Çelik’ten gündeme damga vuran açıklamalar

Yerel kanalların ortak canlı yayınında soruları cevaplayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eski Bakanı Faruk Çelik, son haftalarda Türkiye’nin ve Urfa’nın gündemine damga vuran terör ve şiddet olayları konusunda çarpıcı açıklamalar yaptı.

Çelik’ten gündeme damga vuran açıklamalar


“Çözüm sürecine ‘evet’, demokrasiye ‘evet’, silaha, silahlı mücadeleye ‘hayır” diyen  Faruk Çelik, “Silah olmayınca her şeye çözüm bulunur. Urfa ise, Türkiye’nin sigortasıdır” dedi.


Urfa’da 2011’de ümit vardı
Urfa geleceğe ümit var bakıyordu 2011’de ve çok şeyler yaptık. Ama 2015’teyiz. 2015’te korku ve endişe hakim burada da, bu terör olaylarından.Size açıkça söylüyorum; şimdi şehri geziyorum ben, bir turist otobüsü denk gelmedi. Otel sahiplerine sorunuz; otel sahipleri yüzde 15, yüzde 20 doluluktan bahsediyorlar. Oysa geçmiş yıllarda yüzde 80 doluydu Şanlıurfa’da oteller. Uluslararası medya, uluslararası kuruluşlar riskli bölgeye koymuşlar Urfa’yı.Düşünebiliyor musunuz, bundan daha büyük Urfa’ya bir kötülük yapılabilir mi?

Urfa, Türkiye’nin sigortası  
Şanlıurfa Türkiye’nin sigortası, bu bölgenin sigorta ilidir. Şanlıurfa’ya kimse haksızlık yapmasın.Fabrika yapacak, genç Şanlıurfalı kardeşim istihdam edilsin diye biz bu kadar teşvikleri uygulayacağız, siz geleceksiniz terör eylemleri ile büyükşehir belediye başkanını çapraz ateşe tutacaksınız ve bunu da üzerinize alacaksınız. Diyeceksiniz ki “evet, biz yaptık” diyeceksiniz. Sonra bunu Kürt adına yapacaksınız, bu halk adına yapacaksınız! Ne alakası var Allah aşkına ya. Kürt’e yapılabilecek, Türk’e yapılabilecek, bu millet yapılabilecek en büyük kötülük bu.
 
Şanlıurfa’ya yapılan en büyük kötülük
Bir fabrika yapılmıyor, duruyor, 500 kişi istihdam edilmiyorsa, 500 Şanlıurfalı genci çalıştıramıyorsak bunun vebalini nasıl ödeyeceksiniz?  Şuraya binlerce turist gelip Şanlıurfalı esnafımıza, Şanlıurfa’mıza para bırakıyor ise buradaki tarihi güzellikleri dünyaya anlatıyorlar ise bundan mahrum bırakıyorsanız  Şanlıurfa’yı, Şanlıurfa’ya başka ne kötülük yapacaksınız ki?Yani ne istiyorsunuz? 1 milyon 800 bin Şanlıurfalının yarısı buradan gitsin köyü, buradan gitsin buralar boş terk edilmiş şehir mi olsun diyorsunuz?Yani Şanlıurfalı, bu medeniyet şehrini, bu kültür şehrini, bu Peygamberler şehrini doyasıya yaşasın diye uğraşacağınıza, birileri de gelip buradan istifade etsin diyeceğimize, insanların kafasına şimdi endişe korku salarak, buradan belki gitmeyi düşündürecek bir yanlışlığı bir alçaklığı nasıl yaparsınız ya?Bu yerli kanyaklı bir şey olabilir mi? Bizim milletimizden bizim bu bölgeden neşet etmiş bir fikir olabilir mi? Bunu ancak Türkiye'nin, bu ülkenin düşmanı olanlar, bu ülkenin hasmı olanlar, bu ülkenin geleceğine kastedenler yapabilir. Bu ülkenin gençlerinin mutsuzluğunu hedefleyenlerin yapacağı şeydir yani. Başka kimsenin yapacağı birşey değildir bu.

Çözümden yana sadece Erdoğan çıktı
Terör olayları nerden çıkmış, kim çıkarmış, bilmem ne? İşi gücü bırakmış HDP'si, MHP'si, CHP'si "Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı" diyorlar.  Ya Allah aşkına gözünüze dursun ya. Türkiye'de bu kadar süre geçti, 35 yıldır yaşadığımız bu terör olayları karşısında çözüme endeksli bir lider çıktı mı Allah aşkına? Bir lider çıktı; Recep Tayyip Edroğan'dır bakınız. Çıktı ve barışın, huzurun ve kardeşliğin sağlanması konusunda her türlü adımı attık, her türlü reformu yaptık, atmadığımız ne kaldı ki! Bir anayasa konuşuluyor. Gelirsiniz, çoğunluğu sağlarsınız, anayasayı millet nasıl istiyorsa öyle yaparsınız? Bunun dışında atılması gereken hangi adım kaldı da Recep Tayyip Erdoğan atmadı Allah aşkına. Böyle bir şey söyleyebilir misiniz? Söyleyemezsiniz.

Çözüm sürecinden yanayız
Ne güzeldi 2,5 yıl 3 yıldır barış süreci. Huzur ortamı vardı. Türkiye'de herkes memnundu. Ne oldu da 7 Haziran'dan hemen sonra 11 Haziran'da KCK "Bu iş bitmiştir, Çözüm Süreci" dedi. Neden cinayetler hemen işlenmeye başlandı? Kime suç atıyorsunuz?Sayın Cumhurbaşkanımız bakın ne diyor; "Çözüm Süreci buzdolabında" diyor. Yani orda hayatiyetini sürdürüyor, orda duruyor. Çözüm Süreci'nin buzdolabından çıkması çok kolay. Bu hükümet Çözüm Süreci'nden yana.

Makyaj demokratlığa gerek yok
Bak ben söylüyorum; biz çözümden yanayız, biz huzurdan yanayız, biz kardeşlikten yanayız. Laf kardeşliği değil. Makyaj demokratlığına gerek yok.Biz samimi olarak çözümden yanayız. Peki, samimi olarak siz barış diyorsanız; neresinde barış var Allah aşkına. Cizre'nin sokaklarına bomba koymak mı barış, kanallar kazmak mı barış, okullara bomba koymak mı barış! Neresi barış bunun? Barışla alakası yok bunun. İki aydır yapılan terör faaliyetlerinde barış var mıymış? Hükümet olarak barış yolunu aşmışız, huzur yolunu açmışız, çözüm süreci kanallarını aşmışız, sen bu kanallara bomba döşüyorsun yani. Aradaki bakışa bakınız.Siyasi partiler açısından söylüyorum, siyasi partiler son derece önemli. Az oy alsın, çok oy alsın fark etmez, önemli siyasi partiler. Siz belli oranda oy aldınız mı, aldınız. Eyvallah. Biz milletin iradesine saygı duymak zorundayız. Orda bir problem yok.Tek problemimiz var.

Silahla demokrasi bir arada olmaz
Çözüm Süreci'ne evet, siyasi partilerin tümüne evet, az oy, çok oy, oy. Demokratik mücadeleye evet. İster gel Türkiye’yi yönet, ister gel başbakan ol, istersen cumhurbaşkanı ol, bunda hiçbir problem yok ama demokratik yollardan gel. Silah varsa, silahla demokrasi bir arada olmaz.Silahla çözüm olmaz. Bu kadar açık söylüyoruz biz.

Silah olmayınca herşeye çözüm bulunur
Bugüne kadar terörle mücadeleye harcanan para 360 katrilyon. 500 katrilyon da yapılan zayiat yani bombalamalar, yakılan, yıkılan araçlar vs. Bunlarla birlikte 860 katrilyon, eski parayla söylüyorum. 860 katrilyonla bu ülkenin neresi imar edilmezdi. Şimdi çok farklı nokralarda olurduk.Peki, bundan sonra olabilir mi? Olabilir. Silah olmayacak, her şeye çözüm bulunabilir. Bizim çözüm sürecimiz lafta değil. Sayın Cumhurbaşkanı Japonya’ya giderken de söyledi. Çözüm sürecini attık demedi. Çözüm süreci ortada. Silahlar bırakılır, demokratik mücadeleye devam edilir. Demokratik mücadeleyle ne kazanılmamış ki bu ülkede.