözle çok şey anlattıklarını, sık sık tevriye sanatına başvurduklarını biliyoruz. Kelimelerin anlam haritalarını genişlettiğimizde, buna bağlı olarak söylenen sözün hangi kültürün ifadesi olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda “Eline, beline, diline sahip ol.” düsturunun, tarihin süzgecinden geçerek olgun bir dünya görüşünü ve bakış açısını karşıladığını kolaylıkla söyleyebiliriz.

Bu söz, bir ahilik prensibi olarak kalmamalı, yaşam felsefesi haline getirilmelidir. Şimdi en geniş anlamıyla, bir daha söyleyelim: “Eline, beline, diline, Cebine sahip ol!”

Son olarak. 11 Nisan Urfa’mızın 94. kurtuluş yıl dönümünü en içten duygularla kutlar, kurtuluş savaşında yer alan ve bu güzel şehri bizlere emanet eden Şehitlerimize Allah’tan Rahmet dilerim. Cumamız Mübarek olsun